Azerbaycan Başsavcılığı'nın çıkardığı, Karabağ'a giden Ufuk Uras, Ali Bayramoğlu, Erol Katırcıoğlu ve Sait Çetinoğlu'yl ilgili tutuklama kararına tepkiler devam ediyor. Ufuk Uras “Karabağ'a her ülkeden turist kafileleri ve ABD Kongre heyeti gibi gruplar gelip giderken sadece bize yönelik bir tutuma anlam veremedim” diyor. Ali Bayramoğlu ise “Normal olarak Ankara’nın Bakü’ye karşı kendi vatandaşlarına net ifadelerle sahip çıkması gerekir. Dışişleri Bakanlığı durumu geçiştirmeyi tercih etti” dedi. Devletler Özel Hukuku uzmanı Yücel Sayman ise “Kararın kaldırılması gerekir” diyor.
Karabağ’a giden 23. dönem İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, yazar Sait Çetinoğlu, gazeteci ve yazarlar Ali Bayramoğlu ve Erol Katırcıoğlu hakkında Azerbaycan tutuklama kararı çıkardı. Azerbaycan makamları, kendi izinleri olmadan, Ermenistan'ın işgali altındaki Dağlık Karabağ'a giden Uras, Çetinoğlu, Bayramoğlu Katırcıoğlu hakkında tutuklama kararı çıkartıldığını duyurdu.
Azerbaycan Başsavcılığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, "Uras, Çetinoğlu, Bayramoğlu ve Katırcıoğlu'nun 22 Eylül'de, ilgili Azerbaycan makamlarının izni olmadan Ermenistan üzerinden Dağlık Karabağ'a gittiklerinin belirlendiği" ifadesine yer verildi. Açıklamada, söz konusu dört Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hakkında, “Azerbaycan Ceza Kanunu'nun Azerbaycan devlet sınırını yasa dışı geçme” maddesini ihlal ettikleri gerekçesiyle soruşturma açıldığı belirtildi. Dört kişi için tutuklama kararı verildiği ve uluslararası arama kararı çıkartıldığı ifade edilen açıklamada, bahsi geçen kişilerin gözaltına alınmaları için ilgili Türkiye birimlerine başvuruda bulunulduğu da vurgulanıyor. Azerbaycan, Dağlık Karabağ'a giden yabancılar için çeşitli yaptırımlar uyguluyor. Haklarında yargı süreci başlatılarak arama kararı çıkartılan bu kişiler ayrıca Azerbaycan'ın ‘kara listesi’ne alınıyor.
Dağlık Karabağ'a giden İsrailli Rus blogger Aleksandr Lapşin de geçen şubat ayında Belarus'ta tutuklanarak Azerbaycan'a iade edilmiş, 3 yıl hapis cezasına çarptırıldıktan sonra ‘Aliyev affı’yla serbest bırakılmıştı.
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Ufuk Uras şunları söyledi:
“Bakü’den aradılar ve izin alıp almadığımızı sordular. ‘Telleri aşıp gitmedik ki oraya, yol boyunca da kimse bir şey sormadı’ diye cevap verdim. Karabağ'da her ülkeden turist kafileleri ve ABD Kongre heyeti gibi gruplar gelip giderken sadece bize yönelik bir tutuma anlam veremedim. Orada Hocalı konusu gibi, statükonun değişmesi gibi temaları nasıl özgürce değerlendirdikse, Azabeycan'a da gidip izlenimlerimizi aktarmak isterim. Kuzey Kıbrıs'a da gittiğimde ‘pasaportta damga var’ diye Yunanistan almamışti. Üstelik bütün siyasi hayatımız buradaki statükoya itiraz etmekle geçtiği halde… Bir ülkenin vatandaşının gıyabında tutuklanarak iadesinin istenmesi hukuki olmayan siyasi bir tutum. Diyalog, barış ve gönül köprüleri kurmak isteyenlerin böyle bir muameleyi hak etmediğini düşünüyorum.”
Bakü yönetiminin hakkında tutuklama kararı çıkardığı isimlerden Ali Bayramoğlu ise konuyla ilgili olarak Agos’a şunları söyledi:
“Karabağ’a bir davet üzerine gittik. Karabağ uluslararası bir sorun ve konunun her iki tarafını da dinlemeye, pozisyonları öğrenmeye gittik. Bunun sorun olacağını tahmin edebiliyorduk ama daha çok Türkiye’deki milliyetçi çevrelerden tepki bekliyorduk. Ama Azerbaycan’dan böyle bir tepki geldi. Gürcistan’ın başkenti Tiflis’ten Karabağ’a sürekli uçak kalkıyor. İnsanlar gidip geliyorlar. Karabağ’a gidip gelen bazı insanları Azerbaycan ‘persona non grata’ ilan ediyor. Bizimki gibi bir durum da geçen yıl bir Rus blogger için olmuş. O kişinin de Karabağ’daki Ermeni-Azeri çatışmasında Ermeniler lehine aktif tutum aldığı iddia edilmiş.”
