İstanbul Valiliği 26 Haziran Çarşamba günü Ermeni Patrikhanesi'ne bir mektup göndererek 27 Haziran'da yapılması planlanan Patriklik Kaymakamı seçiminin 4 Temmuz'da yapılabileceğini belirtmişti. Başepiskopos Ateşyan ve Ruhani Kurul Başkanı Episkopos Maşalyan facebook sayfalarından konuya dair farklı açıklamalarda bulundular.
Patrik Mutafyan'ın hayatını kaybetmesinden sonra Ermeni toplumu yeni bir Patrik seçimi sürecine girmişti. Bu çerçevede Patrik seçilene kadar seçim sürecini yürütecek ve Patrikhane'yi yönetecek Patriklik Kaymakamı (Değabah) seçilmesi için hazırlıklara başlanmıştı. Ruhani Kurul geçtiğimiz hafta bir toplantı yaparak 27 Haziran'da Ruhaniler Genel Meclisi'nin katılımıyla Patriklik Kaymakamı seçileceğini açıkladı. Ancak seçimden bir gün önce Patrikhane'ye gelen bir Valilik yazısıyla seçimin 4 Temmuz'da yapılabileceği belirtildi. Yazıda herhangi bir gerekçe bulunmadığı öğrenildi. Gelişmeye dair hem Başepiskopos Ateşyan hem de Ruhani Kurul Başkanı Episkopos Maşalyan feacebook sayfalarından birer açıklama yayınladılar. Maşalyan 27 Haziran'da yapılacak seçime dair Ateşyan eliyle Valiliğe gönderilen mektupta sorun olabileceğini belirtirken Ateşyan ise sabah saatlerinde yaptığı açıklamada "Resmi dairelerle yanlış yazışma olduğu takdirde yazı geri gönderilir ve yenisi istenir, seçim tarihinin değişmesinin bu yazışmalarla ne alakası var?" dedi ve gönderdiği mektubu paylaştı.
Maşalyan'ın açıklaması şöyle:
"26 Haziran 2019 tarihli T.C.İçişleri Bakanlığı’nın İstanbul Valiliği kanalıyla Patrikhanemize ilettiği Değabah seçim tarihinin 4 Temmuz olarak değişimine ilişkin karar kamuoyunda doğal olarak büyük merak uyandırmıştır. Bunun sadece bir haftalık bir ertelemeden daha derin anlamlar ve sebepler içermesi gerektiği konusunda hemen herkes hemfikirdir. Gelen resmi yazıda tarih değişiminin nedenleri belirtilmiyor maalesef. Devlet makamlarıyla doğrudan ve dolaylı temaslarımızdan da doyurucu cevaplar aldığımız söylenemez. Önümüzde, T.C İçişleri Bakanlığı’nın en üst mercilerince alınmış bir karar var ve bu gizemli müdahalenin apaçık nedenlerini maalesef belki de hiç öğrenemeyeceğiz. Dolayısıyla bu konuda ancak yoruma dayalı bir açıklama yapılabilir.
Öncelikle mektubun Patrikhane’ye varış tarihini saptayalım. Aslında Vilayetin bu mektubu iki kez, 25 Haziran Salı ve 26 Haziran Çarşamba günleri gelmiş. İlk gelişi 25 Haziran Salı akşamüstü 16.00 sularında olmuş. Ruhani Meclis Başkanı olarak şahsım, Aram Srpazan tarafından böyle önemli bir konuda haberdar edilmedim.
Ben de herkes gibi sosyal medyada yükselen tepkilerden sonra öğrendim. Aram Srpazan’a nedenini sorduğumda, gelen resmi yazıyı kabul etmediğini, vilayete geri gönderdiğini, Ankara ile temasa geçip durumu açıkladığını ve Değabah seçiminin kararlaştırıldığı gibi ertelenmeden 27 Haziran Perşembe günü yapılacağını, görüştüğü makamlar ile sözlü mutabakat sağladığını ifade etti. Mektubu kabul etseydi, elbette bana da haber vereceğini belirtti. Mektubun tekrar gelebilme ihtimalini sorduğumda ise, böyle bir ihtimal olmadığını ifade etti. Din adamlarına da seçimin 27 Haziran Perşembe günü yapılacağını şahsen duyurdu. Ancak ikinci kez tekrar çarşamba günü kararı içeren yazı vilayet yetkililerince Aram Srpazan’a iletildi.
Bu ertelemenin olası nedenleri irdelendiğinde rahatlıkla tespit edileceği üzere; Değabah seçiminin bir hafta önce ya da sonra yapılmasının pratik bir anlamı olamaz. O halde sembolik bir anlam ve mesaj içeriyor olmalıdır. Konuşmamız esnasında, Aram Srpazan kendisi için normal, Kilise teamüllerimize göre skandal, benim için bütünüyle yeni ve haberim olmayan ve kendisi tarafından resmi makamlara iletilmiş bir mektuptan söz etti.
