VAĞARŞAG SEROPYAN*Çocukluğundan pırıl pırıl hafızasının kararmasına kadar olan dönemde doymak bilmeyen bir okuyucu ve araştırmacıydı. Hakim olmadığı bir konuda kitaplar raflardan iner, sabaha dek onlar üzerinde çalışır, ertesi gün muhataplarının karşısına konuya vakıf biri olarak çıkardı.
İnsanın söyleyecek çok şeyi olduğunda konuşamaz. Kelimeler birbirine düğümlenir sanki ve ağızdan, akıldan, kalemden ve klavyeden çıkmaya direnirler. Mesrob Badriark, çoğumuzun tanıdığı isimleri ile “Mesrob Hayr Surp”, “Mesrob Srpazan”, son yıllarda “Mesrob Badriark”, ruhunu Göksel Baba’nın eline teslim ettiğinde de aynen böyle oldu. Bu, Ermenice’deki tabir ile bir “vakhcan” (son) değil, dünyadaki hayatın tamamlanması, daha doğrusu dünyasal hayattan göksele yolculuktu.
İşte o “yolcu”, Ermeni Kilisesi’nin çok yönlü hizmetkarı ve en üst düzeylerindeki din adamı, nefret ettiği on yıllık çalışmasız ve sessizlik döneminden sonra dünyasal hayatını tamamlayıp istirahate çekildi.
Yaklaşık kırk yıllık bir birliktelik, mesai arkadaşlığı, sevinçteki ve hüzündeki paydaşlık insanın hayatını sayısız anılarla süslüyor. Ayrılık, çok şey öğretmekle birlikte, sakinleştiren, teselli eden birçok faktöre karşı, acı veriyor.
Ruhani Babam Mesrob Badriark hakkında çok şey söylendi, çok şey söyleniyor, yazılıyor, çok şey de söylenecek. Herkes kendi bakış açısından seyrediyor onu. Hepsine de saygım var.
Bunlarla birlikte, onun etkileyici iki yönü vardı:
Çocukluğundan pırıl pırıl hafızasının kararmasına kadar olan dönemde doymak bilmeyen bir okuyucu ve araştırmacıydı. Hakim olmadığı bir konuda kitaplar raflardan iner, sabaha dek onlar üzerinde çalışır, ertesi gün muhataplarının karşısına konuya vakıf biri olarak çıkardı.
Onun için “vasatlık” diye bir şey yoktu. O tam bir mükemmeliyetçiydi. Başladığı bir iş kusursuz, mükemmel olmalı ve kesinlikle başarıyla sona ermeliydi.
Bunlar için iki kaynağı ve dayanağı vardı: ruhani gücünü Göksel Baba’sından, enerjisini ise atalarından alıyordu. Onun ataları sadece babasının ve annesinin babaları yahut onların babaları değillerdi. Onun ataları Aziz Krikor Lusavoriç’ten ünlü Muşlu Aziz Mesrob Maşdots’a, Armaş Manastırı’nın tüm kutlu rahiplerinden Şınorhk Badriark’a ve Ada’nın ilk papazı Peder Tionisios’a kadar çok sayıda din adamıydı. Yıllar boyunca daima onlardan güç ve enerji aldı.
Ve tüm hayatını bu temeller üzerine kurdu. Sağlam inşa etti ve çok çalıştı. Çok çeşitli konularda çalıştı. Sonuç? Hayatının son on yıllık dilimini sessiz ve çalışmasız geçirmesine karşın, tüm dünyada onun adı anılıyor.
Bu dünyadan bir Mesrob Badriark geçti. Çoklarının, yüzlerce, binlerce insanın hayatında iz bırakarak geçti.
Bu derin izleri taşıyanlardan biri, uzun yıllar onun samimiyetini yaşayan bir hizmetkar olarak büyük “Vartabed”i, “Badriark Hayr”ı selamlayarak diyorum ki:
- Tanrı yardımcınız olsun Badriark Hayr. Yolunuz açık ve nurlu olsun. Oradaki sevdiklerimize bizden haber götürün. Ve bir gün, Tanrısal Şölen’de bir araya gelmek umuduyla…
*Diyakos