Dink cinayeti davasında dönemin Emniyet İstihbarat Dairesi C Şubesi Müdürü Ali Fuat Yılmazer savunmasını sürdürüyor. Yılmazer, Erhan Tuncel'in telefonuyla ilgili dinleme kararı alındığını ancak hiç kayıt olmadığını söyleyerek, "Burada çok ciddi bir tezgah var" dedi.
Dink cinayetinde, aralarında Ramazan Akyürek, Celalettin Cerrah, Ahmet İlhan Güler ve Engin Dinç’in de bulunduğu kamu görevlileri hakkında açılan dava İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor.
Duruşmaya tutuklu sanıklar Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek, tutuksuz sanık Reşat Altay ve Ahmet İlhan Güler katıldı.
Ayrıca Hamdi Egbatan, Osman Gülbel, Yasin Hayal, Özkan Mumcu, Ogün Samast, Mehmet Ali Özkılınç ve Şükrü Yıldız da SEGBiS aracılığıyla bulundukları cezaevlerinden duruşmaya katıldı.
Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, Bahri Belen, İnci İşbulur, Ayşenur Demirkale, Sebu Aslangil ve sanık avukatları mahkeme salonunda hazır bulundu.
Mahkeme, daha önce kimlerin tanık olarak dinleneceğine karar vermişti. Bazı tanıkların bulundukları illerden ifadeleri alındı.
Tanıklar ifade veriyor
Mahkeme, dava kapsamında 52 kişinin tanık ifadesine başvurulması kararı vermişti. Tanık ifadeleri alınmaya başlandı.
Ahmet Kurt ve Tarkan Göçen, Seyfi İnan, Yalçın Kara ve Özcan Özkan bulundukları illerin mahkemeleri aracılığıyla ifade verdiler. İfadeleri duruşmada okundu.
Ahmet Kurt, Daire Başkanlığı C Şubesinde çalıştığını ve Dink'in öldürüleceğine dair bilgi geldiğini ancak ne gibi çalışmalar yapıldığını bilmediğini söyledi.
Tanık olarak ifade veren Tarkan Göçen, cinayetten sonra Ali Fuat Yılmazer'in Dink'le ilgili gelen bilgilerin derlenmesini istediğini ve Dink'le ilgili raporu o zaman gördüğünü söyledi. Gökçen,Muhittin Zenit'le arkadaş olduğunu, meraktan Zenit'i aradığını, olayla ilgili kimseyle görüşmediğini söylediğini aktardı.
"Yılmazer, 'Trabzonlu ekibin evraklarını getirin' diye bağırıyordu"
Cinayetin işlendiği dönem Daire Başkanlığında görev yapan Seyfi İnan da tanık olarak ifade verdi. İnan, “Dink’le ilgili belgelerin önemli olduğunu, böyle önemli belge ve bilgilerden şube müdürünün haberi olmamasının mümkün olmadığını” söyledi.
Daire Başkanlığında görevli polis memurlarından Yalçın Kara da ifadesinde şunları söyledi: "Cinayet günü, Daire Başkanlığına gittiğimde Yılmazer, Trabzonlu bir ekip vardı onun evraklarını bulup getirin diye bağırıyordu"
Özcan Özkan da Osman Hayal'le ilgili tahkikat yapılması istendiğini ve tahkikatın yapıldıktan sonra rapor yazdıklarını baska da işlem yapmadıklarını söyledi. Özkan, kendilerinin hicbir evrak görmediklerini söyledi.
Tanık ifadelerinin okunmasının ardından Yılmazer, savunmasına başladı.
"Trabzon'da bu cambazlıkları kim yapıyor?"
Yılmazer, Erhan Tuncel'in Trabzon İstihbarat tarafından, cinayetten önce, hedef olarak dinlenmeye başladığını ancak hiç ses kaydı olmadığını söyledi:
"Trabzon'da bu cambazlıkları kim yapmış. Ya telefonun kullanılmadığı biliniyor ya da birisi “bu telefonu kullanma” demiş. Bu çocuk oyuncağı değil. İstihbaratta böyle hatalar yapılmaz. İki yıl kaydı olmayan elemanı kayıt altına almışlar. Sonra eleman aracılığıyla vazgeçirmeye çalışıyoruz diye istihbarat raporu yazmışları. Bu raporun eşi benzeri yoktur. Ne polisin ne istihbaratçının böyle bir işi yoktur. Bu paçayı kurtarma çabasıdır. Burada çok ciddi bir tezgah var."
Yılmazer, iddianameyi hazırlayan savcının kendi lehine olan delilleri gizlediğini söyleyerek savcılığı eleştirdi.
Cemaatin etkisi olmadı mı?
Yılmazer, İstihbarat Daire Başkanlığında görevliyken İstanbul İstihbarat Şube Müdürü olmasına ilişkin iddialara dair konuşruken Mahkeme Başkanı Ali İhsan Horasan ‘’Sizin İstanbul'a atanmanızda hiç mi cemaatin etkisi olmadı? Tümüyle mi liyakat geçerliydi?’’ diye sordu.
Yılmazer, ‘‘Ben de etkisi olmadı. Fetullah Gurubundan terör örgtütü çıkmaz. 15 Temmuz’da binlerce kişiyi tutuklandılar. Bylocku işaret ettiler. Bylocktan delili olmaz. İlerde bize kumpas davalarında müşteki sıralarında oturup tek tek bunları anlatacağız’’ dedi.
Dink davası yarın Yılmazer'in savunmasıyla devam edecek.