18 Haziran’da toplanan Ruhani Kurul’un yaptığı açıklamadan çıkan sonuç, sadece Başepiskopos Ateşyan ve Episkopos Maşalyan’ın Değabah, yani Patriklik Kaymakamı adayı olabileceği yönünde. Ruhani Kurul Başkanı Episkopos Maşalyan daha önce yaptığı açıklamada Başepiskopos Bekçiyan’ın da aday olabileceğini söylemişti. Öte yandan kamuoyunda Değabah adaylığının daha geniş bir çevre için de gündeme gelmesi gerektiğini savunan çok sayıda görüş var. Kurul kararlarını Episkopos Maşalyan’a sorduk. Maşalyan Bekçiyan’ın aday olabilmesi için çaba gösterdiğini ancak Ruhani Kurul’un buna engel olduğunu söylüyor.
MİRAN MANUKYAN-YETVART DANZİKYAN
Ruhani Kurul sonrası yapılan açıklamada Patrik Kaymakamı seçiminin Türkiye'de görev yapan ruhanilerin katılımıyla yapılacağı belirtiliyor. Devamında da Patrik Kazancıyan'ın ölümünden sonra ve Patrik Genel Vekili seçiminde de aynı esasların uygulandığı belirtiliyor. Buradan ne sonuç çıkarmalıyız? O dönemde nasıl esaslar uygulanmıştı?
Cumhuriyet döneminde yazılı bir kanunnamesi ve statüsü bulunmayan Ermeni Kilisesi ve toplumunun bu gibi hassas durumlarda uygulayabileceği net bir yol haritası bulunmaması sebebiyle ve 1863 nizamnamesi hükümlerinin uygulanamaz hale gelmesiyle, öngörülemez ve bazen tutarsız kararlar alınabilmiştir. Örneğin, değabah yerine seçime iki kez vekille gidilmesi gibi.
Kilise Ruhaniler Genel Meclisi’ne ilk ihtiyaç, Kazancıyan Sprazan’ın ölümünden sonra devletin talebiyle Değabah seçilme sürecinde duyulmuştur. Yurt içi din adamlarının katılımıyla Mesrob Srpazan Değabah seçilmiştir. Genel Meclis’in bu şekilde ikinci kez uygulanması; Patrik Mesrob II’nin hastalığı dolayısıyla, Aram Sırpazan’ın Patrik Genel Vekili seçilmesi, tekrar yurt içi din adamlarının katılımıyla gerçekleşmiştir. Bu uygulamada esas alınan nokta 1863 Nizamnamesi’nin 29. Maddesindeki ruhudur. Orada belirtilen durum, ihtiyaç halinde genişletilmiş Ruhani Meclisin, İstanbul ve çevresindeki din adamlarıyla oluşturulması yönündedir.
Tek istina Karekin Sprazan’ın Değabahlık seçiminde oldu. İstanbul Kiliseleri’nde takdis edilmiş, yurt dışında halen aktif görevde bulunan ruhaniler de oy kullandı.
Bu uygulama, Karekin Sırpazan’ın kişisel talebi üzerine gerçekleşti. Aram Sırpazan’ın da kabulüyle konu Ruhani Kurul’a getirilmeden ve bir ilkeye bağlanmadan uygulandı.
Bu konuda, Ruhaniler Genel Meclisi için açık bir kanunname olmaması sebebiyle Ruhani Kurul’un çoğunluk kararıyla hareket ediliyor.
Değabah seçiminde sadece siz ve Aram Sırpazan mı aday olabilecek ? Siz kurul toplantısından bir gün önceki açıklamanızda Bekçiyan Sırpazan'ın da aday olabileceğini söylemiştiniz, kendisi bu durumda aday mı, bir davet gönderilecek mi?
Meclis’i yurt içi din adamlarıyla toplayacağımıza göre bunun doğal sonucu olarak adaylık sürecine Aram Srpazan ve şahsım Sahak Srpazan aday olacaktır.
Tarafımdan özellikle öne sürülen görüşüm; yurt dışındaki din adamlarının ama özellikle de Karekin Sprazan’ın davet edilmesi ve katılması yönündeydi.
Kendisi daha önce değabah seçilebilmiştir. Bir kez daha davet edilmemesi için bir sebep olmadığı görülmektedir.
