Paşinyan’ın bu dikkat çekici açıklamayı yapması aslında beklenmedik bir durum değil. Bir süredir Azerbaycan’ın yeni bir saldırı hazırlığında olduğu belirtiliyor. Bunu Türkiye basınından da izleyebiliriz.
Bu haftanın gündemine damga vuran gelişmelerden biri de Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın 18 Mart Pazartesi günü yaptığı açıklamalardı. Bilindiği gibi Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki barış görüşmelerinde uzun süredir ilerleme olmuyor. Zaten bu sürece barış görüşmesi demek ne kadar doğru, onu da bilemiyoruz, zira Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev gayet rahat biçimde, tehditkâr bir dil kullanmaya devam ediyor. Son olarak, Nevruz mesajında “temizlik”ten bahsetmekteydi.
Azerbaycan gayriresmî olarak Ermenistan topraklarındaki Zengezur Koridoru’nu, resmî olarak da Ermenistan sınırında yer alan dört köyü istiyor. Ermenistan, Zengezur Koridoru konusunda net. “Burası Ermenistan toprağı ve kontrolümüzden çıkmasına izin vermeyiz” diyor.
Dört köy meselesi ise biraz daha karmaşık. Azerbaycan bu köyler iade edilmedikçe barış antlaşması sürecinin ilerlemeyeceğini söylüyordu. Ermenistan Başbakanı Paşinyan da hafta başında bu köyleri ziyaret etti ve bölge iade edilmezse Azerbaycan’ın “hafta sonu” saldıracağını söyledi.
Paşinyan’ın bu dikkat çekici açıklamayı yapması aslında beklenmedik bir durum değil. Bir süredir Azerbaycan’ın yeni bir saldırı hazırlığında olduğu belirtiliyor. Bunu Türkiye basınından da izleyebiliriz; milliyetçi ve şovenist gazeteler Ermenistan’ın Zengezur Koridoru’nu (yani kendi toprağını) savunmak için bölgeye yığınak yaptığını yazıyor. Bu genel olarak Azerbaycan saldırılarından önce izlenen bir usul. 2020’den beri tamamen savunma durumunda olan, savaş kabiliyetini neredeyse tamamen kaybetmiş Ermenistan’ın yeni bir ‘saldırı’ hazırlığında olduğu yönünde masa başı haberlerle kamuoyu yeni bir savaşa hazır hâle getiriliyor.
Neyse; dediğimiz gibi bu dört köyün durumu farklı. Ermenistan’daki bağımsız ajanslar bu köylerin, 1990’lardaki Birinci Karabağ Savaşı sonrasında Ermenistan’ın eline geçtiğini belirtiyor. Yani SSCB marifetiyle yaratılmış ‘cep’lerden değil buralar.
Paşinyan da sınır köylerine bu durumu anlatmaya çalıştı. “İade etmezsek savaş çıkacak, bizim görevimiz savaş çıkmasını engellemek” dedi.
Fakat bunun kolay bir operasyon olmayacağı da belli. Muhalefet şimdiden homurdanmaya başladı. Diaspora da belki mutsuz olacak ancak onların da ellerinde artık eskisi gibi bir kamuoyu gücü yok. Elbette bölgede yaşayan halk da mutsuz.
Uzaktan bir bakışla şu söylenebilir: Belki de Paşinyan Zengezur’u kurtarmak için söz konusu dört köyü feda ediyor. Çünkü Azerbaycan ve Türkiye’nin birlikte oluşturduğu savaş makinesi karşısında Ermenistan yalnız ve güçsüz. Bildiğimiz gibi Rusya da artık Ermenistan’ın yanında değil, hatta karşısında.
Burada da ilginç gelişmeler var elbette. Ermenistan-AB ilişkileri gitgide yakınlaşıyor. Tam üyelik hâlâ çok uzak ancak yakınlaşma için her fırsat değerlendiriliyor. İki taraf da ‘yakınlaşma’ niyetini beyan ediyor.
Peki son tahlilde AB Ermenistan’ı ister mi? Bu, henüz kafa yoramayacağımız kadar uzak bir ihtimal. Mevcut durumda, Ermenistan, Rusya’yı da karşısına almışken, ne yapabileceğini pek bilmiyor. Çünkü belirsizliklerle dolu bir alan artık Güney Kafkasya, ve Azerbaycan her türlü yeni saldırı için en ufak fırsatı bile değerlendirecek, bu çok açık. Hani meşhur meseldeki gibi, kurt kuzuyu yemeye karar vermişse...
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in bu atmosferde yaptığı Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan ziyareti ilginçti. Stoltenberg beylik açıklamalarda bulunduysa da bu gezinin Rusya’nın burnunun dibinde olması hayli dikkat çekici. Moskova muhtemelen bu durumdan hiç hoşlanmadı ama Ukrayna meselesi Putin’i o kadar meşgul ediyor ki son seçim ‘zafer’inin bile tadını çıkaramadı.
Velhasıl, yakın ve uzak vadeye dair pek bir kestirimde bulunamıyoruz Ermenistan için. Türkiye ise olup biteni ellerini ovuşturarak izliyor.