BÜLENT AYDIN
Her 19 Ocak’ta o meydanda Hrant Dink ile konuşur gibiyiz. Bu kalabalığın bir kısmı daha çocuktu o zaman. Genç oldular şimdi. Hrant’ın komşuları, çocukluktan arkadaşları var. Nar taneleri gibi dağıldığı uzak ülkelerden gelenler var. On yıl bu dile kolay ama bir yandan daha dün gibi. Hrant Dink, bir asırdır sürdürülen nefretle vurulup yüzükoyun yatarken o kaldırımda koşarak gelmiştik belki yalandır diye. Doğruymuş, duramadık yürüdük acımızı bağırarak kentin en büyük meydanına. Oturduk dizlerimiz kesik gibi bir zaman. Duramadık, yürüdük yine düştüğü yere. Geceydi artık, hava karanlık, gözlerimizde çakmak çakmak yanan acımız. O gün bu gün “Hrant’ın Arkadaşları”yız. Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz...
“Hrant’ın Arkadaşları”, bu alçakça cinayeti içine sindiremeyenler ve on yıldır davasının peşini bırakmayanlardır. “Hrant’ın Arkadaşları” çağrısıyla mahkeme önünde her duruşma öncesi biraraya gelenler, 19 Ocak’larda Agos’un önünde on binler oldular. “Hrant için adalet için” sloganı bu ülkede adalet talebinin simgesi haline geldi.
Bütün düşmanlıklara merhem olacak bir insandı Hrant Dink. Bütün düşmanlıklara çareydi onun yaşamı, yazdıkları ve söyledikleri. O sadece kendi halkı için değil herkes için adalet, eşitlik, özgürlük ve barış istiyordu. Onu öldürenler yüz yıllık karanlığa gömmek istediler. Ama hiçbir karanlığın örtemeyeceği kadar ışıklı bir insandı Hrant Dink. Ardından on yıldır süren adalet mücadelesine ilham veren Hrant’ın kendisidir.
Türkiye toplumu Hrant Dink’in katledilmesiyle derinden sarsıldı. Bu cinayetin suç ortağı olmayı en başından reddetti. Devletin gerçek suçluları gizleyip, kollama, gerçeklerin bütün açıklığıyla görülmesini engelleme yolundaki çabasına ve yıllar süren yargılamalara, mahkeme kararlarına rağmen bu davanın üstünün kapatılamaması ondandır.
Geçen on yıl boyunca, “Hrant’ın Arkadaşları” birbirimize sarılarak merhem olduk. Zafer için değildir aslında adalet talebi. Öldürülenin anısına saygı, hakkı yenmişin yanında durma ve mücadelesini sürdürme iradesidir o talebi canlı tutan.
Hrant Dink’e Anadolu’nun her köşesinden bir selam getirerek, isimleri değiştirilmiş caddelerden, sokaklardan geçerek, dilimizde adı, yüreğimizde özlemi yine düştüğü yere geleceğiz. 19 Ocak günü bir kez daha orada Hrant Dink ile konuşacağız. Biliriz artık duyamaz bizi. Ama onun hep istediği gibi biz kalanlar ne zaman birbirimizin sesini gerçekten duyacak ve acısını anlayacağız?