"İstanbul bir proje çöplüğüne dönmüştür"

Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı'nın ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni yönetmeye aday. CHP adayı İmamoğlu, kenti bütünlüklü planlayarak yeni nesil bir belediyecilik yaratma konusunda iddialı. İmamoğlu'yla İstanbul'un deprem sorununu, projelerini ve kentin mutsuzluğunu konuştuk.

-En güncel gelişmeyle başlayalım. Kartal'da bir apartmanda meydana gelen göçük sonucu 21 kişi hayatını kaybetti. Yıllardır kentsel dönüşümü konuşan bir kentte nasıl böyle bir tablo ortaya çıkıyor?

Bu konuyu derinlemesine konuşmak gerekiyor. İstanbul'da 36 binin üzerinde tehdit oluşturan bina olduğunu tespit eden bir rapor var.  Bu en önemli meselelerden biri ama bu konuda ne yapıyoruz? Samimi miyiz? Bu konuyu ele alırken siyasi bir mevzu olarak mı görüyoruz? Durup dururken yıkılmış bir binadan bahsediyoruz. Bir bina yıkıldığı için bütün mahalle harap oldu. Düşünün İstanbul'da bir deprem olması bizi ne hale getirir? Sadece can kayıpları da değil, ekonomik ve moral olarak da Türkiye'yi tehdit eden bir konudur. Depremin üzerinden 20 yıla yakın bir zaman geçti. Bu iş çoktan çözülmeliydi. Ben yıllarca Güngören'de binası ve işyeri olan biriyim. Geçenlerde mahalleye gittim, 90-91'de ben nasıl ayrıldıysam öyle duruyor. Orada temelsiz, projesiz birçok kaçak bina olduğunu biliyorum. İstanbul boşa 20 sene geçirmiştir. 

Bütün siyasi kimliklerimizi, kavramlarımızı bir kenara bırakıp bu meseleye bakmazsak bu iş böyle devam edecek. Böylesi önemli bir meseleye bizim çözümümüz var. Kentsel dönüşüm ve depremi öncelik olarak ele almak gerekiyor. Hem afeti hem de afet sırasında ne yapacağını bilmesi gereken bir topluma ihtiyaç var.. Toplanma alanları üretmek gerekiyor ki bu yeşil alanları da tetikleyecektir. Beylikdüzü'nde afet bilgi sistemi ürettik. Dünya'da ödül aldı. Şimdi Büyükşehir Belediyesi ve Valilik aynı kapsamda teklif almaya başlamış. Düşünün biz ilçe belediyesiyiz ve bunu düşünmüş olmaktan mutluyuz ama İstanbul'un bunu düşünmemiş olmasından da mutsuzuz. 

-Yıllardır kentsel dönüşümü konuşuyoruz. Neden sonuç alamıyoruz? 

Samimi değiliz. Bu iş ciddiyet ve samimiyet ister.  Düşünün okullara bu konuda eğitim vermek istiyoruz ama CHP'li belediye olduğumuz için okullara girmemiz engelleniyor. 

-Başka engellerle de karşılaşıyor musunuz? 

Çok. Sadece deprem meselesi de değil. Aklınıza gelen hemen her konuda. Sokak hayvanları konusunda eğitim vermek istedik, CHP'li belediye olduğumuz için okullara sokmadılar. Bunları artık bir kenara bırakarak depremi konuşmak gerekiyor. 

-Kentsel dönüşüme nasıl bakıyorsunuz? Sadece kentsel dönüşüm deprem sorunlarımızı çözer mi? 

Tek başına çözmez ama büyük kısmını çözer. Dört beş kat daha yükleyerek yaptığınız binalar sizi kurtarmayacak ve başka sıkıntılara neden olacak. Biz yerinde dönüşüme inanıyoruz. Bu başarılabilir. İnsanları mağdur etmeden uzun vadeli finansal altyapılar oluşturarak kentsel yenilenmeyle ilgili kararlar alınabilir. Finansal destek verilir ve yoğunluğu artırmadan insanlar evlerini yenilerler. İmkanları daha düşük yerlerde ise sosyal konut desteği verirsiniz. Fikirtepe, Gaziosmanpaşa gibi anlayışlarla sorunları çözemezsiniz. Müteahhitlere ve ev sahiplerine garantörlük desteği vereceğiz. Formülleri var ama işin rant kısmına kaçarsanız sadece yeni sorunlar doğurursunuz. Ataköy sahiline ya da kamunun boş arazilerine binalar dikerek kentsel dönüşümü çözemezsiniz aksine yeni yoğunluklar yaratırsınız.  Biz kentsel dönüşüme siyaset üstü olarak bakıyoruz. Odağında halk olacak ve onlarla beraber çözüm üreteceğiz. 

