Ermenistan’ın ikinci cumhurbaşkanı Koçaryan’ın, cumhurbaşkanı olduğu döneminde “Anayasayı İhlal Etmek” suçundan yargılandığı dava gizli olarak sürerken, “Koçaryan Krizi” Ermenistan gündeminin merkezine oturmuş durumda. 27 Temmuz’da tutuklanan Koçaryan, dokunulmazlığı olduğu gerekçesiyle 13 Ağustos’ta serbest bırakılırken Koçaryan hakkında tahliye kararı veren hakimin görevi suiistimal gerekçesiyle azledilmesi için imzalar toplanıyor.
Hatırlamakta yarar var; Ermenistan'ın Özel Soruşturma Servisi, 26 Temmuz’da Koçaryan'ı 1 Mart davasındaki tanık olarak sorgulamış ve aynı gün anayasal düzeni devirmekle suçlamıştı. Geceyarısı gözaltına alınan eski cumhurbaşkanı, gün içinde yaptığı açıklamalarda kendisine hakkında başlatılan cezai kovuşturmayı siyasi bir misilleme olarak nitelendirmişti. Koçaryan’ın gözaltında olması, geçen hafta Rusya’yı “rahatsız” etti. Dışişleri Bakanı Lavrov “Son olaylar Ermeni makamlarının kendilerinden önceki hükümetteki liderlere siyasi nedenlerden ötürü zulmetme niyetinde olmadıkları yönündeki son ifadeleriyle çelişiyor” demiş, Ermenistan’daki Rusya yanlılarının “Koçaryan davası Rusların hoşuna gitmiyor” diyerek paniklemesine sebep olmuştu.
Ermenistan halkının büyük kısmı tutuklama kararı sayesinde adaletin sonunda tecelli etmesinden, 1 Mart’ta Koçaryan’ın gizli 0038 kodlu emri ile ateş açılan halkın ve öldürülen 10 kişi ile yaralanan 300 kişinin haklarının gündeme gelmesinden memnundu. Ancak 13 Ağustos günü Koçaryan’ın serbest bırakıldığı haberi gündeme bomba gibi düştü.
Davanın gidişatı belirsiz
Aynı gün Koçaryan'ın avukatı "Mahkeme, getirdiğimiz kanıtlar ışığında Koçaryan'ın dokunulmazlığının hala geçerli olduğunu belirtti" dedi ve Koçaryan’ın cezaevini terk ettiğini söyledi. Bugün hala, Koçaryan’ın suçlandığı davanın tamamen düşüp düşmediği tam olarak bilinmiyor. İlk olarak, Koçaryan’ın avukatı Ruben Sahakyan, Temyiz Mahkemesi’nin temyiz tedbiri olarak gözaltına alınma kararını tersine çevirdiğini, avukatların ve Cumhuriyetçi Parti milletvekillerinin itirazını kabul ettiğini, dava sırasında tutuklu durumunun tutuksuza çevrildiği söyledi. Ancak Koçaryan’ın diğer avukatları birkaç saat sonra “dokunulmazlık” kabul edildiğine göre Koçaryan’ın görevi süresinde yaptıklarından dolayı yargılanamayacağını ve yakında eski cumhurbaşkanının davasının düşeceğini öne sürdüler.
Koçaryan tepkiler yüzünden basın toplantısı yapamadı
Hakim Aleksandr Azaryan’ın kararının ardından serbest kalan Koçaryan, 14 Ağustos günü bir basın toplantısı düzenleyeceğini ve sorulara cevap vereceğini açıklamıştı.
Koçaryan’ın ofisinin de bulunduğu Erebouni Plaza Hotel'de saat 11.30’da başlayacağı belirtilen basın toplantısı öncesinde otelin önünde toplanan göstericiler Koçaryan aleyhine sloganlar attılar. Toplantı öncesinde kimi göstericiler "müebbet hapis" diye bağırırken kimileri de "Katillerin basın açıklaması yapma hakları yok, mahkemede konuşsun" dediler. Göstericiler daha sonra toplantı için alınan güvenlik önlemlerini aşarak salona girdiler. Bu arada Koçaryan’ın bulunduğu arabanın ve ekibinin otel alanından uzaklaştığı bildirildi, göstericiler “Basın toplantısı iptal edildi, dağılın” açıklaması yaptılar.
Olayın ardından Koçaryan’ın ofisinden yapılan açıklamada “Bugünkü olay, yeni yetkililerin muhaliflere tahammül edemeyeceği ve özellikle siyasi ağırlığı ve perspektifleri kendileri için ciddi bir endişe kaynağı olanlara karşı siyasi zulümler gerçekleştireceği yönündeki korkuları doğruluyor” denildi.
‘Mağdur olduk’ tavrı karşılık bulmuyor
Bilindiği gibi, Koçaryan’ın hala istediği mesajı verebileceği haber kanalları ve gazeteler üzerinde nüfuzu var, bu anlamda yapılan mitingler Koçaryan’ın “sesini kısabilmek” anlamına gelmiyor. Bu protestolar Koçaryan’ın halk desteğinden yararlanamayacağı mesajı taşıyor. Tüm bunların yanında Koçaryan’ın ailesinden özellikle genç damadından gelen “Ermenistan’da konuşma özgürlüğü kısıtlanamaz, hayalimizdeki Ermenistan’a hükümetin baskıcı politikalarına rağmen ulaşacağız” sözleri halkı şaşırtamaya devam ediyor. “Baskıcı ve sert” eski cumhurbaşkanının bugün “hakları çiğnenen düşünce suçlusu” olarak gösterilmesi bir çok insanı çileden çıkarıyor.
