Şener: Uzlaşma olsaydı bütün emniyetin sorumluluğu ortada kalkacaktı

Dink cinayeti davasının duruşmasında bugün gazeteci Nedim Şener dinlendi. Şener’in ifadesinin ardından duruşma 3-4-6-7 Temmuz tarihlerine ertelendi.

Dink cinayetiyle ilgili kamu görevlilerinin yargılandığı duruşmada tutuklu sanıklardan Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek, tutuksuz sanıklardan Reşat Altay, Ahmet İlhan Güler ve Celalettin Cerrah hazır bulundu.

Dink ailesi avukatlarında Hakan Bakırcıoğlu ve Hülya Deveci’nin yanı sıra bazı sanık avukatları da mahkemedeydi. 

Duruşma, İstihbarat Daire Başkanlığı büro memuru Şafak Şen’in tanık olarak dinlenmesiyle başladı.

‘FETÖ PDY’den tutuklu olduğunu belirten ve SEGBİS sistemiyle ifade veren Şafak Şen, Daire Başkanlığı bünyesinde hazırlanan, Sabri Uzun imzalı hedef şahıslar programına dair genelgede parafı bulunanlar arasında yer alıyor. Şen, görevinin gerekli belgeleri hazırlamak olduğunu, koruma amaçlı belgeler istendiğinde onları da hazırladığını söyledi. Hedef şahıslar programının nasıl uygulandığını bilmediğini söyledi. 

“Sadece bu cinayeti araştırdığım için tutuklandım” 

Şafak Şen’in ardından gazeteci Nedim Şener’in tanık olarak ifadesine geçildi. 

Hrant Dink’in hedef haline getirildiği 2004 yılından, cinayetin işlendiği 19 ocak’a kadar Dink’in yaşadığı tehdit atmosferine değinerek söze başlayan Nedim Şener ifadesinde özetle şunları söyledi:  

“Bu benim için ilahi adaletin tecelli ettiği an. Sadece Dink cinayetini araştırdığım için Ergenekon davası sanığı olarak gözaltına alınmıştım. 2008’den itibaren ne yaşadıysak Dink cinayeti davası içinde yaşadık.”

“Devletin bütün kanatlarının içinde yer aldığı bir suçtan bahsediyoruz. Kimi ihmalle, kimi göz yumarak,  kimi örgüt üyesi olarak bu işe bulaşmışlar. Hrant Dink cinayeti devletin namus davasıdır. Devlet bu cinayeti aydınlatamazsa, 1915 Soykırımı iddialarının altında kalır. Kitabımda Dink cinayeti 1915’in son halkası demiştim.” 

“Sabiha Gökçe haberinin ardından Genelkurmay Başkanlığı ilk defa bir kişiyi, Dink’i hedef alan bir bildiri yayımladı. Bir yandan Dink’in ayağını denk alması söyleniyor MİT üzerinden. Kendini yalnız hisseden bir gazetecinin karşılaşabileceği en büyük baskı. Şimdi FETÖ’den açığa alınan İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü Avni Usta, Dink’i korumakla görevli adam Dink hakkında suç duyurusunda bulundu.”

“Abdülkadir Aksu süreci başından beri biliyordu”

“Siyasetçiler de organizasyonun içinde var. Abdülkadir Aksu, Beşir Atalay var. var.  Abdülkadir Aksu süreci başından beri biliyordu. Ali Fuat Yılmazer şu konuda haklı: o buradaysa Aksu neden yok?’ 

“Fetullah Gülen cemaatini suçlama, kriminalize etme durumunda olmadım hiç. Ama Dink cinayeti bana bunun böyle olduğunu gösterdi. ‘Hrant Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları’ kitabımı yazdıktan sonra Muhittin Zenit, Faruk Sarı, Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek benim hakkımda suç duyurusunda bulundular. Böylece karşımda açığa çıkarılması gereken örgütsel bir yapı olduğunu anladım.”

“Ergenekoncularla Ergenekon’a operasyon yapanlar Dink cinayetinde fikir birliği yapıyor."

“FETÖ devlet içindeki sinsi yapılanmalarını sürdürseydi bu dava buraya gelmezdi.” 

“Ergenekon operasyonunu başlatmak için Hrant Dink cinayeti sonrası basın üzerinden zihin operasyonları yapıldı.”

“Santoro cinayeti Dink cinayeti provasıydı” 

“Hrant Dink’i 2004’te uyaran MİT’çinin adının Özer Yılmaz olduğunu yazdım. Kimse dikkat etmedi.”

“Emniyet Hrant Dink’in öldürüleceği bilgisine sahipti. Dink’in ‘ne pahasına olursa olsun öldürüleceğine” ilişkin F4 raporunu dava dosyasında görüp yayımladım. Hakkımda davalar açıldı. Bu belgeleri anlattığım için 32 yılla yargılanan bir insan haline geldim.”

“Rahip Santoro cinayeti Hrant Dink cinayetinin provasıdır.”

Şener’in ifadesinin bitmesinin ardından soru faslına geçildi. Müdahil avukat Hakan Bakırcıoğlu, tanık Nedim Şener’e ‘İstihbarat Yalanları’ kitabında geçen ‘Öyle bir formül bulunmalıydı ki hem emniyetçiler ve Akyürek sorun yaşamamalı hem de Tuncel en az zararı görmeli” ifadelerini hatırlatarak Şener’in neyi kastettiğini sordu. Şener de, cinayet işlendikten hemen sonra Celalettin Cerrah’ın yaptığı ‘milliyetçi duygularla işlenmiştir’ açıklamasını hatırlatarak  “anlaşma, uzlaşma olsaydı elbette bütün emniyet teşkilatı sorumluluğu ortada kalkacaktı. Tıpkı Santoro cinayeti gibi. Samast’ın verdiği ifadeden cinayetin Samast’ın yakalanması üzerinden kurgulandığını biliyoruz. İlk ifadeye bağlı kalınsaydı bütün emniyet teşkilatı aklanmış olacaktı” dedi.   

