YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Yumuşama: Evli evine, köylü köyüne

Peki, Erdoğan ya da AKP bu süreçten ne bekliyordu? Bir ihtimal MHP’ye “Seçeneksiz değiliz” mesajı vermek istediler. Çünkü AKP-MHP ittifakı sonuç olarak 31 Mart yerel seçimlerinden yenilgiyle çıkmıştı. AKP belki de MHP’den uzaklaşmayı –bir an için– aklından geçirdi. Niye olmasındı ki? Erdoğan 22 yıllık iktidarı boyunca sık sık ittifak yaptığı güçleri ve partileri değiştirmemiş miydi? Öte yandan CHP’nin beklentisi neydi, bunu da tam bilemiyoruz

31 Mart yerel seçimleri sonrasında CHP Genel Başkanı Özgün Özel ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında başlayan temas trafiğine CHP ‘normalleşme’, Erdoğan ise ‘yumuşama’ adını vermişti. Ancak gelinen aşamada mevcut tabloya ne normalleşme diyebiliriz, ne de yumuşama. 

Ama zaten şunu sormak gerekiyordu: Normal bir durum yok idiyse bunun sorumlusu kimdi, sertlik varsa bunu kim yaratmıştı?
Bu suallerin yanıtına gelmeden önce bu süreçteki muhtemel niyetlere göz atabiliriz. İlk adım Özel’den geldi; seçimlerden birinci parti olarak çıkmanın icabı olarak (böyle gerekçelendirdi hamlesini Özel) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaret etti. Hava olumlu gibiydi. Erdoğan da “iadeiziyaret”te bulanacağını açıkladı. O ziyaret de yapıldı. Burada da güllük gülistanlık değilse de olumlu denebilecek bir hava vardı.

Ancak bilhassa CHP kanadında ve muhalif kamuoyunda pek çok soru vardı. Böyle bir temas trafiğine ne lüzum vardı? CHP seçimlerden birinci parti olarak çıkmışken, Erdoğan’ın iktidarı hâlâ elinde tuttuğunun altını çizecek görüşmeler, iktidara kaybettiği prestiji kazandırmayacak mıydı? Kaldı ki bu temaslardan ne çıkabilirdi? AKP, CHP’nin dediklerini yapacak değildi ya...

Bu süreçte MHP’den kinayeli açıklamalar geldi. “AKP ile CHP ittifak kurabilir, biz gereğini yaparız” denirken, bir yandan da Cumhur İttifakı’na bağlılık teyit ediliyordu. CHP bu açıklamalara “Suç ortağını bize ittirmesin” türünden bir cevap verince, artık konuşacak bir şey kalmadığı belliydi. 

Peki, Erdoğan ya da AKP bu süreçten ne bekliyordu? Bir ihtimal MHP’ye “Seçeneksiz değiliz” mesajı vermek istediler. Çünkü AKP-MHP ittifakı sonuç olarak 31 Mart yerel seçimlerinden yenilgiyle çıkmıştı. AKP belki de MHP’den uzaklaşmayı –bir an için– aklından geçirdi. Niye olmasındı ki? Erdoğan 22 yıllık iktidarı boyunca sık sık ittifak yaptığı güçleri ve partileri değiştirmemiş miydi?
Erdoğan’ın gerçek niyeti bu muydu bilinmez ama AKP medyasından bazı isimlerle MHP arasında o günlerde yaşanan gerilim, ortada bir mesele olduğunu göstermekteydi.

CHP’nin beklentisi neydi, bunu da tam bilemiyoruz. “Birinci parti olarak sorumluluklarımız var” mealindeki açıklamalar belki kâğıt üzerinde makuldü ama bu temaslardan ne sonuç alınacaktı ki? Kimi yorumculara göre CHP, Kılıçdaroğlu döneminden ders almıştı ve 31 Mart’ta AKP’den CHP’ye gelen seçmenlere (böyle bir kayış var mı, varsa ne kadar var, tam olarak bilmiyoruz) mesaj vermekteydi, bu seçmen kitlesini tekrar evine döndürecek adımlardan kaçınmaktaydı. ‘Normalleşme’den esas kasıt buydu, bu yorumculara göre. 

MHP bu süreç boyunca kimi zaman tehdit, kimi zaman kinaye, kimi zaman alınganlıklarla dolu pek çok mesaj verdi. Geldiğimiz noktada, Erdoğan MHP ile ittifakını sürdürmeye niyetli. Ancak MHP eskisi kadar güçlü mü, orası biraz şüpheli. Sinan Ateş cinayetiyle ilgili iddialar belli ki MHP’nin başını ağrıtmaya devam edecek. 

Öte yandan, ekonomik kriz tüm gaddarlığıyla sürüyor. CHP’nin bu konuda şu aşamada bir şey yapması zor. CHP yönetimi son olarak Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le görüştü ve “Biz lazım gelenleri söylüyoruz, onlar yapmıyor” mesajını verdi. 

Velhasıl, 26 Haziran Çarşamba günü Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Bizim siyasette yumuşama, muhataplarımızın ifadesiyle normalleşme çabamız aslında muhalefeti normalleştirme çabasıdır. Sıkılı yumrukları açacak olan muhalefettir. Hançerleri kınına koyacak olan muhalefettir. Dilini, söylemini, siyaset tarzını düzeltecek olan muhalefettir. Yani yumuşaması gereken, normalleşmesi gereken muhalefettir. Bakınız, iktidar partisiyle ana muhalefet partisi arasında siyasi ittifak olmaz. Uzlaşma olur, normalleşme olur, yumuşama olur ama ittifak olmaz. Çok partili sistemin fıtratına aykırıdır. Biz de zaten bir böyle çaba içinde değiliz. (...) Ülkemiz ve milletimiz adına aynı duyguları paylaştığımız yol arkadaşımız ittifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi ile omuz omuza yürüyoruz.”

Mevcut durumda “Evli evine köylü köyüne” tabiriyle tarif edeceğimiz bir durum var artık. Erdoğan siyasette yıllardır kendi yarattığı tüm gerilimlerin faturasını muhalefete kesti. MHP şimdilik rahat bir nefes aldı. CHP’nin ne yapacağı merakla bekleniyor.