Tüm bunların ışığında, Başak Demirtaş’ın çıkışı, Selahattin Demirtaş’ın bu sıkışıklığa müdahalesi gibi yorumlanabilir. Başak Demirtaş aday olursa, İstanbul’da CHP’nin seçimi kazanmasının iyice güçleşeceği de ortada. Şu da var ki, DEM Parti’nin bu sürpriz çıkış karşısında İstanbul için güçlü bir aday gösterip göstermeyeceği, gösterse bile bunun Başak Demirtaş olup olmayacağı bilinmiyor. Şimdi DEM Parti de bu yeni durum karşısında yeni bir pozisyon belirleme ihtiyacında.
31 Mart yerel seçimlerinin, yerel seçimleri çok aşan bir anlam taşıdığını önceki haftalarda belirtmiştik. Türkiye’de seçimler hep böyledir zaten, ama AKP döneminde, bilhassa son 10 yıldır her seçim ve referandum ‘kritik’ önemi haiz, Türkiye’nin yakın ve uzak geleceğini belirleyen bir olay olarak görülüyor.
Yanlış da değil. Zira AKP, medya ve yargıyı kontrol etmekle beraber, tüm seçimleri ve referandumları şu ya da bu şekilde kazandığı için muhalefet cephesi her seferinde yeni formüller ve taktikler üretmek, yaratmak zorunda hissediyor kendini.
2019 seçimlerini CHP adayı Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’da yine CHP adayı Mansur Yavaş’ın Ankara’da kazanması, AKP hegemonyasında bir gedik olarak görülmüş, bu formülle genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de sonuç alınabileceği düşünülmüştü. Neydi 2019’daki formül? İYİ Parti ve HDP İstanbul ve Ankara’da aday çıkarmayarak ya da sembolik adaylar çıkararak CHP’ye destek vermişti.
Bu formül 2023 seçimlerinde de uygulandı. HDP cumhurbaşkanlığı seçimi için Kılıçdaroğlu’nu desteklerken, İYİ Parti de –güç bela– Altılı Masa’da yer aldı. Masa’da bilindiği üzere Saadet Partisi, DEVA ve Gelecek Partisi de vardı.
Bu kez formül işlemedi. Kimilerine göre Kılıçdaroğlu doğru aday değildi, kimilerine göre Altılı Masa seçimi kazanacağı yönünde gereksiz bir özgüven içindeydi. Şüphesiz, 2023 sonuçlarını bu kadar basit değerlendiremeyiz, pek çok dinamik söz konusu; burada sadece en çok taraftar bulan, basit değerlendirmeleri andım.
Seçim sonrasında CHP genel başkan değişikliği yoluna gitti. Bu normaldi, çünkü çok umut bağlanan bir seçimden mağlup çıkılmıştı. Ancak bu süreçte ilginç bir şey oldu ve İYİ Parti de CHP’yle ittifakını sona erdirdi. Bu sütunda bu konuya da sık değindim, tekrar etmeyeceğim ama öyle görünüyordu ki Akşener CHP’yle uğraşmanın AKP’yle uğraşmaktan daha çok oy getireceğini düşünmüştü. Bence hesabı yanlış, ama neyse...
Sonuç olarak İYİ Parti İstanbul ve Ankara’da kendi adaylarıyla seçime giriyor. Buradan dönüş, öyle görünüyor ki, yok. Bu durum İmamoğlu ve Yavaş’ın elini zayıflatsa da CHP yönetimi, gerçek ittifakın CHP ve İYİ Parti seçmenleri nezdinde tabanda kurulacağına, yani İYİ Parti seçmenlerinin genel merkeze rağmen CHP’ye oy vereceğine umut bağladı.
Kürt siyaseti açısından da ilginç gelişmeler yaşanmakta. HDP’nin yerine kurulan DEM Parti, CHP’yle açık bir temas yürüttü ve beklenti, İstanbul ve Ankara için DEM Parti’nin –görüşmeler olumlu sonuçlanırsa– mevcut işbirliğine uygun davranacağı yönündeydi. CHP de DEM Parti’yle temaslarını AKP ve medyasından gelecek tüm saldırıları göze alarak şeffaf biçimde yaptı. DEM Parti tarafından ortaya atılan ‘Kent Uzlaşısı’ formülü de, 2019 ve 2023 dinamiklerinin işleyeceğini gösteriyor gibiydi.
Ancak yedi yılı aşkın bir süredir siyasi gerekçelerle cezaevinde tutulan Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’ın sürpriz bir şekilde İstanbul için aday olabileceğini söylemesi, bilhassa DEM Parti’de şaşkınlık yarattı. Parti yöneticileri bu çıkışı “sürpriz” olarak değerlendirdiler.
Selahattin Demirtaş ile HDP/DEM Parti arasında bir süredir bir ‘soğukluk’ olduğu biliniyor. Hatırlanacaktır, Demirtaş 2023 seçimlerinden sonra HDP’yi çeşitli açılardan eleştirmiş, aktif siyaseti bıraktığını belirtmişti.
Beri yandan, Kürt siyasetinde bir sıkışıklık yaşandığı ortada. HDP 2023 seçimlerinden küçük de olsa bir oy kaybıyla çıktı. Onun da ötesinde, Selahattin Demirtaş’ın hapiste kalması, siyasi açıdan ne yazık ki bir tür ‘olağanlaştı’ ve ilave olarak Kürt siyaseti hem ‘çözüm süreci’ konusunda sonuç alıcı bir siyaset geliştiremiyor, hem de Selahattin Demirtaş’ı aratmayacak bir siyasi figür çıkarmakta zorlanıyor.
Tüm bunların ışığında, Başak Demirtaş’ın çıkışı, Selahattin Demirtaş’ın bu sıkışıklığa müdahalesi gibi yorumlanabilir. Başak Demirtaş aday olursa, İstanbul’da CHP’nin seçimi kazanmasının iyice güçleşeceği de ortada. Şu da var ki, DEM Parti’nin bu sürpriz çıkış karşısında İstanbul için güçlü bir aday gösterip göstermeyeceği, gösterse bile bunun Başak Demirtaş olup olmayacağı bilinmiyor. Şimdi DEM Parti de bu yeni durum karşısında yeni bir pozisyon belirleme ihtiyacında. Öyle anlaşılıyor ki birkaç gün içinde DEM Parti’nin tutumu netleşecek.
Kürt siyasetinde artık ‘muhatap’ alınmayı talep eden bir dinamik geliştiği görülüyor. Yani bu hem CHP’ye hem de AKP’ye bir mesaj. “Artık payanda olmak istemiyoruz, bazı şeyleri konuşmanın da vakti geldi” gibi bir mesaj okunabilir. “Bunun için böyle bir çıkış gerekli miydi?” sorusuna ise şu aşamada net bir yanıt veremiyorum. Ancak Kürt meselesinde yeni bir açılımın gerektiği açık seçik açık.