Hakime tepki
1 Mart’ta öldürülenlerin avukatı Vahe Grigoryan ise yaptığı açıklamada hakim Azaryan’ın “dokunulmazlık” kararının iyi niyetli olmadığını söylüyor: “Azaryan, kanunu, hukuku bilmeyen biri değil, bilgi eksikliği yüzünden bu kararı vermediğini biliyoruz. Bu verdiği kararı ‘Cumhurbaşkanı’nın anayasayı ihlal hakkı vardır bu da onun dokunulmazlık hakkı ile korunur’ olarak okumak dışında başka şansımız yok, diyor.
Koçaryan krizi olarak tabir edilen durum aslında iki nedenle yaşanıyor. İlki Paşinyan hükümetinin her demokratik düzende olduğu gibi, ülkedeki yargı mekanizmasına müdahil olmaması. Bu durum, yargıyı tekellerine alan geçmiş hükümetler düşünüldüğünde devrim niteliği taşıyor. Yargı mekanizmasının büyük kısmı; çok sayıda savcı, hakim, yargıç hala eski hükümetlerin atamaları ve direktifleri ile hareket eden bir düzen içindeler, dolayısıyla Koçaryan’ın bu mekanizmaya direkt etki edebilme olasılığı çok yüksek. “Dokunulmazlık” diyerek Koçaryan’ı salıveren hakim Azaryan’ın geçmişte Koçaryan ile çalıştığı ve bu kararı verirken tarafsız olmadığı konuşuluyor.
Davanın takibi ve yorumlanması önündeki en büyük engelse, kapalı ve gizli devam eden süreç. Yorumcular ve tarafsız avukatlar, dava iddianamesini ve mahkemenin karar belgelerini görmedikleri için yüzeysel ve genel yorumlar yapmak zorunda kalıyorlar.
Tahliye kararına tepki gösteren vatandaşlar, Azaryan’ın görevini kötüye kullandığı gerekçesi ile imza topladılar, hakimliğinin düşürülmesi talebinde bulundular. Koçaryan’a dava açan Özel Soruşturma Servisi ise, kararın hukuka aykırı olduğuna dair bir dilekçe vererek geçersiz tanınmasını talep etti. Davanın gidebileceği bir üst mahkeme daha bulunuyor. Eski cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan, dava sürecine müdahil olabileceği ve yapılan yanlış ve hukuksuz uygulamaları aydınlatabileceğini belirtti.
“Devrim baltalanabilir” endişesi
Paşinyan hükümetinin öncesinde de muhalif olan birçok kanaat önderi ise davanın “Devrim Sürecini” baltalayabileceğinden korkuyor. Onlara göre, Ermenistan’da kök salmış bu rüşvet ve yolsuzluk üzerine kurulu sistemin yıkılması kolay değil, en ufak bir yapının/bağlantının bile kalması, ileride bu sistemin tekrar hortlayabileceği anlamına geliyor. Bu fikirde olanlar, bu sistemin Koçaryan ya da kendisinden sonra koltuğu devrettiği Sarkisyan ile değil, tanınmayan yeni sanılan yüzler ile gelebileceği konusunda korku içindeler.
“Paşinyan seçimlere kadar beklenilen reform ve iyileştirmeye gidemezse, tabanını kaybedebilir, hayal kırıklığına uğrayanlar ise bu ‘yeni yüzlere’ yönelebilirler, çok dikkatli olmamız gereken bir süreçten geçiyoruz” diyerek halkı provokasyonlara karşı uyarıyorlar.
Paşinyan karşıtları ise Koçaryan tutuklandığı günlerde ortaya attıkları “Azerbaycan ile içinde bulunduğumuz sıcak savaşı kaybederiz”, “Rusya ile stratejik ortaklığımız biter” sözlerinin halkta rahatsızlığa sebebiyet vermemesinin ardından bu kez yeni tez olarak “Koçaryan tutuklanırsa iç savaş çıkabilir” iddialarını ortaya atıyor.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ise pozitif ve kendi güvenen tavrı ile halkı sakin olmaya çağırıyor. Başbakan, son günlerde sık sık tekrarlanan “Paşinyan Koçaryan’ı tutukla, onun yeri cezaevi!” sözlerine facebookta yayınladığı video ile cevap verdi.
Paşinayan “Devlet ve vatandaşların önünde suç işleyen herkes sorumlu tutulacak. Hukukun üstünlüğü kurulacak, bu yolun alternatifi yok. " dedi. Hükümetteki 100. gününü tamamlayan Paşinyan 17 Ağustos Cuma günü, devrimin başladığı Cumhuriyet Meydanı’ndan vatandaşlara seslenecek. Son olayların ardından meydanda büyük bir kalabalık olacağı tahmin ediliyor.
Devrim bitmedi devrim devam ediyor, diyen yeni hükümetin kuşkusuz en önemli sınavlarından biri demokratik normları koruyarak Koçaryan davasının sonuca varmasını sağlamak ve buna paralel olarak adaletin yerine getirilmesinin önüne geçen, mahkeme sürecine etki eden mekanizmaları yok etmek olacak.