İskenderun’da Sen Corc Kilisesi tarafından kurulan aşevinin, birbirine ‘hoca’ diye hitap eden iki kişi tarafından hedef gösterildiği sosyal medya paylaşımı tepki çekti. Video kaydındaki kişiler, “Kilise aşevi açmış, insanlara çok mütevazı, güleryüzlü davranıyorlar. Her sabah çevre temizliği de yapıyorlar. Buraları boş bırakmamak lâzım!” gibi sözler sarf ediyor. Konu hakkında, deprem sonrasında İskenderun’da yapılan yardım çalışmalarında aktif olarak yer alan Nehna platformu üyesi Mişel Uyar’ın görüşlerine başvurduk.
28 Şubat’ta 23Derece Twitter hesabından yapılan paylaşımda, iki erkek, kilisenin açtığı aşevine işaret ederek, burada sabahları ayin yapıldığını söylüyor. Konuşanlardan biri, kilisedekilerin kendisine çok mütevazı ve yumuşak davrandıklarını, gelenlere yemek ikram ettiklerini, çevreyi temizlediklerini belirtiyor ve tüm bunları insanları yanlarına çekmek için yaptıklarını iddia ediyor. İkili, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Kilisenin elemanları, özel eğitilmiş arkadaşlar. Burada insanlara çok yumuşak, tevazu[yla] davranıyorlar ve kendilerine çekiyorlar. O yüzden bizim burada olmamız lazım.”
Videonun altına yorumlarını yazan birçok sosyal medya kullanıcısı, bölgenin çokkültürlü yapısına değinerek tepki gösterdi. Nehna platformu üyesi Mişel Uyar da, yanıt olarak, kilise mensuplarının depremzedelere yemek dağıtımı yaptığı görüntüleri paylaştı. Paylaşımında, “İskenderun Aziz Corc Kilisesi’nde 7-19 Şubat arası her gün onbinlerce porsiyon yemek dağıttık. Binlerce kişiye her türlü erzak dağıttık, hâlâ dağıtıyoruz. Kimseyi ayırmadan insanların acılarını yaşayarak gönülden yaptık. Bunun da altında kötülük aradınız ya. Lanet olsun size” ifadelerini kullanan Uyar, sorularımızı yanıtladı.
Sizi hedef gösteren videonun paylaşılması sizi nasıl etkiledi? Kendinizi güvende hissediyor musunuz?
Oradaki hedef alma, bizim kilisedeki yemek dağıtımı değil doğrudan. Başka bir alanda, başka bir kilisenin yemek dağıtımı ama ne olursa olsun bu bir sorun. Kendimi güvende hissediyor muyum? Evet, ben kendimi, kendi memleketimde güvende hissediyorum. İnsanların gösterdiği dayanışma, bizi sahiplenişi, desteği bana güven veriyor. Bu, tehdit altında olmadığımız anlamına gelmiyor ne yazık ki, ama yaptıklarımıza engel de olmuyor.
Kilise aşevi nasıl kuruldu?
İskenderun Aziz Corc Kilisesi’ndeki aşevini depremin ikinci gününde kurduk. Sadece kilise olarak değil, orada görevli olan aşçıların da eşliğinde… Biz kilisede mekânımızı, mutfağımızı açtık onlara. Tencere, ocak, erzak, ne getirebiliyorsak getirdik, sonra herkesin desteğiyle yavaş yavaş büyüdü. 20 Şubat’ta yaşanan 6,4 büyüklüğündeki depremden bir gün önce aşevini başka bir alana taşımak zorunda kaldık. Kilisenin durumu pek iyi değildi, yıkılma tehlikesi vardı. İyi ki de öyle yapmışız, çünkü depremde yine ciddi zarar gördü kilise. 19 Şubat’ta aşevini başka bir alana, Yelken Kulübü’ne taşıdık. Aşçı ekibi orada çalışmaya devam etti, aşevi faaliyetini orada yürütmeye başladı. Bu aşevinin şimdi bizimle bir bağı yok. Yani, ilk günlerde kilisenin bahçesinde beraber çalışıyorduk, sonra mutfak Yelken Kulübü’ne taşınınca, kilisedeki alanı çadırlara tahsis ettik.
Buna benzer başka hedef gösterilme veya tehdit olaylarıyla karşılaştınız mı?
Hayır. Kilisemiz, yani Aziz Corc Kilisesi çok iyi bilinir. Her sene hıdrellezlerde binlerce, hatta on binlerce insanın geldiği, dilek dilediği bir yerdir. İskenderun’un yerlilerinden herhangi bir tehdit almadık; tam tersi, orada devlet görevlileriyle, kilisenin karşısındaki jandarma karakoluyla koordinasyon içinde çalıştık. Yemek dağıtımını da, yardım dağıtımını da beraber organize ettik.