‘Ankara sahip çıkmalı’
Bayramoğlu şöyle devam etti: “Normal olarak Ankara’nın Bakü’ye karşı kendi vatandaşlarına net ifadelerle sahip çıkması gerekir. Dışişleri Bakanlığı durumu geçiştirmeyi tercih etti. Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi’ne konuyu oradaki gazeteciler soruyor. O da ‘Türkiye’deki hukuk düzeni neyse o geçerlidir’ diye cevap veriyor. Bu sözler, ‘Biz vatandaşlarımıza dokundurtmayız ama bunu da açık açık söylemeyiz’ anlamına geliyor. Gönül ister ki Bakü Büyükelçisi daha net bir tavır sergilesin. Ancak Türkiye’deki OHAL koşulları ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin dokusu gözönüne alındığında bu pek mümkün görünmüyor. Durumun ironik bir yanı da var. Tutuklama kararını açıklayan Azerbaycan Başsavcısı, ‘Bunlar zaten Ermeni yanlısı isimler. Bunlar PKK’yı da desteklediler. Bağımsız Kürt devletinden yana da tutum benimsediler’ gibi laflar da etmiş. Bu sözlerden anlaşılıyor ki Başsavcı, Türkiye’deki şartları ve bizim siyasi pozisyonlarımzı dikkate alarak bize yüklenmeyi tercih etmiş.”
Bayramoğlu İnterpol’ün son dönemde siyasallaştığına da dikkat çekti: “Azerbaycan’ın bu tavrının en ciddi sonucu, bundan sonra Karabağ’a gidecek Türk vatandaşları kırk kere düşünmek zorunda kalacak. Bakü yönetiminin istediği Türkiye’de bize yönelik büyük bir kampanya başlatmaktı ama bu olmadı. Türkiye o olgunluğa sahip. Uluslararası açıdan sorunlu bir bölgeye gitmek Türkiye’de cezai yaptırım konusu değildir. Öte yandan Bakü yönetimi, ‘Bu kişileri aranan suçlular listesine koyduk’ gibi ifadeler kullanıyor. Bunun anlamı tıpkı geçen yıl bir Rus vatandaşının Belarus’tan Azerbaycan’a iade edilmesi gibi bir olayın yaşanabileceği ihtimalidir. Adlarımızın İnterpol ‘deki arananlar listesine konulacağından söz ediliyor. İnterpol son dönemde çok siyasallaştı. Devletler suistimal ediyorlar bu işi. Bu nedenle üçüncü ülkelerde zor durumda kalabiliriz. Görüştüğüm bazı eski bakanlar ve bürokratlar, yurtdışı gezilerinde gideceğim bazı ülkelerde Azerbaycan’a iade riskiyle karşı karşıya kalabileceğim konusunda uyardılar. Bu yüzden Beyrut gezimi iptal etmek zorunda kaldım.”
‘Karar kaldırılmalı’
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Devletler Özel Hukuku uzmanı, İsanbul Barosu eski başkanlarından Yücel Sayman ise şunları söyledi:
“Bu kişiler hakkında Bakü’de yakalama ve tutuklama kararı verildi diye iadeleri söz konusu olamaz. Şayet haklarında verilmiş bir mahkeme kararı olursa Türkiye-Azerbaycan arasındaki ikili anlaşmalar devreye girer. Eğer bu eylem Türkiye’de de suç ise bu kişiler Türkiye’de yargılanıp cezalarını burada çekerler. Eğer bu kişilerin isimleri İnterpol’de arananlar listesine konulmuş ise Türkiye’de yakalanıp iade edilmeleri mümkün olmaz ama üçüncü ülkelerde yakalanma ve Azerbaycan’a iade edilme riski var. Azerbaycan tarafından bu yakalama kararının bir an önce kaldırılması gerekiyor.”
Öte yandan Dışişleri Bakanlığı’nın geçen Çarşamba günü yaptığı 'Azerbaycan'ın işgal altında bulunan bölgelerine seyahat etmeyi öngören Türk vatandaşlarına yönelik seyahat ve güvenlik duyurusu' başlıklı açılamada şu ifadeler yer aldı:
“Azerbaycan'ın topraklarının yaklaşık beşte biri üzerinde devam eden işgalin sona erdirilmesi için çeyrek asırdır Azerbaycanlı kardeşleriyle yakın dayanışma içerisinde hareket etmektedir. Bu bağlamda, işgal altında bulunan Azerbaycan'a ait sözkonusu bölgelerin, Azerbaycan makamlarından izin alınmadan ziyaret edilmesinin uluslararası hukuka aykırı olmasının yanı sıra, Azerbaycan kanunlarına istinaden çeşitli yaptırımları gerektirdiğinin; ayrıca, işgal altındaki bölgelere giden vatandaşlarımıza icap ettiği takdirde ülkemizce konsolosluk koruması sağlanmasının mümkün olmadığının, dolayısıyla vatandaşlarımızın işgal altındaki anılan bölgelere seyahat etmekten kaçınmalarında yarar olduğunun hatırlatılması gereği hasıl olmuştur."