Agos yazarlarından Sevan Değirmenciyan geçtiğimiz ay Latin Amerika'daydı. Ermeni diasporası içinde önemli bir yere sahip olan Latin Amerika Ermenileri ile görüştü, onların hikayelerini dinledi. Latin Amerika Ermenileri yazı dizisinin ilk bölümünde Uruguay'daki Maraşlı Ermeniler var.
narekian2000@yahoo.com
Latin Amerika, dile dahi uzak gelen bir coğrafya. Güney Amerika ülkeleri, hayatımıza büyük ölçüde tango, salsa, futbol gibi popüler kültür ögeleriyle girmiş olsa da, politik geçmişi, halk direnişleri, sendikal hareketleri, devrim ve darbeleri, edebiyatı ve düşün hayatı ile, çok daha öğretici ve ilginç. Ermeni halkının Güney Amerika ile tanışıklığı, büyük ölçüde, İttihat ve Terakki hükümetinin 1915’ten itibaren uyguladığı, Anadolu Ermenilerinin hemen hemen tümünü yerinden yurdundan eden Soykırım’ın hemen sonrasına dayanıyor. Soykırım’ı 1965 yılında dünyada resmî olarak ilk tanıyan ilk ülke, Uruguay.
Geçen haftalarda Uruguay’ı ziyaret edip ülkeyi ve orada yaşayan insanları yakından tanıma imkânım oldu. Bu vesileyle birkaç söyleşi yapıp Uruguay ve orada yaşayan Ermenilerin bilinmeyen hikâyesini okurlarımızla paylaşmak istedim.
İlk konuğumuz, Uruguay’da yaşayan Ermeniler hakkında geniş bir arşive sahip, kitaplar ve makaleler de yayımlamış olan Dr. Gustavo Zulamian-Ohanian. Montevideo doğumlu, 46 yaşında, iki çocuk babası bir ortodontist. Ermeni Genel Hayır Birliği (AGBU) çatısı altında önemli görevler üstlenmiş ve Ermeni toplumunda hâlâ faal olarak çalışmalar yürütüyor. 1992-2002 arasında ‘Hay Endanik’ dergisini yayımlamış. Bu ve farklı çalışmalarından dolayı 2012 yılında AGBU’nun başkanlık ödülüne layık görülmüş.
Dr. Zulamian-Ohanian’la, 2018’de yayımlanan ‘Entre la historia y la memoria: Los armenios de Marash en el Uruguay’ [Hafıza ile Tarih Arasında: Uruguay’daki Maraş Ermenileri] başlıklı kitabı ve Uruguay’daki Ermenilerin tarihi hakkında konuştuk.
Sohbetimiz büyük ölçüde Ermenice ilerledi ama, Montevideo’da yayın yapan Radio Araks’ın editörü Diego Karamanukyan, zaman zaman çeviri yaparak bize yardımcı oldu; kendisine buradan da teşekkür etmek isterim.
* * *
Kişisel hikâyenle başlayalım...
Ben baba tarafından Maraşlıyım. Atalarım Artin Zulamyan ve Azniv Tarakcıyan Maraş’ta doğmuş. Anne tarafından büyükbabam Artin Ohanyan 1906’da Mersin’de doğmuş. Montevideo’daki Mersinli tek aile benimki. Fakat büyükannem Adanalı. Hikâyem biraz farklı, çünkü anne tarafından büyükbabam 1926’da tek başına buraya gelmiş. Ailesi Mersin’de kalmış. Annemin büyükbabası Mardiros Ohanyan Tarsuslu, daha sonra Mersin’e geçmiş ve büyükbabam orada doğmuş. 1914’te Kürt bir adama para veriyor, dağa çıkıp dört yıl orada kalıyor. 1918’de Mersin’e dönüyor. Ailesiyle şehri terk etmek zorunda kaldığında, Türk komşusuna evini teslim edip ayrılmış oradan. Daha sonra Ohanyan ailesi dönmüş. Fakat büyükbabam Türkiye’de kalmak ve asker olmak istememiş, Beyrut’a gitmiş. Orada altı yıl kaldıktan sonra Montevideo’ya gelmiş. Ailesi halen Mersin’de yaşıyor. Haliyle, Ohanyan değil, farklı bir soyisimleri var: ‘Yurtlu’! Annem tanıyor aileyi. Annemin büyükannesi 1976’da Mersin’de ölmüş, aile daha sonra İstanbul’a taşınmış. Yurtlu-Semercioğlu, Hripsime Yurtlu, Garabed Yurtlu... Annem 1963’te iki ay Mersin’de kalmış. Mersin’de bir Ermeni mezarlığı olduğunu biliyorum, annem fotoğrafını çekmiş.
