Amerikalı yazar Carolien Trent-Gürbüz ile Türkiyeli foto muhabiri Sait Serkan Gürbüz’ün 2012’de hazırladığı ‘Daralan Bir Cemaat: Vakıflı, Türkiye’nin Son Ermeni Köyü’ adlı fotoğraf belgeselin içeriği Türkçeye çevrilmeye başladı.
Son zamanlarda gerek yurtiçinden gerek yurtdışından birçok turiste ev sahipliği yapan, Türkiye’nin tek ve son Ermeni köyü Vakıflı’yı konu alan belgeselde 22 biyografik kesit, altı fotoğraf öyküsü ve iki kısa video yer alıyor. Belgesel, İngilizce olarak vakifli.com adresinden izlenebiliyor.
Ankara’daki ABD Büyükelçiliği’nin sponsor olduğu, ABD Dışişleri Bakanlığı Federal Hibesi’nin desteğiyle hayata geçen proje, nüfusunun artmaması sebebiyle yok olma tehlikesi yaşayan köyün en küçüğünden en yaşlısına kadar çok sayıda sakininin portresini ve hikâyesini barındırıyor.
Belgeselde, 135 kişinin yaşadığı köyün gençlerinin, imkânsızlıklar sebebiyle İstanbul’da veya yurtdışında yaşamayı tercih ettiklerine dikkat çekiliyor. Türkçeleştirilen ilk hikâye, köyün gençlerinden Kami Kartun’la ilgili.
Kami Kartun’un hikâyesinden:
“Bir cumartesi gecesi, Kami Kartun’un ailesi ikinci kattaki balkonda oturuyor. Uzun bir masada şeftaliler, karpuz ve kavun dilimleri var. Kami’nin annesi Kuhar, portakal rengi çiçeklerle bezeli beyaz kupalarda kahve servisi yapıyor. Ara sıra sessizliği bozan kurbağa vıraklamaları dışında gece huzurlu ve sakin.
Aydınlatılmamış sokağın karanlığından gelen, Kami’nin traktör ve motosiklet melezi tırbiratörünün patırtısı huzuru bölüyor. 15 yaşındaki Kami, kilisenin avlusunda yaptığı futbol maçından terli, merdivenleri hızlıca çıkıyor. Balkona girer girmez kendini ikiz kardeşi Melina’nın yanındaki koltuğa atıyor. Daha titiz olan Melina Kami’nin haline burun kıvırıyor.
Kami bir taraftan kendine meyve tabağı hazırlarken “kilisede oynamak için korkulukların üzerinden atlamak zorunda kaldık” diye anlatıyor.
Melina’nın alaycı yorumuyla beraber karakter ve görünümü çok zıt ikizler arasındaki sürtüşme başlayıveriyor. Narin Melina Kami’nin varlığıyla hepten minicik kalıyor. Kami ise kocaman elleri ve ayaklarıyla, uzun boylu, geniş bir göğsü olan, irice bir çocuk. Karakteri ise kendinden de iri.
‘Seni evlat edindik,’ diyor Kami kız kardeşine. ‘Çöpte bulduk seni’ diye ekliyor.
‘Ya öyle mi?’ diye karşılık veriyor Melina. ‘Seni ciddiye alıyor gibi görünüyor muyum?’
Kami sinirli bir nefes verip anne ve babasına dönüyor ve bazı çocukların futbol maçında ne kadar kötü oynadıklarını anlatmaya koyuluyor. Maç sırasında arkadaşlarının yaptığı yorumları taklit edip topu ıskalamalarını anlatırken neredeyse oturduğu sandalyeden düşecek. Kami, yürekten bir komedyen…”