Koronavirüs testi pozitif çıkan Besse Kabak'tan mesaj: Evde kalın, hijyen kurallarına uyun

Türkiye Ermeni toplumunun tanınan isimlerinden, Agos'a da sık sık yazılarıyla katkıda bulunan Besse Kabak koronavirüs'e yakalandı. Kabak başından geçenleri bir mesajla paylaştı ve herkese evde kalmaları, temizlik kurallarına riayet etmeleri uyarısında bulundu. Son aldığımız bilgilere göre Kabak'ın durumu bugün daha iyi.

Besse Kabak'ın mesajı şöyle: 

"Geçen yazımda ev karantinasında olduğumu belirtmiştim. Salı gününün ilk saatleriyle birlikte artık 'Şüpheli Vaka' olarak hastane karantinasına alınmış bulunmaktayım.Hani "Hasta sahibinin gözü kör olur" denir ya işte bu salgın da başka bir körlükten beslenerek çoğalmaya devam ediyor.

Buradaki körlük, virüsün size bulaşabilme ihtimalinin ne kadar yüksek olduğu gerçeğini idrak edememekten kaynaklanıyor.Kayıtsızlıkla, gerekli tedbirleri almamakla başlayan süreç kaçınılmaz olarak başta kendiniz sonrasında da sevdiklerimizin hastalanmasıyla son buluyor.Şimdi geriye dönüp baktığımda kendi körlük boyutumun ne kadar yüksek düzeyde olduğunu görebiliyorum.

Faranjit hastalığı yüzünden on günlük bir tedavi sonrasında iyileştiğimde, hiçbir tedbir almadan doğruca Salı pazarına gitmiştim. Sonrasında da çarşıya gitmiş, bugün tahlil sonucu pozitif çıkan kerayrım (Eniştem) ile kısa sayılacak bir süre zarfında aynı ortamda bulunmuştum.Gerçi kerayrım yaşamakta olduğu kırgınlık ve ateşi normal hastalık sanıp kendini izole etmemekle zaten hastalığı eve davet etmişti. Ben de onun başlattığı sürece yaşamakta olduğum tüm o belirtilerin 15 gün önce ağır düzeyde yaşadığım faranjit rahatsızlığının kalıntıları sanarak destek vermiş, kuyriğim (Ablam) ve yeğenlerimin risklerini ikiye katlamıştım.

'Şüpheli Vaka' olarak hastanede karantinaya alınma sürecim bu iki olayla doğrudan bağlantılı.Hastalık ilk önce koku duyum etkiledi. Sonrasında ağır yorgunluk hali belirdi. Kısa yürüyüşlerde dahi nefes alışlarımın kesik kesik olmasına ve kendimi aşırı derece halsiz hissetmeme neden oluyordu. Cumartesi günü ateşimin 37,8 olması aslında hastalığın aktif hale geçmeye başladığının habercisiymiş.

Doktora risk durumumu sorduğumda "Ateşiniz 38 dereceye ulaşırsa hastaneye gelin, test yapalım" cevabı almıştım.Yeterince bilinçli olsaydım doktorun bu cevabı ile, kendimi izole etme zamanımın geldiğini o anda anlayabilirdim.İzole etmek için illa ki kolay kolay bulunamayan o maskelere de gerek yoktu. İlk etapta boş bir odaya geçip, ağzımı burnumu sık dokunmuş bir şal veya benzeri dokuma kumaşla bağlasam dahi hastalığı başkalarına bulaştırma riskini en aza indirebilirdim.

Kapkacakları yıkamada her seferinde zaten sulandırılmış çamaşır suyu kullansak da tuvalet ve bolca tükürük teması olan lavaboyu ara ara değil de her kullanım sonrası aynı yöntemle dezenfekte etmeye akıl edebilirdim.Ancak ne yazık ki ne ben ne de kerayrım tedbir almayı akıl edememiştik.Hastanede olduğum süre zarfında bu hastalığı durdurabilen en güçlü ve etkili ilacın alınacak tedbirler olduğunu daha iyi idrak ettim.

Sonuçta karantina bölümünde yatan hastalar olarak bizler %90 oranında virüse maruz kalmış insanlar konumunda olsak da odamıza her gün doktorlar, hemşireler, temizlik ve yemekten sorumlu çalışanlar gidip gelmekte.Bunca hastalıklı insan içinde olsalar da her biri korunma tedbirlerine harfiyen uyarak, bu manyak virüse maruz kalmadan hasta insanları iyileştirmek için canla başla çalışmaya devam edebiliyorlardı.

Bu bağlamda size korunma tedbirlerine mutlaka uymanızı, hatta eve kapandığınız günden sonraki on gün süresince aile bireyleri ile yemek yemek, televizyon seyretmek için dahi bir araya gelmemenizi tavsiye edeceğim. Bedeninizde hastalığın kuluçka sürecinin başlamış olduğundan habersiz olacağınız bu süreç zarfında her birinizin ayrı ayrı odalarda kendinizi tecrite almanız alabileceğiniz en iyi ilaçtan bin kat daha etkili olacaktır.

Evde gün boyunca camlarınız açık olsun. Zerrecikleri sıçratmamak için bulabiliyorsanız maske olmazsa ağzınızı kapatacak uygun bir malzemeyle bağlayın. Böyle nefes almak zor görünse de virüsü kaptıktan sonra ciğerlerinizde oluşabilecek sorunların zatürreye dönüşmesiyle birlikte oluşacak rahatsızlıkla kıyaslanamayacağını bilmeniz gerekiyor.

Hastaneye başvurduğumda virüs durumunu tespit etmek için ilk etapta akciğer tomografisi çekmişlerdi. Tomografide ciğerlerimin etkilendiğini tespit edince ağız ve burnumdan mukoza örneği alıp doğrudan karantinaya alınmıştım.Karantinaya alındığım günden beri de eldiven ve maskeyle yaşar oldum. Bu durum hiç de katlanılmayacak kadar kötü bir şey değil.

Sonuçta siz de farkına varmadan virüse maruz kalmış olabilirsiniz. Kuluçka dönemi bitene kadar da bu virüsle kardeş kardeş yaşayıp gidersiniz. Ama iş hastalık evresi geldiğinde durum tamamen farklı bir boyuta dönüşüyor. Ben şu aşamada konuşmak zorunda kaldığımda nefes sıkıntısı yaşıyorum. Her kelimeden sonra nefes molasıyla konuşmama devam edebiliyorum.

Virüsün kuluçka döneminde başlayan kas ve vücut ağrısına, hastalık dönemine yüksek ateş, öksürük, bağırsak sorunları eşlik etmeye başlıyor.Saç diplerine varıncaya kadar tüm bedeninizde ağrı oluşuyor. Saatim saatime uymuyor. Bazen kendimi iyi hissederken bazen de gözümü açmaya, konuşmaya takatim kalmıyor.Kerayrımda olduğu gibi günlerce 40 dereceye varan ateşle cebelleşip duruyorsun.

Ben ki ağrı eşiği oldukça yüksek biri olarak bu derece kötü olduysam, bünyesi hassas olanların, sağlık sorunu bulunanların, yaşlılarımızın virüs girdabına dahil olmaları sonrasında yaşayacakları tabloyu düşünemiyorum bile.Onun için lütfen ama lütfen tedbir ve hijyen kurallarına uyalım.Hep birlikte tedbirlerle yaşamayı öğrenip bu virüs zincirinin büyümesine engel olalım.

Der Hisus hepinizi koruyup kollasın."

Kategoriler

Toplum