Uruguay Ermeni toplumunun tarihine, geçmiş yaşantısına ilgi duymaya nasıl başladın?
1992’de lise eğitimini bitirdikten sonra toplumun kendi tarihini ve Soykırım’dan kurtulanların tanıklıklarını kaybettiğini görerek, bu tanıklıkları kayıt altına almak için çalışmaya başladım; söyleşiler yaptım, belgeler, resmî belgeler topladım, belgelerdeki bilgileri doğrulamak için ziyaretlerde bulundum. Kitapta sadece Maraşlıların hikâyesi var ama elimdeki belgeler ve tanıklıklar çok daha fazla. Mesela 1930’lardan bugüne Ermeni yaşantısı hakkında film ve fotoğraflar var arşivimde. Bu malzemelerle belgeseller hazırladım, Uruguay’da ve farklı ülkelerde sergiler açtım.
Başka çalışmalarım da var. Raymond Kévorkian’ın hazırlayıp yayımladığı AGBU (Ermeni Hayırseverler Birliği) tarihi kitabının İspanyolca bir edisyonu yayımlanacak. Tercümesi bitti; Güney Amerika kolu hakkında dört ciltlik bir ekleme yapılacak. Montevideo ve Cordoba şubeleri hakkında ben yazacağım. AGBU’nun Uruguay koluyla ilgili de bir kitap çalışmamız var. Ekim ayında Ermeni Katolik Kilisesi bünyesinde bir müze açılacak. Ermenilerin kendi memleketlerinden getirdikleri dinî kıyafetler, kisveler, haçlar, kitaplar vs. sergilenecek. Uruguay’da yaşayan Maraş Ermenileri kitabımda kitapta dört nesilden beri ruhani olan Keçeciyan ailesini anlatmıştım. Kaç rahibe olduğunu biliyor musun bu ailede? Tam 16! Dört nesil, 16 rahibe…
Uruguay Ermeni toplumunun demografisi hakkında neler söyleyebilirsin?
Nüfusa dair bir bilgi yok. En son 1932’de, Rahip Nerses Dolapcıyan bir nüfus sayımı yapmış. Elde herhangi bir bilimsel veri olmasa da, ülkede, kökenlerinde Ermenilik olan yaklaşık 20 bin kişinin yaşadığını söyleyebiliriz. Bunların %20-25’i Maraşlı. Daha sonra Akşehirliler ve Zeytunlular (Süleymanlı) geliyor. Bu şehirlerden kaçanların büyük bir kısmı Uruguay ve Brezilya’ya gelmiş; Arjantin’de ise daha çok Antepliler ve Haçinliler (Saimbeyli) var. Uruguay’daki nüfus içinde Akşehirlilerin oranı %8, Zeytunluların oranı %6, Amanosluların oranı ise %5 civarında. İstanbul Ermenileri de var.
Soykırım’dan sonra Osmanlı Ermenileri birçok farklı ülkeye gitti. Uruguay’a nasıl gelmişler? Bu ülkeyi seçmelerinin özel bir nedeni var mı?