Ancak Ruhani Kurulumuz da, demokratik münazara yolunu seçerek yurt içi din adamları ile Meclis’i toplama yönünde gizli oylamayla karar almıştır. Daha önce yaptığım açıklamada, Değabah seçiminin üç doğal adayı olduğunu sebepleriyle açıklamıştım. Fakat Ruhaniler Kurulu, yapılan münazaralar ve oylama sonucu; Bekçiyan Sırpazan’ın adaylığı önüne engel koyarak hem aday zenginliğini engellemiş, hem de Ruhani Kurul ve Ruhani Genel Meclis’in tutarlılığını ve otoritesini sorgulanır hale getirilmiştir. Yurt dışı din adamlarının katılımı sağlanabilseydi kendisi doğal değabah adayı da olabilecekti.
Episkopos olsun ya da olmasın bahsedilen vasıflara haiz başka Değabah adayları da var mı, yurtdışında? Onlara davet gidecek mi? Kamuoyu bu konuda aydınlanmak istiyor zira..
Her fırsatta genel işleyişi hukuki açıdan açıklamaya çalıştığımız üzere, seçim talimatnamesinin şartlarını yerine getiren bazı Episkoposlar Patrik adayı olabilirler, ancak kesinlikle Değabah adayı olamazlar. Çünkü Patrikliğimiz, seçimleri düzenleme ve gerçekleştirme aşamalarını kendi özerk sistemi içinde tamamlamak zorundadır. Örneğin İstanbul Patrikliği’nde takdis edilmemiş din adamları Değabah olamazlar. Ancak Türkiye’de takdis olmalarına rağmen, görevlerini yurt dışında sürdüren ve artık Türkiye Ermenileri Patrikliği idaresi altında bulunmayan din adamlarının, Ruhaniler Genel Meclisi’ne katılması, Ruhani Kurul kararına bağlıdır. 18 Haziran 2019’da yapılan oylamada sadece yurtiçi ruhanilerin katılımı uygun görülmüştür. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de Patrik seçim geleneklerini benimseyerek, süreci resmileştirecektir.
Yine kamuoyunda "Sırpazan olmasa bile Türkiye'de görev yapan ruhanilerden de Değabah adayı çıkabilir" görüşü var. Bu mümkün mü? Bu soruları sormamızın sebebi, Değabah seçiminin sadece iki kişi, yani siz ve Aram Sırpazan arasında gerçekleşmesi için çalışma yürütüldüğüne dair şüpheler olması.
Değabah,kilise disiplinini korumak, makamın olağan işlerini yürütmek ve seçimlerin sağlıklı işlemesinin altyapısını hazırlamakla sorumlu ruhani kişidir. Bu görev ve sorumlulukları, onun en üst rütbeli din adamları olan Episkopos rütbesine haiz ruhanilerden seçilmesini gerektirir. Alt rütbeli bir ruhaninin Değabah olması durumunda hiyerarşik sorunlarla karşılaşma olasılığı yüksektir. Bu olasılığı Bekçiyan Sırpazan’ın Değabahlık tartışmaları sürecinde yaşamıştık. Kadasetli Katolikos Hazretleri , “Episkoposlar dururken alt rütbeli ruhanilerin değabahlığı kabul edilemez” şerhini koymuştu.
Patrik Mesrob II’nin vefatından itibaren seçim sürecinin yürütülmesi aşamasında, Aram Sırpazan’la, kamuoyuna da yansıyan ciddi fikir ve görüş ayrılıklarımız oldu. Sürecin vekille yürütülmesi konusundaki yanlış uygulamada ise, olması gerektiği gibi yani sürecin Değabahla yürütülmesi gerektiğini savundum. Bu konuda yaratmaya çalıştığım kamuoyu desteğinin olumlu sonuçlarının mevyelerini de hep birlikte görüyoruz. 27 Haziran’da Değabah’ımızı seçeceğiz.
Ruhani konumlarımız gereği Aram Srpazan’la seçim süreci boyunca yanyana duracağımız zamanlar da olacak, karşı karşıya geldiğimiz zamanlar da… Örneğin Ruhani Kurul’un son toplantısında Karekin Sırpazan’ın haklarını koruduğum gibi...
Rakip olmamız alışılagelmiş düşük rekabet seviyesinde olmamızı gerektirmez. Bazı çevrelerin Sahak Sırpazan ile Aram Sırpazan’ı, birbirleriyle sürekli çatışma halinde görme arzularını kesinlikle kabul etmiyorum. Benim ruhani ve yöneticilik hayatımdaki vasfım, problemleri ve geleceğe dair her tür sorunu uzlaşmacı yollarla çözmektir. Kutsal İncil’imizin yazdığı gibi; “Herkesle elinizden geldiğince esenlik içinde yaşayın”.