Spor sahalarında ırkçılık: Nasıl başladı, neden bitmiyor?

1998-2019 yılları arasında amatör liglerde her seviyede ve her yaş grubunda futbol oynadım. Ağırlıklı olarak şampiyonluk veya kümede kalma maçlarında bazen saha içinden bazen tribünlerden ‘Ermeni p.çi’ gibi ve benzeri ağır hakaretlere takımca maruz kaldık. Beyaz berelerle ısınmaya çıkanlara karşı futbol oynamaya çalıştık. Bir teki bile ceza almadı…

Son zamanlarda ülkemizde spor sahalarında yaşanan ırkçılık ve buna bağlı şiddet olaylarının ardarda gelmesi mevcut siyasi atmosfere bağlı zannediyorsak yanılıyoruz. Mevcut siyasi atmosferin elbetti belli oranda etkisi vardır fakat bu ülkede ırkçılık, kurulduğu günden beri aralık vermeden mesaisini sürdürüyor. Herhangi bir nefret suçunun cezai karşılığı olmadığı gibi spor sahalarında yapılan ve infiale yol açacak nefret söylemlerinin ve davranışlarının da cezası yok. 

Geçmişe dönüp şöyle bir bakalım. Bundan 111 yıl önce 1912 Stockholm Olimpiyatları’nda Osmanlı İmparatorluğu’nu temsil eden iki Ermeni sporcu vardı. Ancak Türkiye’de spor denince akla gelen ilk isimlerden olan Selim Sırrı Tarcan  Hıristiyan Osmanlı ile Türk Osmanlı arasına fark güderek şöyle demişti:  “26 farklı ülkenin en seçkin evlatları oradaydı; bir tek bizden kimse yoktu." 

Bu sözleriyle olimpiyatlara Türk sporcuların katılmaması nedeniyle büyük üzüntü duyduğunu belirtmesi, dönemin Ermeni spor adamı Şavarş Krisyan tarafından üzüntüyle karşılanmıştı. Krisyan şöyle demişti:   ‘’ … Eşitlik, Özgürlük, Kardeşlik sözleri basit sözler değildir. Ulus yaratır ve ulusların geleceğini güvence altına alırlar. Eğer bu memlekette bu sözler sadece bizi kandırmak için kullanılıyorsa, biz bu kelimelerin anlamlarının değiştirilmesine razı gelmiyor ve uymak istemediğimizi söylemek istiyoruz.”

Siz kendinizi ne kadar da bu ülkenin ferdi olarak görmek isteseniz de egemen unsur size sürekli ‘’ Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmak, köle olmaktır.’’ sözlerini hatırlatır.

Türk futbol tarihinin gelmiş geçmiş en büyük futbolcusu Lefter Küçükandonyadis bile olsanız, defalarca milli takım forması giyseniz, lakabınız ‘’Ordinaryus’’ bile olsa,  6/7 Eylül 1955 pogromu sırasında ölümden dönebilirsiniz. 15 gün önce gol attığınızda sizi omuzlarında taşıyanlar sizi taş ve sopalarla karşılayabilirler. Harçlık verdiğiniz çocuklar evinize saldırıp, çocuklarınıza zarar vermeye kalkabilirler.

İbrahim Altınsay , Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe!  Girişimi’nin düzenlediği "Türkiye'de Sporda Irkçılık" konulu panelde “Tribünler ırkçılığı kendi başına üretmiyor. Toplumda var olan ırkçılık tribünlere de yansıyor ve orada yeniden daha güçlü bir şekilde üretiliyor.” demişti

"Hepimiz Ogünüz"

O yüzden 2007 yılında Afyonspor – Bozüyükspor maçında ev sahibi takım taraftarları  ‘’Hepimiz Ogünüz, hepimiz Türküz" diye bağırmaktan çekinmiyordu.