Soykırım’dan sonra, Ermeniler asıl olarak Suriye ve Lübnan’a gitti. 1929’a kadar orada kaldılar; maddi sıkıntılar başgösterince, oradan başka ülkelere geçmeye başladılar. Birçok Ermeni Kuzey Amerika’ya gitmek istiyor ama gidemiyordu. Beyrut’taki Uruguay elçiliği o yıllarda resmî bir propaganda çalışmasına başlıyor; ülkedeki nüfus krizine karşı mücadele etmek için yurtdışından insanları ülkeye davet ediyor. Tüm bürokratik işlemler kolaylaştırılıyor. Uruguay Başkanı Jose Serrado, 1925 yılında, Nansen pasaportuna sahip kişilerin Uruguay’a gelebileceklerini açıklıyor ve Ermeniler gelmeye başlıyor.
Devlet onlara yardım etti mi?
Başlangıçta, evet. Gelenlere kalacak yer tahsis edilmiş, yiyecek verilmiş. Daha sonra Ermeniler çalışmaya başlamış. Sokaklarda çalışmışlar; kunduracılık, fotoğrafçılık, seyyar satıcılık yapmışlar. 10 yıl zarfında büyük bir kısmı kendi dükkânına sahip olmuş. Daha sonra işlerini geliştirmiş ve çeşitli alanlarda tüccarlık yapmaya başlamışlar.
Önce erkekler gelmiş, daha sonra ailelerini getirmişler. Maraşlılar zanaatlarını memleketlerinden getirmişler buraya; diğerleri ise daha ziyade yetimhanelerde öğrenmiş.
Burada tesis edilen ilk Ermeni kurumları hemşeri dernekleri olmuş. Ayrıca Taşnaktsutyun ve Hınçak partilerinin, AGBU’nun şubeleri de açılmış. İlk 30 yıl, 1960’lara kadar farklı hemşeri dernekleri kurulmuş. Bu dernekler yıllar içinde kapanmış, sadece birkaçı ayakata kalmış; bunlar arasında en önemlisi Maraşlılar Derneği. Derneğin salonu da var. Aslına bakarsan, dünyada da böyle. Maraşlılar Maraşlı olmaktan dolayı gurur duyar, her daim köklerine sadıktırlar.
Ermenilerin Uruguay’a geldiği 1920’lerden bu yana devletle toplum arasında bir sıkıntı yaşandı mı?
Devlet ile Ermeniler arasında çok iyi bir ilişki var. Ticarette, basında ve akademik çevrelerde üst düzey bir ilişki söz konusu. Uruguay laik bir devlet. Bu, Ermenilerin topluma kolayca entegre olmasını sağlamış, okullar, kiliseler tesis etmesini kolaylaştırmış. Taşnaktsutyun ve Hınçak gibi siyasi partiler de siyasi örgüt olarak kaydedilmiş. Diğer yandan, Uruguay gibi laik ülkelerde Ermeni kimliğinin devamı zor. Ermenistan veya Ortadoğu’dan göç alan toplumların aksine, Uruguay Ermeni toplumu maalesef büyümedi, yeni gelenlerle zenginleşemedi. Dolayısıyla, 120 yıllık, eski bir toplum olduğumuzu söyleyebilirim. Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra birkaç Ermenistanlı aile geldi. Onların varlığı okul ve kilise için çok iyi oldu, çünkü kiliseye gidiyor, çocuklarını Ermeni okullarına yollamak istiyorlar. Toplumu, “Uruguaylıyız” diyen dördüncü ve beşinci nesil ayakta tutmaya çalışıyor ama bu epey zor.
Ermenilerin burada ayrımcılığa maruz kaldığı söylenemez. Geçmişte Ermeniler, çocuklarının Uruguaylılarla evlenmesine izin vermezdi ve bu, yerli halk tarafından iyi karşılanmazdı. Yani Ermeniler ayrımcılık uygulardı.