Karabağ Savunma Ordusu komutanı Orgeneral Levon Mnatsakanyan geçen hafta Karabağ Cumhurbaşkanı Bako Sahakyan tarafından görevden alındı ve Yerel Yönetim Bakanlığı görevine getirildi. Mnatsakanyan’ın kendi istifası üzerine görevinden alındığı yönündeki resmi açıklamalara rağmen, gelişmenin Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Karabağ Cumhurbaşkanı Bako Sahakyan’ın özel görüşmesinin ertesi günü yaşanması akıllarda soru işareti bıraktı.
Nisan ayındaki protesto hareketleri ve 9 Aralık’ta yapılan Ermenistan Parlamento seçimleri sürecinde Karabağ’dan, özellikle ordu ve bürokratlardan Yerevan’da yaşananları hedef alan negatif sözler duyulmuştu. Paşinyan insanları sokağa çıkardığı için suçlanmış, olası kayıplardan kendisinin sorumlu tutulacağı söylenmiş, halk hareketi “düzene başkaldırı” olarak algılanıp, ayıplanmıştı. Hatta kimileri, dış destekli bir proje olduğunu dillendirdikleri bu olaylardan ülkenin zararla çıkacağını konusunda uyarılarda bulunmuştu.
Yerevan-Stephanakerd gerginliğinin tepe noktası Paşinyan’ın öncülüğünde kurulan ‘Benim Adımım’ ittifakı meclis adayı Sasun Mikaelyan'ın 26 Kasım'da, seçim öncesi mitinginde yaptığı açıklamaydı. Mikaelyan halkın protestosunun başarısını Karabağ kurtuluş hareketi ile kıyaslamış ve Kadife Devrim’in daha önemli olduğunu söylemişti.
Kendisi de Karabağ savaşı gazilerinden olan Mikaelyan daha sonra sözlerinin doğru anlaşılmadığını, Karabağ'da bağımsızlık için verilen askeri zaferin ülkenin en güzel başarısı olduğunu ama bunu yaşamak için özgür olunması gerektiğini söyledi. ‘Özgürlük olmadan kazanılan zaferler yaşanamaz’ dedi.
Karabağ Savunma Bakanlığı sözcüsü Senor Hasratyan (Mnasakanyan’ın Basın Sözcüsü), olayın hemen ardından Mikaelyan'ı suçladı ve “binlerce şehidin kahramanca savaştığı bu savaşın itibarı zedelenmek isteniyor” dedi.
Karabağ’da oğlu savaşanlar polemiği
Paşinyan ertesi gün katıldığı seçim mitinginde savunmaya geçti. Kendisini suçlayanlara cevap niteliğindeki sözlerinde oğlu Karabağ'da orduya hizmet eden tek Ermenistan lideri olduğunu ve Karabağ yönetimindekilerin bile çocuklarının orduya katılmadığını söyleyince işler daha da karıştı.
Karabağ hükümet sözcüsü Davit Babayan, bu iddialara karşı “ Devlet Başkanı Bako Sahayan'ın oğlu orduda görev yaptı, eski Cumhurbaşkanı Arkady Ghukasyan'ın oğlu da görev yaptı. Savunma Ordusu Komutanı'nın oğulları da hizmet etti. ” dedi.
Paşinyan, iki gün sonra sözlü savaşı hızlandırdı ve "Son günlerde Dağlık Karabağ yetkililerinin temsilcilerinin eylemleri anlaşılmaz" dedi. “Neden bu yorumları yapıyorlar ve Ermenistan'ın seçim kampanyasına bir şekilde müdahale etmeye çalışıyorlar? Neden benim basın sözcüm her gün Karabağ’daki liderlerin sözleri hakkında yorum yapmıyor, herkes işine yapsın.” dedi.