2010 yılında oynanan Beşiktaş – Bursaspor  maçı esnasında Bursasporlu taraftarlar Beşiktaş amigosu Alen Markaryan üzerinden  “Ermeni köpekler Beşiktaşı Destekler” sloganları atmış, konu,  FIFA ve UEFA direktiflerine rağmen  PFDK  tarafından cezasız bırakılmıştı.

Fenerbahçeli taraftar grubu Sol Açık 2012 yılında şöyle bir açıklama yaparak ‘Futbolu siyasete alet etmeyin’ demişti.

"… Avni Aker tribünlerinde ise nefret söylemi kendisini göstermekte gecikmemiş, tribünlerde 'Yasinlerle çıktık yola, Ogünler çok yakında' , 'Ermeni Oğuz'a Trabzon'da soykırım' ,  'Ayağa kalkmayan Ermeni olsun' tezahüratları yüksek sesle dile getirilmişti. Avni Aker tribünlerinde geçen pazar açılan ve gayrimüslimleri aşağılayan 'Papazın Çayırından Kanuni'nin Memleketine Hangi Yüzle Geldiniz' pankartı ise ırkçılığın ve nefret söyleminin artık olağan ve sürekli hale geldiğinin göstergesi oldu. ..’’ 

Ancak hatırlamak gerekir ki  Fenerbahçe tribünlerinden bir Galatasaray maçında Didier Drogba ve Emanuel Eboue’ye muz atılmıştı. 

10 Ekim 2015 Ankara Garı Saldırısı sonrası  Türkiye ile İzlanda arasında Konya’da oynanan 2016 Avrupa Şampiyonası grup elemeleri maçı öncesinde Ankara’daki patlamada hayatını kaybedenler için yapılan saygı duruşunda tribünlerden ıslık ve yuhalama sesleri yükselmişti. 

Örnekleri çoğaltmak hiç zor olmayacak. 

Günümüze gelelim: Bursaspor – Amedspor karşılaşmasında stadyumda açılan pankartlarla 90’lı yılların karanlık sembollerine selam verilirken , misafir takım saha içinde saldırıya uğradı, tribünlerden sürekli nesneler atıldı. Ancak tahkim sonucu Bursaspor’un cezası dokuz seyircisiz maçtan yedi seyircisiz maça indirildi.

Yaşanan olay gündemdeki yerini korurken liseler arası bir turnuvada Üsküdar Amerikan Lisesi Futbol Takımı oyuncuları, Ulus Özel Musevi Lisesi oyuncularına karşı gol sevinçlerini topluca Nazi selamı vererek kutladı. 

Öyle görünüyor ki  bu ülkenin milli eğitim sistemiyle yoğurulduktan sonra, okuduğunuz okul ister çok başarılı bir kolej olsun ister  bir devlet okulu olsun, ırkçılık illetinden kurtulmak çok zor oluyor.

Sahalarda neler yaşadım?

1998-2019 yılları arasında amatör liglerde her seviyede ve her yaş grubunda futbol oynadım. Ağırlıklı olarak şampiyonluk veya kümede kalma maçlarında  bazen saha içinden bazen tribünlerden ‘Ermeni p.çi’ , ‘a. k. Ermenisi’  gibi ağır hakaretlere takımca maruz kaldık… 

Beyaz berelerle ısınmaya çıkanlara karşı futbol oynamaya çalıştık… 

Bir teki bile ceza almadı… 

Üzülerek söylüyorum yaşadığımız ülkede din, dil, ırk, ten rengi, cinsel tercih her ne konuda olursa olsun ırkçılığı tatmayan kaldıysa, elbet bir gün tadacaktır…

Tatmamak için ise yarın geç olmasın. Bugünden Charlie Chaplin’in dileğine boyun eğelim…

‘’Bu hayatı olağanüstü bir mutluluk serüvenine çevirecek olan sizlersiniz. Öyleyse, insanlık ve demokrasi adına bu gücü kullanalım ve milliyetçilik hastalığına karşı birleştirelim. Din, dil, ulus ayrımcılığı olmayan yeni bir dünya yaratalım.’’





Kategoriler

Güncel


Yazar Hakkında