Ünlü yönetmen Sergei Parajanov'un kolajlardan film sahnesi taslaklarına, kostümlerden desenlere, resimlerden, mozaiklere, objelere ve fotoğraflara, çok sayıda yapıtının yer aldığı sergi 13 Aralık'ta Pera Müzesi'nde açıldı. Sergide başka bir usta sanatçının, Sarkis’in Parajanov’a dair ürettiği yapıtları da yer alıyor. Parajanov’un dünyasını iyi bilen ünlü yönetmen Eric Nazarian sergiyi gezdi, izlenimlerini Agos için yazdı. Sergi 17 Mart’a kadar gezilebilecek.
Parçalanmış seramik demlikler, kilim parçaları, tavus kuşu tüyleri, üzerinde Ermenistan’dan antik yüzlerin bulunduğu alüminyum şişe kapakları, ev temizliği malzemeleri ve oyuncaklar, cam kafeslere düzgünce yerleştirilip, Haliç’e bakan Pera Müzesi’nin duvarlarına asılmış. Küratörlüğünü, gusto ve mükemmel seçimleriyle tanıdığımız, Yerevan’daki muhteşem Sergei Parajanov Müzesi’nin müdürü Zaven Sargsyan’ın yaptığı Sergei Parajanov sergisine hoşgeldiniz. Serginin konsepti ve kasarımı, ünlü grafik tasarımcı Bülent Erkmen’e ait. Erkmen, büyük bir dikkatle çalışarak, bu usta film yönetmeni, sanatçı ve vizyonerin renkli, üretken ve mücadele içinde geçen yaşamını, en ince ayrıntılara inerek sergiye taşımış. Parajanov dünya çapında, özellikle filmleriyle tanınıyor ve büyük beğeni topluyor. Yerevan’daki, onun adını taşıyan müzeyi ya da insanın yüreğine dokunan, bu güzel sergiyi ziyaret ettiğinizde onun aynı zamanda 20. yüzyılın son Rönesans insanlarından biri olduğunu anlıyorsunuz.
Sanat için yaratılmış
Sergei Parajanov’la ilgili yadsınamayacak bir şey varsa, o da adeta sanat için yaratılmış olduğudur. İster kara kalem çizim olsun, ister kamera filmi, ister bez bebekler, ister cam kırıkları – hepsinde, günlük hayata ait nesneler onun renkleri ve fırçaları oldu. Onu hem besleyen, hem de yok etmeye çalışan dünya, tuvaliydi. Ömrünün sonuna kadar asi ve hayalciydi. Bu sergide de hatırlanıp kutlanan sanatı ve mirası, her yerde, onun sanatsal yaratımlarının niceliğini ve doğurganlığını deneyimleme şansı bulabilenlere çok şey anlatmaya devam edecek.
1924’te Gürcistan’da, Tiflis’te, Ermeni bir çiftin çocuğu olarak dünyaya gelen Sarkis Parajanian’ın kaderinde, Sovyet döneminin diğer sanatçılarınınki gibi, mücadelelerle dolu bir yaşam vardı. Stalin döneminde büyüyen Parajanov (ismi ve soyismi Ruslaştırılmıştı) Tiflis Devlet Konservatuarı’nda müzik eğitimi aldıktan sonra, Moskova’daki saygın sinema okulu VGIK’e (Gerasimov Sinematografi Enstitüsü) kaydoldu ve Sovyet yönetmen Mikhail Romm’dan dersler aldı. Aynı okulda okuyan Nigyar Kerimova’ya âşık oldu; evlendiler. Müslüman bir Tatar olan Kerimova, onunla evlendiği için akrabaları tarafından öldürüldü. Parajanov bu olaydan sonra Ukrayna’ya taşındı ve belgesel filmler yaptı. Ardından, bir Ukrayna halk hikâyesine dayanan ‘Tini Zabutykh Predkiv’ [Unutulmuş Atalarımızın Gölgeleri] adlı usta işi filmi çekti ve film sinema dünyasında uluslararası düzeyde büyük ses getirdi. Görsel ve duygusal bir şölen niteliği taşıyan film, kısa bir süre içinde, Parajanov’un adının, başkalarıyla karıştırılması mümkün olmayan, benzersiz imgelemiyle, şiirsel ve epik boyutlarda sinematografik bir hikâye anlatıcısı olarak tanınmasını sağladı.
