Hrant Dink Vakfı tarafından düzenlenen “Zor Geçmişlerle Yüzleşme Pratikleri: Bosna Hersek Deneyimi” paneli 1 Aralık Cuma günü Hrant Dink Vakfı Havak Salonu’nda yapıldı. Tarihçi Bülent Bilmez’in moderatörlüğünü üstlendiği panelde, Saraybosna’daki Umut Tüneli Müzesi’nin eğitimcisi Belma Ćuzović ile müzenin kurucularından biri olan, Umut Tüneli Müzesi fahri küratörü ve rehberi Edis Kolar, Bosna Hersek Tarih Müzesi direktörü Elma Hašimbegović ve Memory Lab kurucusu Nicolas Moll konuşmacı olarak yer aldı.
Panelde, 90’larda Bosna-Hersek’te insanlığa karşı işlenmiş suçlarla yüzleşme konusunda çalışan müze ve hafıza mekânlarının pratikleri ve deneyimlerine odaklanıldı.
Belma Ćuzović ve Edis Kolar, yaptıkları “Seçici Hafıza Bir Seçenek Değildir / Öğrenilen Dersler: Bosna Hersek” isimli sunumda zorlu siyasi şartlarda yakın geçmişin hafızasının nasıl muhafaza edilebileceğine dair deneyim ve gözlemlerini paylaştı. İkili, Bosna-Hersek yönetiminin 90’lardaki şiddetin hem uygulayıcılarından hem de mağdurlarından oluşmakta olduğunu ve bu siyasi bağlamın geçmişle yüzleşmek konusunda kendilerine nasıl zorluklar yarattığını anlattı. Edis Kolar, kendi yaşamış olduğu evin, savaş sırasında bir tünele; savaş sonrasında ise Umut Tüneli adıyla bir anıt ve hafıza mekânına dönüşme sürecini paylaştı. Panelistler, Umut Tüneli bağlamında yürütülen hafızalaştırma projelerinin öncelikli hedef gruplarından birinin de öğrenciler olduğunu belirterek, tarihsel gerçeklerin kişisel hikâyelerle açığa çıkartılması yönteminin, öğrenciler üzerindeki dönüştürücü etkisine dair gözlemlerini paylaştı.
Yapıcı diyalogun etkisi
Bosna Hersek Tarih Müzesi direktörü Elma Hašimbegović ise “Zor Geçmişle İlgili Yapıcı Bir Diyalog Platformu Olarak Sergi: Bosna Hersek Tarih Müzesi’nden Deneyimler” başlıklı sunumunda, geçmişle yüzleşme mekânı olarak tarif ettiği Bosna Hersek Tarih Müzesi’nin yapıcı diyaloğu geliştirici etkisinden söz etti. Hašimbegović, sergilemenin zor geçmişle yüzleşmeye ve yapıcı bir diyalog oluşturmaya nasıl katkı sunduğunu da katılımcılarla paylaştı. Sunumunda, karşılaştıkları güçlüklerden öğrendikleri ve bu güçlükleri nasıl avantaja dönüştürdükleri konusundaki deneyimlerine de yer veren Elma Hašimbegović, Saraybosna’da müze ve hafızaya dair çalışanların yerel düzeyde bir tartışma alanına sahip olmamasını bir eksiklik olarak ele aldı; zor geçmişlerin ve tarihin objeler ve sanat yolu ile anlatılmasının kolaylaştırıcı işlevine değindi. Hašimbegović, müzenin katılımcı bir alan olarak tasarlanma sürecinde müzede yapılan topluluk temelli etkinliklerin öneminin de altını çizdi.
Suçu hatırlatan anıtların yokluğu
Ardından, 1990’lar sonrası Doğu Avrupa ile 1945 ve Batı Avrupa’daki savaş sonrası hafızalaştırma ve yüzleşme süreçleri üzerine çalışan Nicolas Moll, “Geçmişle Yüzleşme Deneyimlerini Paylaşmak ve İlişkilendirmek: Memory Lab’ın Bosna Hersek’teki Çalışmaları” başlıklı bir sunum yaptı. Sunumda, zor geçmişlerle ilgili hafıza mekânları ve hatırlamaya dair eğitim programları üzerine çalışan oluşumları, kurumları ve kişileri bir araya getiren Memory Lab platformunun nasıl kurulduğunu, işlediğini, karşılaştıkları zorlukları ve bu zamana kadar yaratmış olduğu etkileri anlattı. Bosna Hersek’te savaşın üzerinden 20 sene geçmiş olmasına rağmen savaşa dair çalışmaların hala güçlükle yapıldığından söz eden Moll, Bosna’da katliamların gerçekleştirildiği birçok mekânın, olmuş olan olayları hatırlatan hafıza mekânlarına dönüştürülmemesini ve bu mekânlarda suçu hatırlatan bir anıtın yapılmamış olmasını da eleştirerek mevcut olan hafıza mekânlarının yanı sıra mevcut olmayan, bir anıta dönüştürülmemiş bu mekânlar üzerine çalışma yapılmasının önemini vurguladı.