İstanbul açıklarında 72 gün boyunca ölüme terk edilen 769 Yahudi'nin dramı dünyada ilk kez Türkçe olarak bir kitapta toplandı. Nazi Soykırımı’ndan kaçmaya çalışan Romanyalı Yahudiler’in, hurda bir gemiyle çıktıkları yolculuğun Türkiye’nin Karadeniz kıyılarından uzaklaşırken sonlanmasıyla tarihe geçen ‘Struma Olayı’ akademisyen-gazeteci-yazar Halit Kakınç imzasıyla kitaplaştırıldı.
Olayla aynı isimle Destek Yayınevi’nden çıkan Struma’nın tanıtımı Kuruçeşme'deki Süreyya adlı yatta yapıldı. Tanıtıma kitabın yazarı gazeteci yazar akademisyen Halit Kakınç, olayın yaşandığı anlara tanıklık eden işadamı İshak Alaton katıldı. Struma’nın tanıtımının ardından Struma olayında hayatını kaybedenler için dua okundu denize siyah güllerden oluşan bir çelenk bırakıldı.
“Filmini yapmak Spilberg’e yakışır”
Önce bir senaryo halinde yazılan hikâye daha sonra kitaplaştırıldı. Yazar Halit Kakınç ise Struma olayının bir film haline getirilmesi gerektiğini söyledi ve ekledi, 'Üzerine gidilip de gerçek anlamda film yapılacak olan konu Struma'dır. Konu son derece iyi. Fena da işlemedik. Bunu dünya çapında film yapmak Spielberg'e yakışır. O yaparsa dünya çapında bir film olur.'
-
Alaton'un 2 Şubat 2012'de Agos'a verdiği çarpıcı röportajı okumak için tıklayın
“Belgelere ulaşmak imkânsız”
Cemaatçi olmadığını Yahudi bir aileden gelmediğini özellikle belirten Kakınç kitabı yazarken Türkiye’deki kaynaklara ulaşamadığını söyledi. Ankara’nın Struma Olayı arşivinde oldukça zayıf olduğunu, belgelerinde yok edildiğini belirtti. Ama yurtdışında özellikle Amerikalılar tarafından yazılmış 7-8 makale olduğunu sözlerine ekledi. Konuya konuşmacı olarak katılan İshak Alaton ise; Ankara’da belgelerin yer aldığını ama incelemelerine izin verilmediğini de ekledi.
'Cinayeti bire bir yaşadım'
İşadamı İshalk Alaton ise, 'Ben bu olayı bu cinayeti bire bir yaşadım. Teknenin gelişini hatırlıyorum. Geldiğinden iki - üç gün sonra babam beni aldı. Teknenin etrafında dolaştık tekneye yanaşmamıza izin verilmedi. O, 72 gün boyunca babamın yüklendiği göreve yardımcı olarak her akşam Azapkapı'daki iki fırından ekmek çuvallarını teslim alarak onları mavnalara yüklüyorduk. Struma'nın yanına kadar gelip oradan sarkıtılan halatlara bu ekmek çuvallarını bağlayıp yukarı yolluyorduk. Yukarıdan bize yalvarmaları, yakarmaları, çığlıkları, ' Bizi buradan kurtarın ' diye söylenen sözleri hala bugün hatırlıyorum ' şeklinde konuştu.
'Bizim görevimiz insanları barış yolunda motive etmek '
Alaton , 'Bütün insanlar fırsat verildiğinde vahşi oluyorlar. İşte bizim görevimiz de vahşeti önlemek ve insanları barış yolunda motive etmek. Bugün burada bulunmamın esas sebebi bu. Bir daha bunların asla olmaması için, geçmişteki günahlarımızı bilelim, onlarla yüzleşelim, arınalım, saygınlık kazanalım. Ankara'daki yönetime şu mesajı vermek istiyorum. Artık zamanı geldi. Türkiye Cumhuriyeti'nin 90 yılda işlenmiş cinayetlerle yüzleşmesinin zamanı geldi. Bu iskeletleri üst üste yığdığımız dolapların kapılarını açalım, günahlarımızla yüzleşelim, geçmişteki kurbanlarımızı yad edelim, onlarla barışalım ' dedi.
Alaton, 769 kişinin öldüğü Struma olayı sırasında o sırada 19 yaşında olan David Stoliar adlı kişinin kurtulduğunu seneler sonra Stoliar'ı araştırdığını ve onun izine ABD'nin Oregon kasabasında rastladığını anlattı. Alaton, Stoliar'ın 80 yaşında Şile'ye geldiğini ve kendisini kurtaran balıkçıklardan hayatta kalanlarla görüştüğünü de dile getirdi.