Patrik seçiminin doğal adaylarından Ermenistan Gugark Bölgesi Ruhani Önderi Başepiskopos Sebuh Çulciyan İçişleri Bakanlığı'nın Patrik Seçimi Talimatnamesi hakkında bir açıklama yaptı. Çulciyan talimatnamenin ilgili makamlarla tekrar müzakere edilmesi gerektiğini söyledi.
Önümüzdeki patrik seçimine dair esasları düzenleyen İçişleri Bakanlığı talimatnamesi 23 Eylül Pazartesi günü Patrikhane'ye ve Müteşebbis Heyet'e ulaştı. Talimatnamede Patrik seçimi ile ilgili bölümde yer alan "İstanbul Ermeni Patrikhanesi'ne mahsus episkoposlar sınıfına dahil olmak" şartı ise tepki yarattı. 1961'de yayınlanan ve 1990 ve 1998 Patrik seçimlerinde tekrarlanan talimatnamelerde böyle bir şart bulunmuyordu. Patrik seçiminin doğal adaylarından, Türkiye doğumlu, Ermenistan'da Gugark Bölgesi Ruhani Önderi Başepiskopos Sebuh Çulciyan yazılı bir açıklama yayınladı. Çulciyan "15. yüzyılda Sultan II. Mehmed tarafından tesis edilen makamı kaybetmemiz de söz konusu olabilir. Dolayısıyla bütünleşerek ilgili makamlara tüzüğün 25. maddesinin üçüncü fıkrasını bir kez daha gözden geçirmeleri konusunda başvuruda bulunmalıyız, ki bu madde, diğer episkoposların adaylığını daha önce olmadığı şekilde sınırlamaktadır." dedi.
Çulciyan'ın "Türkiye Ermeni toplumu patriğini özgür iradesiyle seçmelidir" başlıklı açıklaması şöyle:
"Üzülerek görüyoruz ki 21. yüzyılın Türkiyesi geçen yüzyılın Türkiyesi'ne göre daha az özgürlükçü ve yücegönüllü. Kanımca bu durum Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası saygınlığına ve Türkiye'deki sayıca küçük toplumun ruh haline olumsuz etkiler yapacaktır. Gerçi her şey yitirilmiş değil. Türkiye makamlarının bu tutumlarını tekrar gözden geçirme ve önceki Cumhuriyet hükümetlerinin gösterdiği özgürlükçü yaklaşıma geri dönme ihtimali var. Çıkar çevrelerinin yanıltıcı çabalarına fırsat verilmemesi ümit etmekteyiz. Türkiye makamlarından beklentimiz 24 Temmuz 1923 yılında imzaladıkları Lozan Anlaşması doğrultusunda ülkedeki gayrimüslim azınlık konumuda olan vatandaşlarının, başka bir deyişle bölgenin en eski halklarından olan Ermenilerin kendi özgür iradeleri ile 85. İstanbul patriğini kilise gelenekleri doğrultusunda seçmelerine fırsat vermesidir. Ancak bu durumda Türkiye'deki kültürel çeşitlilik ve mozaik tablosu korunabilir. Yönetmelik meselesinden ötürü paniğe kapılmaya gerek yok. Daha soğukkanlı ve çabuk düşünmeliyiz. Sanırım toplumun ruhani ve sivil sorumluları özellikle de Müteşebbis Heyet İçişleri Bakanlığı'nın Patrikhane'ye gönderdiği bu tüzüğü bir kez daha incelemek ve tüzükteki maddelere karşı çekincelerini yazılı olarak belirtmek zorundadır. Zira bu tüzük bizim ulusal kilisemizin ayrılmaz parçası olan ilkelerle, kadim geleneklerden ve tarihi deneyimlerden başarı ile geçmiş uygulamalarla çelişmektedir. Biz ve Türkiye Ermeni toplumu şu yalın gerçekliği gözönünde bulundurmak zorundayız. Makam 12 yıldan beri bir patriğe sahip olma imkanından mahrumdur. Sebebi ise yasal boşluktur, yani tüzüğün uygulanmaması. Sonuçlarını hep birlikte görmekteyiz. Şu anda Türkiye Ermeni toplumu, bu yeni seçim tüzüğü dayatması ile çok daha ciddi bir sınavla karşı karşıya kalıyor. İlk bakışta gerçekçi görünmese bile, 15. yüzyılda Sultan II. Mehmed tarafından tesis edilen makamı kaybetmemiz de söz konusu olabilir. Dolayısıyla bütünleşerek ilgili makamlara tüzüğün 25. maddesinin üçüncü fıkrasını bir kez daha gözden geçirmeleri konusunda başvuruda bulunmalıyız, ki bu madde, diğer episkoposların adaylığını daha önce olmadığı şekilde sınırlamaktadır."