Avukat Bakırcıoğlu, 17 Şubat 2006’da Trabzon’dan İstanbul’a gönderilen, Hayal tarafından Dink'e eylem yapılacağı bilgisini içeren yazının İstanbul’da Dink’in korunması için yeterli olduğuna kanaat getirdiklerini hatırlatarak "Kitabınızda  'Sorumluluk Cerrah'ın omuzundaydı'  demektesiniz, bu yazı ile ve  koruma bahsi ile ilgili sorumluluk yalnızca Cerrah'ın değil aynı zamanda bu yazıyı paraflayan Ahmet İlhan Güler'e de ait değil miydi"’ sorusuna Şener “Engin Dinç tarafından gönderilen yazıda daha uyarıcı bir şey olsa daha etkili olacaktı. Ama Dink açık açık tehdit ediliyor. Herkesin sorumluluğu vardı” ifadelerini kullandı.  

Bakırcıoğlu, "Reşat Altay'ın Hrant Dink cinayetine dair planlamadan haberi olmadığına yönelik iddialarına itibar ettiğiniz ve kitaplarınızda Reşat Altay'a ilişkin anlatımları bu beyanlara göre yaptığınız görülmekte" dedikten sonra Reşat Altay'ın Hrant Dink cinayeti ile farklı tarihlerde birbiri ile çelişken ifadelerini Nedim Şener'e hatırlattı, "Bugün bu kitabı yazıyor olsaydınız Reşat Altay meselesine biraz daha mesafeli bakar mıydınız?' diye sordu. Şener 'bir kitap daha yazacağım zaten, daha geniş çerçeveli olacak' cevabını verdi" 

Savcı Nedim Şener’e, Ali Fuat Yılmazer’in savunmasındaki iddiasını hatırlatarak, C şube Müdür Yardımcısı Tamer Bülent Demirel ve Yılmazer’in ifadelerinin karışıp karışmadığını da sordu.  Şener, Yılmazer ve Demirel arasındaki ifadeleri karıştırdığını belirtti.  

"Kişisel meselenizi burada çözmeyin"

Davanın tutuklu sanıklarından Ali Fuat Yılmazer de duruşmada Nedim Şener’e soru sormak üzere söz aldı. Duruşma salonu, Yılmazer ve Şener arasındaki gergin diyaloglara sahne oldu. Mahkeme Heyeti Başkanı sık sık araya girmek zorunda kaldı, ‘Kişisel meselenizi  burada çözmeye çalışmayın’ dedi. 

Ali Fuat Yılmazer, “İstanbul’dan bir kişinin ismi telaffuz edilmedi. Bugün burada olmamın müsebbibi hukuk değil nedim Şener’dir” dedi. Şener cevaben “ilk haberlerimde Ramazan Akyürek var, Ali Fuat çerezdi. Adı aralarda geçiyor. Bana dava açarak, mahkeme başkanıyla aynı kapıdan girerek beni taciz etti” ifadelerini kullandı. 

Yılmazer, Şener’in bilgi kaynağının İstanbul İstihbarat yetkilileri olduğunu iddia ederken Şener bu iddiayı yalanladı. 

Yılmazer’in ardından Şener’e soru sormak için söz alan Ramazan Akyürek, Dink cinayetinin hemen ardından İstanbul’da yapılan ve Ramazan Akyürek’in de katıldığı toplantıyı ‘Akyürek’i kurtarma operasyonu’ olarak tanımlayan Şener’i eleştirdi, ”Bu nasıl bir kurtarma toplantısı ki zorla katılıp bir saat içinde ayrılıyorum. Açık ki kendini kendin kurtarmaya çalışanlar İstanbul’daki görevlilerdir” dedi. Şener de “Akyürek Mcdonalds bombalamasında da Rahip Santoro öldürüldüğünde de Trabzon Emniyet Müdürü. Bunlar olmamış gibi davranıyor” cevabını verdi.

Nedim Şener’e soru sorulmasının ardından Mahkeme Heyeti talepleri aldı. Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu,  Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden, dönemin Jandarma Komutanı Ali Öz ve Yüzbaşı Metin Yıldız da dahil sekiz askerin yargılandığı davanın 14. Ağır Ceza’da devam eden ana davayla birleştirilmesini bir kere daha talep etti.  

Mahkeme Heyeti, tutukluluk hali devam eden Hamdi Egbatan için yakalama emri çıkartılmasına karar verdi.  

Duruşma 3-4-6-7 Temmuz tarihlerine ertelendi. Bir sonraki duruşmada, tanık ifadelerine ara verilerek, Dink davasıyla ilgili hazırlanan ve 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen 3. İddianamenin okunmasına başlanacak. Yanı sıra yeni iddianameyle ana davaya eklenen 28 askerin durumu mahkeme tarafından değerlendirilecek. 

Kategoriler

Güncel Dink Davası

Etiketler

Dink davası


Yazar Hakkında

1987 İstanbul doğumlu. Agos web sitesinin editörü; insan hakları, ifade özgürlüğü, çevre hareketleri, güncel politika ve yaşam haberleri yapıyor.