Yaklaşık bir haftadır Azerbaycan-Ermenistan sınırında devam eden olaylarla 1994’te imzalanan ateşkes antlaşmasının ilk defa bu kadar ciddi bir şekilde ihlal edilmekte olduğunu kaydeden Avrasya Güvenlik ve Strateji Araştırmalar Merkezi Başkanı Dr. Hatem Cabbarlı, 1News Azeri haber sitesinde yayınlanan yazısında güvenilir kaynaklardan edindiği bilgileri aktarıyor. Buna göre olayları İran özel kuvvetleri başlattı.
Daha önce de cephe hattında Ermenistan düzenli olarak ateşkesi ihlal ettiğini iddia eden Cabbarlı buna rağmen iki tarafın da kırılgan yapıyı bu derece sarsmadığını ve ateşkes antlaşmasını saygı duyulduğunu belirtiyor.
Yazının devamı şöyle;
Son bir kaç gündür temas hattında yaşanan yoğun silahlı çatışmalar konuyu başka açıdan ele alma ihtiyacını doğurmaktadır. Bölgesel ve uluslararası jeopolitik realite dikkate alındığında Azerbaycan ve Ermenistan’ın ateşkes antlaşmasını bu kadar ciddi şekilde bozmaları için hiç bir neden yoktur.
Dağlık Karabağ sorununun çözümü için faaliyet gösteren AGİT Minsk Grubu’nun arabuluculuk girişimleri sonuçsuz kalsa da, sorunun barış yoluyla çözülmesi her iki ülkenin Devlet Başkanları düzeyinde müzakere edilmektedir.
Kırılgan bir yapıya sahip olsa da, ateşkes antlaşması şartlarına uyulmaktaydı. Azerbaycan, Ermenistan, bölge ve uluslararası alanda yaşanan hangi jeopolitik olaylar ateşkesin ihlal edilmesine neden oldu? Bu konuya açıklık getirmek için son zamanlarda bölgesel ve uluslararası alanda yaşanan olayları göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Bu olayları kısaca aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür:
-ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un Güney Kafkasya devletlerini ziyaret etmesi;
-Rusya-Gürcistan arasında siyasi gerginliğin halen devam etmesi ve ABD’nin açıkça Gürcistan’a desteğini yenilemesi;
-ABD (NATO)-Rusya arasında hava savunma kalkanı sisteminin Batı Avrupa’ya yerleştirilmesi probleminin gerginleşmesi;
-Son zamanlarda ABD-İran gerginliğine paralel olarak İran’ın Azerbaycan’ı haksız olarak eleştirmesi ve iç işlerine müdahale etmesi;
-İran’ın nükleer silaha sahip olma çabaları, ABD-İran ve İsrail-İran gerginliğinin artması, İran’a karşı uygulanan ekonomik, siyasi yaptırımların sonuçlarının İran ekonomisinde ve siyasi hayatında belirgin şekilde hissedilmesi.
Sonuncu paragraf istisna olmakla yukarıda ifade edilen problemlere taraf olan devletlerin (İran istisnadır) Azerbaycan-Ermenistan arasında ateşkesin ihlal edilmesinde siyasi ve güvenlik açısından çıkarları yoktur.
İran uluslararası alanda her geçen gün bir az daha köşeye sıkıştırılmasına rağmen dünyaya meydan okumaktadır, ‘İsrail’siz dünya’ diyerek doğrudan İsrail’i, dolayısıyla ABD’yi tehdit etmekte, MAGATE ile müzakerelerde diplomatik mekanizmalardan yaralanarak faaliyet alanını genişletmeye çalışmakta, Müslüman devlet olduğunu iddia etse de, Dağlık Karabağ probleminde Müslüman-Şii Azerbaycan’ın değil, Hıristiyan-Gregoryen Ermenistan’ı desteklemektedir. Yani İran’ın vizyon planlaması onun ekonomik, siyasi, askeri, iç güvenlik gibi faktörlerin potansiyelinin çok üzerindedir.