Karabağ bürokrasisi ve ‘gelenekler’
Karabağ bürokrasisinin, eski lider Serj Sarkisyan’a olan yakınlığı su götürmez bir gerçek. Karabağ yönetimi Nisan ayından bu yana büyüyen ve sonunda Parlamento seçimlerine giden süreci desteklemek bir yana korktular, ucunun kendilerine değeceğinden hep şüphelendiler. Bu şüpheler Sarkisyan’ın terkettiği Cumhuriyetçi Parti’yi yöneten hali hazırdaki kadrolar tarafından da körüklendi.
Eski iktidar partisi Cumhuriyetçi Parti’den milletvekili adayı olan Ulusal Güvenlik Servisi eski başkanı David Şahnazaryan aynı günlerde, Paşinyan’ın Karabağ'ı “satmak” niyetinde olduğunu iddia etti. Bu sözlerin ardından Şahnazaryan sorgulanmak için çağrıldığı Ulusal Güvenlik Servisine gitmedi, basın açıklaması sırasında ise “Gelmiyorum, gelin tutuklayın” dedi.
Paşinyan’dan suçlamalara yanıt
Olayların ardından yetkililer tartışmayı bastırmaya çalıştılar. 30 Kasım'da ‘Benim Adımım’ bir bildiri yayınladı. “Paşinyan, Artsakh'ı (Karabağ’ı) her zaman önemsedi ve önemseyecektir, savunma ve ekonomik kalkınma düzeyini artırma çabalarını destekliyor, Karabağ ekonomisinin gelişimini sağlayacak büyük ekonomik projelere dair destek sağlıyor” denildi.
Paşinyan olup bitenin ardından “Daha önce Karabağ’ı müzakere masalarında satmaya çalışanlar bugün bizi Artsakh'a (Karabağ’a karşı komplo kurmakla suçluyorlar, kanıt gösterecekler o zaman, bu ciddi bir suçlamadır” dedi.
Karabağ'daki muhalif bir analist ve eylemci olan Tigran Grigoryan, yetkililerin Paşinyan'a karşı aylardır bir kampanya yürüttüğünü belirtiyor. Grigoryan, “Bu generaller Ermenistan'daki parlamento seçimlerinden sonra görevlerinde kalamayacaklarının farkındalar. Ayrıca, bir çoğu da yakın gelecekte yolsuzluk suçlamalarıyla karşı karşıya kalabilir.” diyor.
Muhalif Milli Uyanış Partisi kurucusu ve başkanı, Karabağ Parlamentosu Milletvekili Hayk Khanumyan’a göre Karabağ Savunma Ordusu komutanı Orgeneral Levon Mnatsakanyan’ın görevden atılması ile “Kadife Devrimin Karabağ’a ulaşmış olması” tezi tutarlı değil. Khanumyan’a göre Karabağ’da daha kökten değişikliklere gidilmeli, Ermenistan için hayali kurulan demokratik ve hukuk devleti modeli Karabağ’da da uygulanabilmeli. Rüşvet, yolsuzluk ve diğer sorunlar ile Karabağ’da da mücadele edilmediği sürece, Karabağ’da değişim beklemek mantıklı değil.
Karabağ konusunda senkron Tweetler
Karabağ Sorunu Ermenistan gündemini meşgul ederken 14 Aralık’ta Ermenistan ve Azerbaycan liderlerinin Karabağ meselesinin barışçıl çözümüne ilişkin ümitli olduklarına dair dakika farkı ile attıkları tweetler ilgi uyandırdı.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan mesajında “Karabağ Sorunu Ermenistan için önemli önceliklerin başındandır. Biz bölgesel barış ve güvenlik için barış sürecinin devamından yanayız. Sorunun çözümü için taraflar gerçek çabalar harcamalı” dedi.
Aynı gün Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ise “2019 yılı Ermenistan-Azerbaycan arasındaki Dağlık Karabağ anlaşmazlığı sürecine yeni bir ivme kazandıracak.” mesajını yayınladı.
İki ülke arasında geçen haftalarda buluşan Dışişleri Bakanları da toplantılardan verim aldıklarını ifade etmişlerdi.