-Kentsel yenilenme ve dönüşüm süreçlerinde Sulukule'de olduğu gibi düşük gelir grubuna sahip insanlar kentin dışına itildi. Kentin merkezindeki sosyal yapıda da artık bir sorun yok mu? 

Ürettikleri çözümler de problemlere neden oldu. Yüksek katlı, insanların hayat standartlarına uygun olmayan yapılar ürettiler. İstanbul niteliksiz yaşam sunan bir proje çöplüğüne dönmüştür. Bunların hepsini bir arada ele almak gerekiyor. İstanbul'a bütünlüklü bakmak gerekiyor. Biz İstanbul'un geleceğini planlamak konusunda katı bir karar aldık. 2030 ve 2050 vizyonu olarak nitelendiriyoruz. Bunlar Birleşmiş Milletler’in dünya kentlerine dönük olarak planladığı iki önemli milat. Beylikdüzü Belediyesi olarak 2030 vizyon çalışmasını açıklayan iki belediyeden biriyiz. 

-Sosyal alt sınıf kent dışına itildiği gibi, üst sınıflar da İstanbul'u terk etmeye başladı. Fırsatı olan İstanbul'u terk ediyor. Kentte bir mutsuzluk hakim. 

Mutsuzluğu tescilleyelim. Kentlinin yüzde 60'ı 'Fırsatını bulsam İstanbul'u terk ederim' diyor. Böyle bir kentte mutlu olmak mümkün mü? İstanbul'un on ilçesinde yeşil alan oranı kişi başına bir metre kare ve altında. Öyle ilçeler var ki, kişi başı kişi başında 0.30 metrekare yeşil alanı var. Ve yeşil alanı ölçtüklerinde mezarlıkları ya da ulaşılamayan refüjleri de katarak yükseltmeye çalışıyorlar. 

Büyükşehir Belediyesi'nin erişebileceğimiz hiçbir verisi yok. Biz İstanbul İstatistik Kurumu'nu kuracağız. Büyükşehir Belediyesinin bütün verilerine erişilebilir bir alan sağlayacağız. 

-Mülteciler konusunda nasıl bir planınız var?  

Bu daha ulusal ve uluslararası bir sorun. Biz çözüm oluşturacak, geleceğe dönük tehditlerin önünü kesecek bir yönetim anlayışı ortaya çıkartacağız. Uluslararası arenada sorunu gündeme tutup bu insanların vatanlarına dönmeleri ve alt yapı oluşturulması için mücadele edeceğiz. 

-Dönmek istemeyenler ne olacak? Artık İstanbul doğumlu Suriyeliler var.  

Bu artık sosyolojik bir sorun. Masalarda derinlemesine konuşmak gerek. Evrensel kurallar var.Bu kurallar etrafında bunu tartışmak gerek. Tek bir yöneticinin oturduğu yerden vereceği kararlar değil bunlar. 

-Yeşil alan meselesini konuşur olduk. Millet Bahçeleri kurulmaya başlandı. Düşünceleriniz neler? 

Yaptıkları bahçeler seçime yakın zamanda ortaya atılmış bir göz boyama. Seçime 6-7 ay kala Millet Bahçeleri yapacağız derseniz inandırıcı olmaz. Beylikdüzü'nde göreve gelir gelmez 1 milyon 200 bin metrekarelik bir yaşam vadisi projesi başlattık. Bir ilçe belediyesi Türkiye'nin en büyük kent içi parkını üretme cesaretini ele alıyorsa Büyükşehir Belediyesi bunun kaç katını yapmalı. 