Ruhani Kurul 18 Haziran 2019’daki son oturumunda Değabahlık seçim tarihini belirlemişti. Kurulda bu kararın Devlet Makamları’na iletilmesine dair bir karar çıkmamıştı. İçişleri Bakanı’mız Sn. Süleyman Soylu ziyaretinde bu konu hakkında gerekli uyarıyı yapmış ve kendisi seçimin gerçekleştirilebileceği tarih olarak 24 Haziran’dan sonrasını işaret etmişti. Dolayısıyla resmi makamlarla “değabah seçiminden sonra” irtibata geçme ve bilgilendirme kural ve geleneğini Aram Srpazan bu yersiz ve zamansız mektupla çiğnemiş oldu. Bu mektupla Aram Srpazan bir kez daha yetkisini suiistimal etmiştir. Çünkü:
1. Ruhani Kuruldan habersiz böyle bir mektubu göndermeye hakkı yoktur. Gönderdikten sonra bile Kurulu ve başkanını bilgilendirme nezaketini göstermemiştir. Halen hiçbirimiz mektubun üslubu ve içeriği hakkında bir bilgiye sahip değiliz;
2. Bu dönemde resmi makamlarla bütün yazışmaların Patriklik tarafından iki imzayla yapılması kuralını yok saymıştır. Ruhani Kurul başkanı olarak şahsımın da devlete gönderilecek her resmi evrakta eş imzasının bulunması şartı vardır. Sadece kendisinin imzasıyla giden bu mektup ilgili makamlarca açık bir usulsüzlük ve cüret olarak addedilmiş ve cezalandırılmış olabilir. Bu savı haklı çıkaracak çok önemli bir kanıt da mevcuttur. Şöyle ki;
3. Patrik Genel Vekili olarak bu usulsüz mektuba gelen cevap ne Vekile ne de isme gelmiştir. İçişleri Bakanlığı’nın kararı doğrudan “Patrikhane’ye” tebliğ edilmiştir.
4. Devletin hassasiyetle yürütmek istediği Patriklik seçim sürecinde sürekli bir din adamının fevri hareketleri ve usulsüzlükleriyle muhatap olmak, yetkilileri otoriteyi hatırlatan sembolik adımlar atmaya itmiş olabilir.
Elbette yukarda belirttiğim gibi, bu kişisel bir yorumdur. Ben de pek çokları gibi Aram Srpaza’nın yorumunu ve cevabını merak ediyorum. Üstelik iletilen Vilayet yazısını artık kamuoyuyla paylaşmak gibi ahlaki bir zorunluluk hasıl olmuştur. Örneğin, 2010 yılında Patrik Genel Vekil’i seçmeyi öneren Vilayet yazısı kamuoyuyla paylaşılmıştı. Aram Srpazan’ın Değabah seçilme olasılığı, kimseye hesap vermez bu keyfi tavırları dolayısıyla seçim sürecini yine bir kabusa çevirebilir. Bu da Değabah seçecek ruhani kardeşlerimin omzuna çok daha ağır tarihi bir sorumluluk yüklemektedir.
Bir haftalık gecikme, on yıllık beklemenin yanında bir şey ifade etmez. Yeter ki derslerimizi çıkaralım, sukünet ve sabırla yolumuza devam edelim."
