Patrik seçimi süreci kendi mantığı içinde ilerliyor. Bu bir açıdan sevindirici elbette. Bir açıdan da şu var ki aslında iki yıl önce başarmamız gereken bir süreçti bu, ancak olanlar hepimizim malumu. Çeşitli manevralarla bu süreç engellendi. Yoksa çoktan bir patriğimiz vardı.Süreç ilerliyor ilerlemesine ancak toplumun önemli bir bölümünün aklındaki sorular henüz yanıt bulmuş değil. Konuştuğumuz herkesin aklındaki en önemli soru Patrik adayları.
Süreç ilerliyor ilerlemesine ancak toplumun önemli bir bölümünün aklındaki sorular henüz yanıt bulmuş değil. Konuştuğumuz herkesin aklındaki en önemli soru Patrik adayları. Evet yapılması gereken ruhanilerin tüm doğal patrik adaylarına mektup yazması ve gelen yanıtlara göre kimin aday olacağının artık netleşmeye başlaması. Burada asıl irade kullanıcı kurum ruhaniler ve bağlantılı olarak siviller. Ancak bu konu ağırdan alınıyor. Bu da şüpheleri artırıyor. Şöyle ki: En başından beri bu seçimin ‘iki aday’la yapılmak istendiği yönünde şüpheler mevcut. Yani Ateşyan ve Maşalyan. Açıkçası toplum içindeki bazı güçlü aktörlerin bu yönde bir çaba içinde oldukları, devletin de bu formülü benimseyebileceği yönünde endişeler var. Episkopos Maşalyan’ın “Aday sayısı için Hükümet’ten gelecek talimatnameyi bekleyeceğiz” mealindeki açıklaması da bu endişeleri artırıyor. Oysa adaylara mektup yazılması sürecinin talimatname ile bir bağlantısı olmasa gerek.
Umarız endişe edildiği şekilde bir çalışma yoktur ve Patrik seçimi geleneklerimize uygun bir şekilde gerçekleştirilir. Bu kadar bekledikten sonra toplumun içine sinmeyecek bir seçim sürecine girersek yazık olur.
