Açlık grevindeki eğitimciler Semih Özakça ve Nuriye Gülmen’in yargılandığı davanın altıncı duruşmasında, 268 gündür açlık grevinde olan tutuklu akademisyen Nuriye Gülmen'in tahliyesine karar verildi.
Olağanüstü hâl (OHAL) uygulaması kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ihraç edilen ve "İşimizi geri istiyoruz" diyerek açlık grevine başlayan akademisyen Nuriye Gülmen ve sınıf öğretmeni Semih Özakça hakkındaki davanın altıncı duruşması, bugün Ankara'da görüldü.
Numune Hastanesi’nin tutuklu koğuşunda zorla tutulan Gülmen'in, pazartesi günü görülen beşinci duruşmada savcının tahliye talebine rağmen mahkeme, “tutukluluk halinin devamına” karar vererek duruşmayı ertelemişti.
Bugünkü duruşmada Nuriye Gülmen’in tahliyesine karar verildi. Tutuksuz yargılanan Semih Özakça ve Acun Karadağ’ın ise beraatine karar verildi.
Duruşmaya SEGBİS ile bağlanan Nuriye Gülmen duruşmada şunları söyledi:
"Sevgili direniş dostları, bu son sözüm değil ama şimdilik şunu söyleyeceğim: Burası tam kavganın ortası... Bana henüz savunmamı vermemiş olmama rağmen ısrarla tanık beyanları ve mütalaaya karşı beyanlarımı sormanızı anlamıyorum. Üç duruşmadır bu böyle, bana SEGBİS'i dayatıyorsunuz, ben bu şekilde savunma vermek istemiyorum"
"Açlık grevinin vücudumda yarattığı zararların farkındayım. Vücudum her geçen gün lime lime eriyor. 268 gündür her gün buna şahit oluyorum"
"Savcı tahliye talep etmesine rağmen beni tahliye etmektense böyle bir çözüm buldular. Sağlık koşulları sedye gibi şeyler sağlanırsa gelirim dedim yine de. Ama getirmediler. Yine SEGBİS'e mecbur bırakılıyorum. Heyet benim savunmamı alamaz mıydı?
"Beni ilk duruşmaya getiremez miydi? Ya da tahliye edip kısa bir süre verilirdi ben gelirdim. Hiçbiri yapılmadı ve hastane, ölümü göze aldığıma ilişkin yazı imzalamam karşılığında duruşmaya gitmeme izin verileceğini bildirdi. Nitekim getirilmedim yine. Bu tamamen göstermelik bir şeydi. Mahkeme 'ben elimden geleni yapıyorum' diye göstermeye çalıştı. Ama durum tabi ki öyle değil.
"Avukatımla görüşme koşullarımı bizi gardiyan odasına alarak iyileştirdiklerini sanıyorsanız bu çok naifçe olur. Gardiyanlar odaya girip çıkıyor ve bir saat dolmaya yaklaştığında da sürekli taciz edip bölmeye başlıyorlar zaten.
"Kuvvetli suç şüphesi diye sihirli bir sözcüğünüz var, onu söyleyince her şey bitti tamam oluyor. Bunu doğuran şey de bir tanığın söyledikleri. Konsere gitmiş biri beni örgütle Nuriye tanıştırdı diyor. Bir konsere gidip kendini örgüt üyesi sanıyorsa ben ne yapayım. Yaprak'ın Fatih hakkında söylediklerine katılıyorum. Madde bağımlısı olduğu çok açıktı.
"Önünüzdeki pespaye dosya içinde ne vardı? Hiç bir şey. İlk iki duruşmada bu tanık beyanları da yoktu. Yine de bırakmadınız bizi. Sonra çürütülen tanık beyanlarına dayanıyorsunuz. Benim hakkımda zaten bir hüküm kurulmuş durumda. Öyle davranıyorsunuz çünkü.
"Ben artık heyete konuşmuyorum. Onlara olan tüm inancımı geçen celseden sonra özellikle yitirdim. Benim ne söylediğimin bir önemi yok çünkü onlar için. Ben tek bir sözümün çok kıymetli olduğu halkımız için konuşacağım. Dünyanın bir ucundan küçük bir çocuk bana mektup göndermişti, 'öğretmenim size bir şey olsun istemiyorum' diye. Ben o çocuk için konuşacağım.
"Geçen celse kendimi tehdit altında hissettiğim için konuşmamıştım. Çünkü savunma vermememe rağmen bana 'bu söylediklerin savunman sayılabilir geri kalanlar hakkında susma hakkını kullanmış kabul edilebilirsin' demiştiniz. Ama şimdi umurumda değil, savunma mı sayacaksınız, sayın ya da saymayın, kendimi anlatmıştım yine kendimi anlatacağım.
"Biz direnerek kendimize hatırlatıyorduk öncelikle haksız yere işten atıldığımızı. Kimseye anlatamasak bile kendimize hatırlatıyorduk. Haksız yere işimizden atılmayı kanıksamadık çünkü. Bunun için kendimle de arkadaşlarımla da gurur duyuyorum. Bizim direnişimizi besleyen şey haklılıktı.
"Daha açlık grevi gündemimizde değilken bir alman televizyonu belgesel çekmek istediğini söyledi. İki gün bizimle birlikte vakit geçireceklerdi. Sonunda peki ne olacak diye sordular, valla canımı sokakta bulmadım açlık grevine başlarım demiştim.
"O zamanlar daha ihraç bile edilmemiştim, sadece açığa alınmıştım. Açlık grevi o kadar güçlü bir eylem ki açlık grevine başlarsam hemen sonuç alacağımı düşünüyordum. Ben açığa alınmış halimle eylem yapıp işime dönmeyi beklerken beni dalga geçer gibi ihraç ettiler.
"Sonra açlık grevi gerçekten gündemimize geldi. Tamamen bir keyfilik içerisinde bize her gün saldırmaları öfkemizi büyütüyordu. Ama biz yılmadan her gün Yüksel'e çıkmaya devam ettik. Kemik acısı deyip direnişimize devam ediyorduk.
"Açlık grevi fikri bu saldırılardan sonra, insanlarla, milletvekilleri ile,dostlarımızla konuştuktan sonra iyice olgunlaştı. Nihayet Meclis'te basın açıklaması ile açlık grevine başlayacağımızı duyurduk."