ALEXANDER ISKANDARYAN
Merhaba sevgili Hrant,
Doğruyu söylemek gerekirse, birisi beni arayıp hatırlatana kadar on yıl önce öldürülmüş olduğun aklımdan çıkmıştı. Birbirimizi neredeyse on yıldır tanıyorduk; 90’ların ortasında tanışmıştık. Ölüm haberini nasıl aldığımı hatırlıyorum: Ortak bir arkadaşımız, neredeyse silah ateşlenir ateşlenmez beni aramıştı. Seni er geç öldüreceklerini her zaman biliyordum ve sen de zaten bana bunun olacağını söylemiştin ama yine de o günü düşünmek canımı acıtıyor. Sen buna rağmen sana yakışanı yaptın. Tehlikenin farkında olmana rağmen yapman gereken neyse yapmaktan geri durmadın.
Bu gibi olayların ardından ne yaşanıyorsa o yaşandı sonrasında. Ermenice'deki o söz gibi: kör ölür, badem gözlü olur (գնա մեռի` արի սիրեմ). Ölümünden sonraki 10 yılda, senin hakkında çok şey yazıldı; sen yaşarken yazılanlardan çok daha fazla. Ölmek seni daha popüler yaptı; en azından Türkiye dışında durum bu. Ermenistan'da bir efsaneye dönüştün; her okul çocuğu duymuştur adını. Ölmüş olmana rağmen sana yakışanı yapmaya devam ediyorsun.
Hrantcan, sen liberaller, solcular ve Ermeniler için bir ikona dönüşüyorsun. Biliyorum ki yaşasaydın ve görseydin bundan hiç hoşlanmazdın: Sen bir poster imajının aksine karmaşık ve muhalif biriydin. Artık burada olmadığın için insanlar seni bir kaideye oturtacaklar. Bunu engellemenin bir yolu yok elbette, fakat ben gerçek seni, o kanlı canlı, tutkulu halini hatırlıyorum. Türkiye ve Ermenistan 10 yılda çok değişti ama sen hiç değişmedin. Sağlığına içiyorum Hrant, Ermenilerin ölülerinin şerefine sanki yaşıyorlarmışcasına içtikleri gibi.