Türkiye'nin ilk vicdani retçisi Tayfun Gönül geçirdiği kalp krizi sonucu 54 yaşında hayatını kaybetti. Gönül ile Sokak dergisinde çalışan gazeteci Tuğrul Eryılmaz: 'Tayfun tavizsiz biri olmasına karşın tavizsizliğini kavgacı değil son derece yumuşak bir üslupla gösterirdi. Türkiye'de zorunlu askerlik ve militarizme karşı bilinç tohumlarını o attı.'
Ekin Karaca'nın Bianet internet sitesinde yer alan haberine göre, Türkiye'nin ilk vicdani retçisi Tayfun Gönül geçirdiği kalp krizi sonucu dün gece hayatını kaybetti.
Tayfun Gönül'ün cenazesi yarın saat 13.00'te Zincirlikuyu Mezarlığı'ndan alınarak Kilyos Mezarlığı'na götürülecek.
Gönül, 16 Şubat 2012'de geçirdiği ağır kalp enfarktüsü nedeniyle hastaneye kaldırılmış ve uzun süre yoğun bakımda kalmıştı.
54 yaşında hayatını kaybeden Gönül'ün yakın arkadaşı Serkan Sultan, Bianet'e yaptığı açıklamada, Gönül'ün iki ay kadar önce hastaneden çıktığını söyledi.
Tayfun Gönül'ün sağlık durumunun hızlı şekilde iyiye gittiğini hatta beraber kısa süreli bir Ege gezisi bile yaptıklarını söyleyen Sultan, Gönül'ün dün gece evindeyken 23.30 sularında geçirdiği kalp krizi nedeniyle öldüğünü belirtti.
Aynı zamanda doktor olan Tayfun Gönül, doktorluk yapmamasının nedenini 1990'da Sokak Dergisi'ne verdiği röportajda şu sözlerle özetlemişti:
'Zaten bütün kurumlar oluşurken, iç işleyişlerinde kışla yönetmeliklerini örnek almışlar. Okul, hastane de buna dahil. Bunun en belirgin göstergelerinden biri beyaz önlüktür. Üniforma her yerde aynı işlevi görür, insanları tek tipleştirmek, kişiliksizleştirmek, salt işlevini yapan robotlar haline dönüştürmek. Bana göre üniformanın rengi önemli değil. Haki ya da beyaz olabilir.'
Gönül'ün Kaos Yayınları'ndan çıkan 'Düzenden Kaosa/ Zuhur; Gediz Akdeniz İle Söyleşi Kitabı', 'Anarşizm Nedir?' ve 'Tıp Etiğinde Yeni Bir Paradigma Arayışı: 'Karmaşıklık-Ölümle Barışmak'' adlı çalışmaları bulunuyor.
Eyrılmaz: Militarizme karşı bilinç tohumlarını attı
1980'li yıllarda Sokak dergisinde Tayfun Gönül ile birlikte çalışan gazeteci Tuğrul Eryılmaz Gönül'le ilgili şunları söyledi:
'Tayfun son derece enteresan bir kişilikti. 1988-1989 döneminde kafayı askerliğe takmıştı. Onun sayesinde bizim de ufkumuz açıldı ve birlikte 'Zorunlu askerliğe hayır' kampanyası başlattık.'
'Kampanyayı başlatır başlatmaz hakkımızda 'Halkı askerlikten soğutmak' suçlamasıyla dava açıldı. O dönem dava süresince birlikte Sultanahmet Adliyesi'ne gittik, geldik.'
'Hatta bizim kampanyamızı Güneş gazetesi manşet yaptığı için, o dönem Güneş'in başında olan Metin Münir de bizimle yargılanıyordu.'
'Tayfun tavizsiz biri olmasına karşın tavizsizliğini kavgacı değil son derece yumuşak bir üslupla gösterirdi. Türkiye'de zorunlu askerlik ve militarizme karşı bilinç tohumlarını o attı.'
Vicdani ret haftası etkinliklerine hastaneden katılmıştı
Hayati tehlikeyi atlattıktan sonra hastanede yatmaya devam etmesine rağmen 15 Mayıs'ta Dünya Vicdani Retçiler Günü etkinliklerine hastaneden çıkarılarak kısa süreliğine katılan Gönül, yaptığı konuşmada medyanın kullandığı nefret dilini eleştirmiş ve gerek Türk gerekse de Kürt yayın organlarının 'şehit' gibi dini terminolojiden kavramlar kullandığını belirterek 'Herhangi bir politik-ideolojik angajmana sıkışmadan tüm kesimlerin 'bayrak', 'şehit' edebiyatından vazgeçmesi gerekiyor. Ancak mevcut milliyetçi dilin altından nasıl kalkacağız bilmiyorum' demişti.
Savaş Karşıtları'ndan Oğuz Sönmez de Bianet'e yaptığı değerlendirmede, Gönül'ün Türkiye'deki vicdani ret, antimilitarizm hareketine katkılarına dikkat çekerek, Gönül'ün vedasının büyük bir kayıp olduğunu söyledi ve ekledi:
'Türkiye'nin ilk vicdani retçisi olan Tayfun Gönül'ün Vicdani Ret Haftası etkinliklerine katılmasını çok istiyorduk. Kendisi de hastanede olmasına rağmen etkinliğimize dahil oldu. Esas amacımız vicdani ret hareketini başlatan bu insanın unutulmamasını sağlamaktı.'