Biz İstanbul için 15 noktada 20 milyon metrekarelik yaşam vadileri planladık. Projemizi açıkladık. İstanbul halen yeşil alan konusunda büyük adımlar atabilir. Kuzeye 70 km’lik yeşil kuşak inşa edeceğiz. Kaybedilmiş ormanları rehabilite edeceğiz. Bunlar mümkün şeyler. Mülkiyetinizde olan şeyler. 15 vadi diyoruz. Bunlar gökten inmiyor, varlar ama metruk duruyorlar. Rehabilite edilebilir ve çok güzel kent içi parklar olabilirler. Bu vadiler kuzeyden güneye Marmara Denizi'ne inecek ve aynı zamanda bir ulaşım aksı yaratacaklar. Bisikletinizle, yürüyerek, koşarak denize ulaşabileceksiniz. Deniz ulaşımıyla insanları taşıyabileceksiniz. Şu anda deniz ulaşımı yüzde 2’nin altına inmiş durumda. İnsanlar denize ulaşamıyor ki kullansınlar. Düşünün bundan 20 sene önce yüzde 10'lardaydı. Böyle verimsizlik olabilir mi?. 

-Zihniyet dönüşümünden bahsediyorsunuz. Nasıl bir dönüşüm? İstanbul'da ulaşımı hala yol yaparak mı çözmeye çalışacağız? 

Şehrin bütününe bakarak planlama yapacaksınız. Acil ulaşım tedbirinin ne olduğu çok açık. Toplu ulaşım. Çağdaş ülkelerde birinci toplu ulaşım aracı metro. Siz yılda 10 km üreterek metro sorununu çözemezsiniz. 50-55 km üretmek zorundayız. Bunlar gündeme gelmedi çünkü başka öncelikleri var. 2011 seçimlerinden bu yana İstanbul neden Kanal İstanbul'u konuşur? Böyle bir önceliğimiz mi var? İstanbul'da araştırma yaptırdım ve tek bir kişiden ‘Kanal İstanbul istiyorum’ lafını duymadım. Belediye Başkan adayı ‘Kanal İstanbul'la İstanbul nefes alacak’ diyor. Peki çevresine planladığınız iki buçuk milyon insandan da bahsetsenize. Söyleyemiyorsunuz. Ben Kanal İstanbul'un yaratacağı travmayı saatlerce anlatabilirim. İstanbul'a bütüncül bakmazsanız yeni trafik sorunlarına neden olursunuz. 
 
-Kentte siyasi kutuplaşma oldukça yoğun. Kırabilecek misiniz? 

Kutupları kırarız. Zamana ihtiyacımız var. Türkiye'de siyaset filminin hızlı sardığını görüyoruz. Buna dönük de tedbirlerimiz var. Topluma iyi şeyler verdiğinizde, kültürü, sanatı, paylaşımı, coşkuyu, kol kola olmayı, güleryüzlü olabilmeyi hoşgörüyü kattığınızda herkes bunu satın alıyor. Seçildikten sonra bana oy vermeyenler dahi iyi ki seçildiğimi düşünecek. 

-Erdoğan görüşmesi, kutuplaşmaya karşı bir hamle miydi? 

Temelde prensip olarak bütün eski belediye başkanlarına gideceğim dedim ve o kapsamda gittim. Elbette uzlaşma talebi de var içinde. Bir kere deneriz, beş kere deneriz. Toplumun huzuru için ısrarcı bir insan olmaya talibim. 

-İstanbul'da yaşayan gayrimüslim bir nüfus var ve onların da sorunları var. Kente dair birikimleri de var. 

Kentin nereye varması gerektiği konusunda birincil temel unsurumuz adil bir kent olması. Adil kent kavramı 21. yüzyılda çok önemli bir kavram. Kentler insanlara daha özgür bir yaşam sağlıyor. Aynı zamanda toplumu eşitleyen bir mekanizması da var. Son dönemde insanlar bunları yaşayamamaktadır. İstanbul'da yıllardır burada yaşayanlar da bir gün önce gelenler de mutsuzsa, rahatsız ediliyorsa bu bizi de rahatsız eder. Demokrasi insanlara soluk aldırır ve birarada mutlu olmalarını sağlar. İnsanların kendi değerleri, maneviyatları üzerinden özgür alanlar sağlamalısınız. Biz bu konuda cesur adımlar atmaya hazırız. İstanbul'u bir dünya kenti yapmak istiyoruz. 


Yazar Hakkında

1985 doğumlu. Güncel politika, insan hakları, azınlık mülkleri ve Kürt meselesi üzerine haberler yapıyor. Musa Anter Gazetecilik Ödülleri 2008 yılı en iyi haber ödülü sahibi.