ABD ve İsrail’in İran’a karşı siyasi ve ekonomik baskılarına Avrupa Birliği ülkelerinin de katılmasıyla İran etrafında çember her geçen gün bir az daha daralmaktadır. Dünya basınında ABD’nin İran’a saldıracağı tarih konusunda bir takım müzakereler yapılmaktadır.
İran durumun farkındadır ve bu çemberi zayıflatmak veya tamamen kurtulmak için Suriye’de Başer Esat rejimine destek veriyor, aynı zamanda Rusya ve Çin’in desteğini kazanmaya çalışıyor.
Böyle bir durumda İran kendisine karşı yapılan baskıları azaltmak için doğrudan ABD ve İsrail’e askeri operasyonlara başlayacak kadar ekonomik, siyasi ve askeri güce sahip değildir.
Buna göre de, ABD’nin askeri müdahalede bulunmak istediği Esat rejimini korumak için destek vermekte, Afganistan’da Taliban silahlı birlikleri ile temas halinde, Filistin’de İsrail’e karşı siyasi gruplaşmalarla işbirliği içerisindedir. Ancak görünen şudur ki bütün bunlar ABD’nin İran’a karşı baskılarını (hatta askeri müdahale ihtimalinin) önlemek için yeterli değildir.
İran açısından ABD’nin baskılarını azaltmak ve askeri müdahale ihtimalini tamamen ortadan kaldırmak için en uygun plan bölgede yeni çatışma ocağının alevlenmesidir. Buna en uygun olan ise Dağlık Karabağ problemidir.
İran bu çatışmayı alevlendirmenin zamanlamasını da iyi düşünmüş ve ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un Güney Kafkasya devletlerine resmi ziyareti sırasında bu planını hayata geçirmiştir. Güvenilir kaynaklardan alınan bilgiye göre, Azerbaycan-Ermenistan arasında ateşkes antlaşmasının ihlal edilmesi doğrudan İran ile ilintilidir.
Kaynağın verdiği bilgiye göre, İran ordusunun Devrim Muhafızlarına bağlı özel kuvvetlerden oluşan iki üç grup, İran ile sınır olan, Ermenistan’ın işgal ettiği bölgelerden içeri sızarak Azerbaycan ve Ermenistan ordusu arasında ateşkesi ihlal etmek amacıyla her iki tarafa saldırmıştır. Böylece, Azerbaycan Ermenistan’ın, Ermenistan da Azerbaycan’ın ateşkesi ihlal ettiğini düşünerek karşılık vermiş ve sonuçta bütün cephe boyunca ateşkes sekteye uğramıştır. Aynı kaynak, İran özel kuvvetlerinin kayıp verdiğini ama kayıpların cephe hattında kalmadığını, sınırdan geçirildiğini iddia etmektedir.
Ateşkesin ihlal edilmesinden sonra İran’ın Ermenistan’a iki kargo uçağıyla silah gönderdiği hakkında haberlerin bölge basınında yayımlanması da tesadüf değildir elbette. Ateşkesin ihlal edilmesinden sonra zor durumda kalan Ermenistan’a askeri yardım yapmakla İran Ermenistan’ın yanında olduğunu hatırlatmak, Azerbaycan’a ise baskılarını artırmak istemektedir.
İran’ın ateşkesin ihlal edilmesini tetiklemesi bölgede güvenliği ciddi şekilde zedelese de, henüz istediği sonucu alamamıştır. İran ‘büyük hedefine’ ulaşmak için ‘küçük planlar’ kurmaktadır. Ama bu planların tamamının İran’ın istediği sonuçları vereceğini düşünmek elbette mantıklı değildir.
Bütün komşu devletlerle sorunları olan, Arap-İslam coğrafyası ile ilişkilerini yoluna koyamayan, ABD ve dünyanın diğer büyük devletleri ile yaşadığı ciddi sorunların çözülmesinde ortak paydaya gelemeyen İran ikilem içerisindedir. Bu ikilemi nasıl çözeceği ise henüz belli değildir.
Dr. Hatem Cabbarlı, Avrasya Güvenlik ve Strateji Araştırmalar Merkezi Başkanı