‘Patrikhaneye mahsus episkoposlar’ ile ne kastediliyor?

Nizamname’de bu madde ile, İstanbul patriği seçilecek olan episkoposların Ermeni Kilisesi’nin merkezi konumunda bulunan ve o dönem Çarlık Rusyası sınırlarında olan Eçmiadzin Katolikosu tarafından takdis edilmesi; Kilikya yahut Akhtamar'da takdis edilse dahi Eçmiadzin tarafından kabul görmüş olması şartı aranıyordu.

narekian2000@yahoo.com 

Beklenen talimatname nihayet geldi. Tabii, beklenen, öngörülen tartışmalar eşliğinde…Öngörülen diyorum, çünkü talimatnamenin gelmesini beklerken, Maşalyan ve Ateşyan yaptıkları açıklamalarla bir sıkıntı olacağının sinyallerini ister istemez vermiş ve yurtdışı adaylarının seçime katılımı konusunda pürüzler oluşabileceğini hissettirmişlerdi.
Talimatnamenin patrik adayı olabilme şartlarının sıralandığı 25. maddesinin c bendi, şimdiye kadar Ankara tarafından gönderilen 1961, 1990 ve 1998 talimatnamelerinde bulunmayan bir şart koymuş adaylar önüne: “İstanbul Ermeni Patrikhanesine mahsus episkoposlar sınıfına dahil olmak”.
1863 Nizamnamesi’nde bulunan bu koşulun (“…ez-kadim patrikliğe mahsus olan piskoposların sınıfından bulunmasıyla…”) ne olduğu 2019 yılında pek net anlaşılmıyor doğal olarak. Her ne kadar patriklik yetkilileri ve Ermenice yayın yapan gazeteler, tartışmadan, uzman görüşüne başvurmadan, bu koşulun yurtdışı adaylarının katılımı önünde kesin bir engel olduğunu ilan etseler de, cümle, farklı yorumlara kapı açabilecek gibi duruyor.

Kastedilen, ‘Eçmiadzin’ takdisi
1863 Nizamnamesi’nde patrik adayları için belirlenen bu koşulun geçmişini anlamak için bakmamız gereken referans noktası hiç kuşkusuz Ermeni toplumu tarafından hazırlanan ve Osmanlı hükümetinin tasdiğine sunulan nizamnamenin taslak olarak niteleyeceğimiz 1860 tarihli metnidir.
1860 nüshasında, “patriğin, episkoposluk derecesi Eçmiadzin Katolikosu tarafından verilmiş veya episkoposluğu Eçmiadzin tarafından kabul edilmiş olması gerekirdi” deniyor.
Burada önemli bir parantez açıp belirtmek gerekir ki uzun yıllardan beri alışagelmiş geleneğe göre sadece episkoposlar patrik olabilir. Episkoposlar ise sadece katolikos tarafından takdis olunur. Osmanlı yurdunda o dönem Kozan’da bulunan Kilikya ve Van’da bulunan Akhtamar katolikoslukları da vardı. Bu madde ile İstanbul patriği seçilecek olan episkoposların Ermeni Kilisesi’nin merkezi konumunda bulunan ve o dönem Çarlık Rusyası sınırlarında olan Eçmiadzin Katolikosu tarafından takdis edilmesi veya Kilikya yahut Ağtamar katolikosu tarafından takdis edilse dahi Eçmiadzin tarafından kabul görmüş olması şartı aranıyordu. Aslında Eçmiadzin ve Kilikya katolikoslukları İstanbul Patrikliği üzerinde eskiden beri bir nüfuz mücadelesi vermişler ve bu madde benzer girişimleri engellemek için getirilmiştir. Zira İstanbul Patrikliği ve cemaati XVII. yy.‘dan başlayarak Ana Taht Eçmiadzin ile daimi birlik içinde olmuştur.

1863’te niye değişti?
1860 nüshasında bulunan bu maddeyi, 1863’de Bab-ı Ali farklı bir ülke sınırları dahilinde bulunan Eçmiadzin’i anmamak adına patrik adayının “…ez-kadim patrikliğe mahsus olan piskoposların sınıfından bulunması…” olarak değiştirmiş. Bu şu demek: Eçmiadzin tarafından tasdik olunan tüm episkoposlar, patriklik için gerekli diğer şartları karşıladıkları takdirde, İstanbul Patriği olabilir. Osmanlı ülkesinde bulunup da Kilikya veya Akhtamar katolikosluğu tarafından takdis edilmiş kişiler, diğer şartları karşılasalar da patrik olamazdı, zira onlar İstanbul Patrikliği’ne mahsus episkoposlar değildi. Mesela, 1874’te patrik seçilen Nerses Varjabedyan Kozan katolikosu tarafından episkopos takdis olmuş, fakat daha sonra Eçmiadzin’e gidip bağlılığını yazılı olarak belirtmiş ve daha sonra patrik seçilmişti.
Bu durum aslında bugüne kadar devam eder. Tarihi Kozan Katolikosluğu varlığını Beyrut’ta sürdürmekte ve bünyesinde babası Türkiye doğumlu olan bir çok episkopos var. Fakat onlardan hiç biri İstanbul patriği olmamış, aday olarak dahi bahisleri geçmemiştir. Çünkü “ez-kadim patrikliğe mahsus piskopos sınıfından” değiller.
Tüm bunlar bahsi geçen ifadenin tarihi bağlamı. Dolayısıyla, diğer şartları karşılayan tüm episkoposlar, yaşadıkları yerden bağımsız olarak, bu patrikliğin patrik adayıdır.
Peki üç adaylı seçim nereden çıktı?
II. Mesrob Mutafyan döneminden başlayarak, İstanbul Patrikliği’ne ait bir kongregasyon oluşturma çabası var. Bir manastır çevresinde, manastır sisteminde olan bu rahipler topluluğu Eçmiadzin, Antilyas veya Kudüs’de olduğu şekliyle, İstanbul Patrikliği geleneklerinde yok. İstanbul Patrikliğine bağlı manastır veya ruhban okulu kurma girişimleri olmuş (Armaş ve S. Haç Tıbrevank) fakat bunlar farklı nedenlerden dolayı süreklilik arzetmemiş. Rahipken herhangi bir manastır kongregasyonuna üye olan kişi, episkopos olduğunda zaten kendiliğinden Eçmiadzin yahut Kozan kongregasyonlarına üye olmakta. Bugün İstanbul’da görev yapan episkoposların olduğu gibi. Karekin Bekçiyan, Aram Ateşyan ve Sahag Maşalyan eğitimlerini farklı yerlerde almış olsalar da, birer Eçmiadzin kongregasyonu üyesidir. Patrik Kalustyan ve Kazancıyan rahip olarak Kudüs kongregasyonu üyesiydi ve daha sonra episkopos olup Eçmiadzin kongregasyonuna katılmışlardır. Her rahip bir kongregasyona bağlı olacak diye bir şart da yok zaten. İstanbul’da manastır kültürü, dolayısıyla bir kongregasyon olmadığı için rahipler katı manastır kurallarına tabii değil, hatta çoğu kendi aileleri ile, kendi evlerinde yaşamakta ve İstanbul Patrikliği için çalışmaktadır.
Ez-cümle, aslında bu talimatname yurtdışı adaylarını da kapsayacak şekilde bir seçim yapma imkanı vermektedir. Patriklik Kaymakamı Episkopos Sahag Maşalyan gereğini yapmalı ve “babadan Türk” tüm adaylara davet mektubunu bir an önce göndermelidir.

Kategoriler

Toplum


Yazar Hakkında