İnkâr yıllar sonra bu kez bir sinema filmi sayesinde hortlayacaktır. Henüz filmin fragmanları yayınlandığında, böyle bir iddia yer almamasına rağmen, HUZAD web sitesinden Kirkor Divarci’nin dernek üyesi olmadığına dair bir açıklama yapılır. Film yayınlandığında da Kirkor Divarci’dan bahsedilmediğini görürüz.
İnkârın sıradanlaştırılmasına dair güncel bir örnek geçtiğimiz haftalarda beyazperdeye yansıdı. Malum yazı ile iletişim demode edildi, ‘görüntü’ inkârın en kuvvetli aracı oldu. Yönetmeninin ifadesiyle “Gerçek bir olaydan egzajere edilerek alıntılanan” Bandırma Füze Kulübü filminin Cumhuriyet Bayramı haftasına denk gelmesi tesadüf değildi. Ne de olsa 99. yılın teması hükümet tarafından ‘teknoloji atılımı’ olarak belirlenmişti. Tüm fonksiyonları yabancı şirketlerce kurgulanan elektrikli bir otomobil ile eş zamanlı olarak, dramatik yapısını 1999 yapımı 'October Sky' filminin üzerine kuran, yerli ve milli bir yapım salonlarda arz-ı endam etti. “Yeniden Yapım” (Remake) profesyonel sinema endüstrisinin icadı, bir itirazım olamaz. Ancak Cumhuriyet’in ‘çağdaş atılım’ tarihinden bir olayı adapte ederken beyazperdeye yansıyan ’masum’ bir inkârı da yüksek müsadeleriyle görmezden gelmeyiz.
Yapımcısının ifadesiyle Bandırma Füze Kulübü; "Otur oturduğun yerde!" diyenlere inat, hayalleri çalınsa da pes etmeyen, kısıtlı imkanlara ve karşılaştıkları tüm engellere rağmen, ülkelerinden uzakta, dünyanın bir ucu NASA’da hayallerine ulaşıp gökyüzüne füze göndermeyi başaran Bandırmalı lise öğrencilerinin gerçek hikâyesini konu almaktadır.”
Hikayenin en başına gidelim
Aklımıza, vicdanımıza takılan bu inkârı görünür kılmak için hikâyenin en başına gidelim…Bandırma Şehit Mehmet Günenç Lisesi öğrencileri Artuğ Sayıner, Adnan Zambak, Güngör Gezer, Osman Caran ve Atilla Yedikardeşler’in kurduğu Bandırma Füze Kültür Kulübü 1959 senesinde liseden ayrılan öğrencilerin girişimi ile yoluna devam ederek 1964’de Bandırma Havacılık ve Uzay Araştırma Derneği (HUZAD) olarak resmiyet kazandı.
Dernek uluslararası basının da ilgisini çekti. Bandırma’da bir dizi roket atışları, sergiler ve yayınlar yapılırken, aynı dönemde İstanbul’da Kirkor Divarci (Duvarcı) adında bir ilkokul mezunu girişimci tek başına geliştirdiği roketleriyle Ümraniye sırtlarında peş peşe denemeler yapıyordu. Divarci’nin girişimleri ses getirdi, 1962 senesinde 1 hafta süreyle Hürriyet gazetesinin ilk sayfasında yer aldı. Basına yansıyan haberler sayesinde irtibat kurdular, Bandırma’lı gençler ile Kirkor Divarci 1962’de yan yana geldi. HUZAD web sitesinde bu karşılaşma şöyle özetleniyor:
“15 Ekim 1962’de İstanbul’dan Bandırmaya gelen Kirkor Divarci’nın füzesi ile Bandırma Havacılık ve Astronomi Roket Kulübünün 'Marmara 3' ve 'Marmara 4' füzeleri fırlatılır. Bandırma’ya 43 kilometre uzaklıktaki Hava Kuvvetlerine ait Kızıksa atış sahasında yapılan denemede ilk önce Kirkor Divarci’nın füzesi ateşlenir, fakat füze henüz havalanamadan infilak eder. Daha sonra Bandırma Havacılık ve Astronomi Roket Kulübü’nün 'Marmara 3' füzesi ateşlenir, o da havalanamaz. Son olarak 'Marmara 4' füzesi denenir. Bu füze başarı ile fırlatılır ve 5415 metreye kadar yükselir. Füze Kulübü üyeleri Hava Üs Komutanı Albay Halim Menteş tarafından tebrik edilir.”
Bazı kaynaklar ise ‘Marmara’ adı verilen seri projenin kulüp ile Kirkor Divarci ortak çalışması ve Divarci’nin kısıtlı finansı ile yürütüldüğünü aktarıyor. Zira Hürriyet gazetesinde yer alan haberlerde İstanbul’da başlatılan denemelerde roketin adı “Marmara 1” olarak bizzat Divarci tarafından üzerine yazılmıştır. Kirkor Divarci İstanbul’a geri döndükten sonra laboratuvar olarak kullandığı kayınvalidesinin evinde nedeni bugüne kadar açıklanmayan bir yangın çıkar. Denemeleri boyunca sadece eşi Manuşak hanımdan destek gören, ümitsizlik içerisinde çalışmalarından uzaklaşan Kirkor Divarci 1995’de vefat eder. 1996’da Agos’da merhum araştırmacı ağabeyim Avedis Arzuman’ın kaleme aldığı “Mucit Kirkor’un Roketleri” başlıklı bir tanıtım yazısı yer alır.
Roketçi Kirkor neden unutuldu?
İnkâr yıllar sonra bu kez bir sinema filmi sayesinde hortlayacaktır. Henüz filmin fragmanları yayınlandığında, böyle bir iddia yer almamasına rağmen, HUZAD web sitesinden Kirkor Divarci’nin dernek üyesi olmadığına dair bir açıklama yapılır. Film yayınlandığında da Kirkor Divarci’dan bahsedilmediğini görürüz. Sinema yazarı Murat Tolga Şen bu inkara köşe yazısında değiniyor:
“Destekleyici karakterlerin en önde geleni de Erkan Kolçak Köstendil’in canlandırdığı Kırnatacı Necati karakteri. Çocuklar füze fırlatsın diye canını dişine takan (tam olarak bu) kurgusal karakterin işaret ettiği isim ise filmin bize göstermeyi unuttuğu biri; Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk amatör füze fırlatıcısı Kirkor Divarci. Gerçek hikâyede bu kadar önemli yer tutan bir karakterin filme taşınmamış olmasına içerledim. Filmi çok sevdim, sulu zırtlak gişe komedilerindense böyle işleri izlemeyi tercih ederim ancak filmdeki hamasetin Ermeni asıllı bir Türk yurttaşını senaryodan kovacak kadar ileri gitmesi hoş değil. Onun yerine geçirilen (yine bir azınlık olan) karakterin bu yükü taşıyamadığı ortada. Erkan Kolçak Köstendil fevkalade oynamış ancak oynaması gereken kişi Necati değil Kirkor’du. Filmdeki kırılma noktasında, gençlerin önünü kesmek isteyen görünmeyen eller (CIA) kulübün çalıştığı binayı yakıyor. Gerçek hayatta ise Kirkor Divarci'nın evinde çıkan ani bir yangınla, tüm projeler kül oldu ve çalışmalar sonlanır. Bunu böyle işleseler ne olurdu ki?”
Bandırma Füze Kulübü filminde ‘Ermeni’ bir karakterden imtina edilmesine bazılarınız gibi ben de şaşırmadım. Naçizane bilginize sunarak yorumunu uzmanlarına bırakıyorum.