Ateşyan ise Maşalyan'ın açıklamasından iki saat kadar önce facebook sayfasından yaptığı açıklamada "Resmi dairelerle yanlış yazışma olduğu takdirde yazı geri gönderilir ve yenisi istenir, seçim tarihinin değişmesinin bu yazışmalarla ne alakası var?" dedi ve İstanbul Valiliği'ne gönderdiği mektubu paylaştı:
27 Haziran günü sabah saatlerinde bu paylaşımı yapan Ateşyan Maşalyan'ın yazısı üzerine yine facebook hesabından 28 Haziran sabahı yeni bir açıklama paylaştı. Ateşyan'ın açıklaması şöyle:
"Patrik seçimi sürecinde, kaymakam seçiminin resmi mercilerin talebiyle, zorunlu olarak bir hafta ertelenmesi cemaatimizde yeni bir çalkantıya sebep vermiş bulunmaktadır. Toplumumuzun artık zaman yitirmeye sabrının kalmamış olması mevcut gerginliği doğuran en önemli etkendir. Bu ortamda Makamımız’da görev yapan iki episkoposun rolü ve ahengi büyük önem taşımaktadır. Ancak ne yazık ki, tüm gayretlerimize ve toplumumuzun sağduyulu kesimlerinin teşviklerine karşın bu dayanışmayı yaratmak mümkün olmuyor. İki episkoposdan birinin işbirliği halinde olmak bir yana, kırıcılıktan uzak duramaması, hasmane duygularına gem vuramaması bizi derinden üzüyor. Episkopos Sahak Maşalyan’a olan bu sitemimizi cemaatimiz önünde çok üzülerek iletiyoruz. Asla bir ruhani birader gibi davranamıyor. Olumlu tüm beklentilerimiz, kendi saldırgan ve suçlayıcı tavırları nedeniyle, hayal kırıklığıyla sonuçlanıyor. Kaymakam seçiminin zarureten ertelendiği mevcut çalkantılı ortamda dün sosyal medyada yayımladıkları talihsiz açıklama, bizi sessizliğimizi bozmaya zorluyor. Amacımız bir polemik yaratmak değil, ancak bu aşamada toplumumuzun gerçekleri bilmesinde yarar var. Dolayısıyla Episkopos Sahak Maşalyan’ın açıklamasına ve mesnetsiz suçlamalarına cevaben aşağıdaki hususları kamu oyunun dikkatlerine arz etmeyi kaçınılmaz addediyorum. Şöyle ki:
1- Sayın İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu Patrikhanemizi ziyaret ettiklerinde, kaymakam seçiminin 23 Haziran’dan sonra yapılabileceğini ifade etmişlerdi. Dolayısıyla tekrar izin istemek gibi bir durum söz konusu olamazdı. Yine bundan dolayı Ruhani Meclisimiz’in oturumunda bu konu gündeme gelmedi. Sayın Bakanımız ile konuşulmuş olan doğrultuda, patrik kaymakamı seçiminin 27 Haziran’da yapılması kararlaştırıldı. Buna rağmen 20 Haziran’da İstanbul Valiliği şahsımızla temasa geçerek, seçimin ne zaman yapılacağına dair resmi bir yazının beklendiği belirtildi. Yanıtımızda, istenilen yazının aynı gün iletileceğini ifade ettik ve hemen gerekeni hazırladık. Kaymakam seçiminin 27 Haziran’da yapılacağını bildirdik. Bu bendenizin tartışmasız görevidir ve iki imza gerektirmez. Patrikhanemiz’den talep edilen benzer bir mektubun hazırlanıp gönderilmesi konusunda hiç kimseye karşı bir yükümlülüğümüz söz konusu değildi ve olamazdı. Konunun arka planı ve mektubun mahiyeti ilave bir istişare mekanizması işletilmesini gerektirmemekteydi.
Gönderdiğimiz yazı "Kilise teamüllerimize göre skandal" olarak nitelendirilmiş. Yetkilerimi suistimal ettiğim iddia ediliyor. Ne o? Yakın geçmişteki, toplumsal yaşantımızı çıkmaza sürükleyen maceralara ve demagojilere geri mi dönüyoruz? Yine mi devlet bürokrasisiyle koordinasyonu ve Kilise teammüllerini çeliştirme gayretindeyiz? Valilik bir bilgi yazısı istediğinde onu hazırlamak bendenizin misyonunun bir parçasıdır, yönetsel yükümlülüklerim arasındadır. Benzer bir resmi yazının gönderilmiş olmasından ötürü bana saldırmak asla iyi niyetle bağdaşamaz.
2- Patrikhanemiz'e gelen herhangi bir resmi yazı sorumlu kişiye tebliğ edilir. Son tebligat da dolayısıyla şahsımıza yapılmış durumdadır. Mektubun üzerinde gizli olduğuna dair bir ibare vardı. Cemaatimizin ali menfaatleri, böyle durumlarda o ibarenin ve ondan kaynaklanan tüm hususların harfiyen uygulanmasını gerektirmektedir. Sorumluluk bunu gerektirmektedir. Bu yönetsel mantık içerisinde son derece doğal ve anlaşılabilir bir durumdur. Episkopos Maşalyan'ın böylesi durumlarda züccaciye dükanına girmiş fil misali davranması bendenizde gerçekten şaşkınlık yaratmaktadır.
3- İstanbul Valiliği’nden gelen yazının 25 Haziran’da ulaştığı doğrudur. Ancak bir saat zarfında o yazı geri çekildi ve o mektubun Patrikhanemiz’e hiç ulaşmamış addedilmesi istendi. Dolayısıyla, Ruhani Meclisimiz’in Sayın Başkanı dahil, yine hiç kimseyle paylaşım zarureti doğuran bir durum söz konusu değildi ve olamazdı. Aksi durumda bir suç bile hasıl olabilirdi. Düşünün ki, o mektubun kopyasını bile alınmasına izin verilmedi.
