Apê Musa: Ölümünün yirminci yılı

“Kürdistan Türkiye’nin en geri bölgesidir; Mardin Kürdistan’ın en geri ilidir; Nusaybin Mardin’in en dertli ilçesidir; Stêlîe, Nusaybin’in en fakir nahiyesidir; Zıvıngê, Stêlîe’nin en geri kalmış köyüdür.” demiş Musa Anter, doğduğu köy için.

PAKRAT ESTUKYAN

Tanınmış Kürt aydın Musa Anter, 1920 yılında Mardin'e bağlı Nusaybin ilçesinin Eskimağara köyünde doğdu. İlkokulu Mardin'de, ortaokul ve liseyi Adana'da okudu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. 1944'te Sankt Georg Avusturya Lisesi mezunu Ayşe Hanım ile evliliğinden 1945'te büyük oğlu Anter, 1948'de kızı Rahşan ve 1950'de küçük oğlu Dicle dünyaya geldi. Yaşamı boyunca toplam 11,5 yıl hapis yattı. Devrimci Doğu Kültür Ocakları, Halkın Emek Partisi, Mezopotamya Kültür Merkezi ve İstanbul Kürt Enstitüsü'nün kurucularındandı

İnsanın kaderi ve yaşamı çoğu kez doğduğu yıl ve yer ile belirlenir. Ancak Zıvıngé’de birinci dünya savaşı yıllarında doğanlardan kaçı bir yaşına kadar yaşayabildi? Kaçı okur yazar olabildi? Hatta kaç kişi doğduğu köyün, nahiyenin sınırları dışına çıkabildi? Ya da kaç kişi tehcir edilerek bir daha doğduğu topraklara dönemedi?

Kadim toprakların en sancılı yıllarında doğan Musa Anter, belki de pek çok insan için şans sayılacak imkânlarla okudu, evlendi ve yaşadı. Ancak yine coğrafyanın ve tarihin koşulları ona direnişi, mücadeleyi, hapishaneyi, işkenceyi ve zulmü dayattılar.

Kürt halkının uluslaşma sürecinde etkin olan DDKO, HEP gibi örgütlerin kurucuları arasında bulunan Musa Anter kendisi de aynı sürecin en önde gelen isimlerinden biri olarak anılır.

Yaşama gözlerini açtığı ortamı her zaman gururla ve tevazu ile anan Anter, iki ciltlik anılarında yaşamın çelişkilerini aşağıdaki cümlelerle ifade eder. 

“ Denilebilir ki Musa sen kim, bu anılarında geçen zatlar kim! Amma bence bu soru yerinde değildir. Çok kere fakir bir adam bir define bulur veya loto-toto'dan para kazanır ve aniden zengin olur. İşte ben de Zıvıng'ın mağaralarından aleme çıkınca o fakir gibi tesadüfen ve de şans mahsülü değerli şahsiyetlerle tanıştım. İşte bu anılarım, bulduğum bu definelerin mahsülüdür.”

Anter, 20 Eylül 1992'de Diyarbakır'ın Seyrantepe mahallesinde uğradığı silahlı saldırıda sol bacağına iki, kalbi ve kafasına birer kurşun sıkılarak öldürüldü.

İlk defa 1934'te tutuklanan ve ömrünün 11 yılını cezaevinde geçirdi.  Diyarbakır’da yayınlanan İleri Yurt gazetesinde,  Özgür Gündem ve Yeni Ülke gazetelerinde çalıştı. 31 Ağustos 1959 günü, Diyarbakır’da yayınlanan İleri Yurt gazetesinde Musa Anter’in ‘Amma Ne İleri Yurt’ adlı hiciv sütununda  ‘Qimil’ (Kımıl) adlı Kürtçe şiir yayınladı. Cumhuriyet gazetesinin haber yapmasının ardından hakkında dava açıldı. Aylarca Kürtçe şiir yazdığı için yargılandı.

Anter “Ben Kürd davasının hem tanığı hem sanığı hem de mağduruyum” diyordu.

Türk Kürt kardeşliğinin militanı

Gazeteci dostlarından Ragıp Duran Musa Anter’i şöyle anlatıyordu: Musa Anter denince aklıma üç önemli niteliği, boyutu geliyor: Sadece duygusallığa değil akla da dayanan bir Türk Kürt kardeşliğinin militanı, bir mizah ustası ve nihayet bir gazeteci. Kürt Türk kardeşliğinin militanlığını yapan Anter’in bu yanına önümüzde ki dönemlerde daha çok ihtiyaç duyacağız. O, Marmara Denizi ile Van Gölünü, Uludağ ile Cudi’yi eşit gören, Ahmet ile Şeyhmuz’u birleştiren bir düşünce adamı. Mizahçılığına gelince sanırım o da hayat felsefesiyle yakından ilgili ve hatta kendiliğinden gelişmiş bir duygu, bir yeti. Gazeteciliği ise hepimize ören olacak cinstendi bence. Bir kere meslekte hepimizden kıdemli olmasına rağmen, bir stajyer tevazusu içinde çalışırdı. “Kımıl”ı bugün okuyun hala dipdiri, hala günceldir. Hem içerik hem de biçim olarak. Yapmamız gereken Anter gibi yeni gazetecilerin yetiştireceği ortamı yaratmak olmalı. Musa Anter bir Kürt gazetecisi, yazarı olarak ayrıntılı bir şekilde derinlemesine, kolektif bir şekilde incelenmeli, tartışılmalı. O zaman onu daha iyi anlayacağız, daha iyi tanıyacağız”

Keşke Olmasaydı Belgeseli’nin Musa Anter bölümü..

Kategoriler

Güncel Türkiye

Etiketler

Musa Anter