Nran Kuynı ya da “Narın rengi”
İkinci başyapıtı ‘Tsvet Granata’ [Nran Kuynı – Narın Rengi], 18. yüzyılda yaşamış Ermeni ozan Sayat Nova’nın çocukluğu, yaşamı ve başından geçenlere dair, derin, kişisel ve tinsel bir tahayyülün ürünüdür. Çizgisel bir anlatı yerine pür sinematografik tablolar oluşturmayı tercih ederek yarattığı bu son derece özgün ve çok büyük oranda yanlış anlaşılan başyapıt, Parajanov’un eşcinsellik suçlamasıyla ikinci kez hapse atılmasına neden oldu. Dünyanın her yerinden sanatçılar ve kültür ikonlarının bu cezaya dair protestoları ve Parajanov’un serbest bırakılması yönündeki talepleri, sonunda Kremlin’in sağır kulaklarına ulaştı. İmzacı sanatçılar ve sinemacılar arasında Yves Saint Laurent, Francoise Sagan, Jean-Luc Godard, Michelangelo Antonioni, Francois Truffaut, Luis Bunuel ve Andrei Tarkovsky de vardı. Parajanov nihayet, Fransız sürrealist şair Louis Aragon’un meseleye müdahil olup Brejnev’e bizzat başvuruda bulunması üzerine salıverildi.
Hapisten çıkmasının ardından, Parajanov’un hayatı gittikçe daha da zorlaştı. Sovyet yetkilileri çalışmalarını yasaklamaya çalıştı ama o birkaç film daha yaparak bu çabaları boşa çıkardı. Gürcistan’da ‘Ambavi Suramis Tsikhitsa’yı [Suram Kalesi Efsanesi] ve bir Azeri halk hikâyesinden ilhamla ‘Aşug Kerib’i [Âşık Garip] çektikten sonra, Yerevan’da son filmi ‘Khostovanank’ [İtiraf] üzerine çalışmaya başladı fakat sağlık durumunun kötüleşmesi nedeniyle bu filmi tamamlayamadı. 1990’da Yerevan’da hayatını kaybetti ve orada toprağa verildi. Parajanov, tüm gerçek sanatçılar gibi, sınırların ve dillerin ötesinde serbestçe dolaşarak, taşıdığı Rönesans ruhuyla, bütün insanlığı birbirine bağlayan insan kumaşını anlatan, doğrudan doğruya ona hitap eden görüntüler, şarkılar, renkler ve duvar halıları yarattı; filmleri de, onun bu özelliğinin birer kanıtı.
Parajanov ve Sarkis
Pera Müzesi’nin dördüncü katında Parajanov’un kronolojik yaşam öyküsü; hikâyesine dair, kendi sesini de barındıran bir belgesel; film setlerindeyken çekilmiş görüntüleri; çocuk yaşlarından öldüğü yıla kadar, hayatının çeşitli dönemlerinde çekilmiş fotoğrafları yer alıyor. Aynı katın diğer yarısında ise onun sanat yapıtları ve el işleri sergileniyor; burada, 1989 yılında İstanbul Film Festivali’ne gelişini ve Ara Güler’le birlikte geçirdiği zamanları konu alan bir bölüm de var.
Beşinci katta, sanatçı Sarkis’in yaratıcı hayal gücüyle hazırladığı, Parajanov’un sinema dünyasına dair renkli enstalasyonlar bulunuyor. Bir salonda, geniş bir alana yayılmış kilimlerden oluşan, çarpıcı bir mozaik ve her birinde Parajanov’un farklı bir filminin döndüğü televizyonlar yer alıyor. Salonun ortasından, zemindeki tüm yapıtların tepesinde hayalet bir melek gibi duran bir elbise sarkıtılmış. Sarkis’in yan yana getirdiği, Parajanov filmlerinden sesler ve görüntülerin oluşturduğu kakofoni, Parajanov’un sinemasal iç dünyasına derinden, dolaysız bir geçiş sağlıyor.
Parajanov hakkında cilt cilt kitaplar yazılabilir ama birkaç görüntü bunlardan daha fazla şey anlatabilecekken kelime sarfiyatına hacet yok. Zamanının çok ötesinde bir sanatçı olan Parajanov, siyasi baskıya galebe çalan yaratıcılığıyla, dünyada milyonlarca insana ilham vermeye devam ediyor. Bu sergi, onun bıraktığı mirasa ve üretkenliğine bir kez daha ışık tutuyor.