4- 25 Haziran’da gelen mektup bağlamında bendenizin Ankara ile bir görüşmesi olmamıştır. Valiliğin gerçekleştirdiği bir temasın söz konusu olduğunu sonradan öğrendik. Bizim nazarımızda, gelen mektup geri alınmış olduğuna göre, o an itibarıyla kaymakam seçiminin önünde bir engel yoktu ve Ruhani Meclisimiz’in kararlaştırdığı gibi, 27 Haziran’da yapılacak demekti. Biz de ruhanilerimize gereken bildirimde bulunduk..
5- 26 Haziran günü, saat 15:47’de, İstanbul Valiliği’nden iki sayın yetkili tarafından Patrikhanemiz’e tekrar resmi bir mektup getirildi. Bu yazıda yine seçimin 4 Temmuz’da yapılması talep ediliyordu. Yetkili kişileri uğurlamamızın sonrasında Episkopos Sahak Maşalyan çalışma odamıza geldi. O esnada İçişleri Bakanlığımız ile telefonla temas halindeydik. Kendileri konuşmama tanık oldu, ifadelerimi dinledi. Bu konuşmamızda kaymakam seçiminin 27 Haziran’da yapılabilmesi için son şansımızı zorluyorduk, ancak ne yazık ki, yanıt olumlu olmadı.
6- Episkopos Sahak Maşalyan resmi yazıyı okuduktan sonra, birlikte basına bildirmek için kısa bir metin kaleme aldık ve durumu cemaatimize ivedilikle duyurduk.
7- Şimdi Episkopos Sahak Maşalyan sütten çıkmış ak kaşık gibi davranma gayretinde. Bu zaruri durumdan bir buhran yaratarak, kendi lehine propaganda ortamı yaratıyor. Eski dönemin dar kalıplarından, birleştiricilikten uzak sloganlarından medet umuyor.
Beni suçlayacak, itibarsızlaştıracak bir şeyleri mumla arıyor. Maksat birbirimize karşı kılıçları kuşanmaksa, biz de eski dosyaları açabiliriz? Ama neden? Tüm bunlar yeni bir patrik seçmemizi kolaylaştırabilir mi?
8- Sonuç olarak açıkça söyleyelim: Mevcut nahoş durumun müsebbibi Episkopos Sahak Maşalyandır. Seçimin ilk adımlarının atılacağı Ruhani Meclisimiz’in toplantıları döneminde sürekli manipülasyonlar peşinde koşmuş ve yapay gündem yaratmışlardır. Toplantılarımızda yaklaşımları geçersiz, fikirleri uygulanabilirlikten uzak bulununca da, başkanı bulundukları Ruhani Meclisimiz’i kamu oyuna şikayet etmektedirler. Bu nasıl bir ciddiyet, nasıl bir sorumluluk anlayışıdır?
9- Ruhanilerimizin bu tip çekişmelerden ve nüfuz mücadelelerinden uzak tutulması bendeniz için hayati önem arz etmektedir. Onların hiç bir polemiğe, huzursuzluğa alet etmesine rıza göstermemiz söz konusu olamaz. Bizim önceliğimiz önümüzdeki kaymakam seçimi öncesi onların serbest iradesinin tecellisini güvence altına almaktır. Ruhani biraderlerimizin görev aşkı toplumumuzun malumudur. Hizmetlerini özveriyle yürütürken, bizler önlerinde neden çelişkiler yaratalım? Onların aklı da var, vicdanı da... Onlar yaşadıklarımızı gözlemleyebilecek ve yorumlayabilecek olgunluk düzeyindedir. Onların ortak aklına güvenelim ve onları hedef haline gelmekten esirgeyelim.
10- Episkopos Maşalyan devletten gelen erteleme talebi ortamında bendenize karşı karalama kampanyası yaratma yönünde anlamsız bir arayış içerisindedir. Bu kendisinin tenezzül eşiğinin de bir göstergesidir. Kendisinin patrik kaymakamı olarak toplumumuzda nasıl bir ortam hasıl edebileceğinin takdirini yine ruhanilerimize ve cemaatimize bırakmaktayız.
Buradan kendilerine son çağrımızı yapıyoruz. El ele verip bu gemiyi birlikte, dayanışma ve huzur içerisinde limana ulaştıracağız, ruhanilerimizi ve cemaatimizi de huzura kavuşturacağız. Aksini konuşmak biz İncil'in sevgisinin vaizlerine yakışır mı?
Karar kendisinin. Sahi, hani hiç bir sırpazanımızı kaybetmeden yeni bir patrik kazanacaktık. Allah yardımcımız olsun. Dualarımızla..."