KARİN KARAKAŞLI

Karin Karakaşlı

ÜVERCİNKA

Ne mutlu bir şey olmayana!

15 Temmuz darbe girişimi sonrası memleket zembereğinden boşalmış bir halde, her biri akla ziyan gelişmeleri günlük hayatın sıradan ayrıntılarıymışçasına yaşamaya devam ediyor. Meydanlardaki demokrasi şölenleri Gülen cemaatiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan her alandan muhalif isimlerin göz altı ve tutuklanma operasyonlarıyla at başı gidiyor. Muhbirlik müessesesinin bir kez daha altın çağını yaşadığı bugünlerde, eski ittifaklar yerini intikam mekanizmalarına bırakmışken, absürdün sağlamasını devletin kod kelimesi Ermeni üzerinden yapalım.

Bayraklar ve mehter marşı eşliğinde milli birlik ve beraberlik çağrıları yapılırken, bir anda ekranları demokrasi zaferi için hazırlanan sıra dışa bir reklam filmi kapladı. "Ne mutlu Türküm, Lazım, Boşnağım, Kürdüm, Zazayım, Gürcüyüm, Çerkezim, Çeçenim, Pomağım, Romanım, Arabım, Süryaniyim, Ermeniyim, Rumum, ... Ne Mutlu Türk'üm Diyene…"

Kürt halkı aylardır abluka altında tanklarla toplarla bombalanır, bodrumlarda yakılır, cenazelerini gömemezken birdenbire ne mutlu payesine gelince, olaylar haliyle sürreel bir boyut kazandı. Aynı dehşetengiz boyut Ermeniler için de geçerli. Hani, bunu bir Ermeni ya da Kürt söylese Türklüğü tahkir ve tezyiften davalık olur. Nitekim, reklamın altına yapılan yorumlar hemen beni kendime getirdi. En edeplisi “Bu memleket Oğuzuyla, Karluk, Kıpçak, Halaç ve Uyguruyla Türk'tür. Başka sıfat, başka kimlik bilmiyor, tanımıyoruz” ya da “Tüh sizin mayanıza” şeklinde ifade edilen yorumlar genel olarak “Hangi o. ç. yaptı bu reklam? Ne mutlu Ermeniyim ne demek lan, bu nasıl reklam a. k. Ermenilerin anasını s. binlerce Türk’ü Kürt’ü katleden o piç Ermenilerin adını saymak bize küfürdür” lezzetinde akıyor sayfalar boyu. RTÜK'ün içindeki FETÖcüleri temizleyememişler ki, bu reklam yayınlanabiliyor, analizi de komplo kumpas mahareti açısından takdire şayan doğrusu. Tepkilerdeki Azerbaycanlı katkısı da dikkat çekmeyecek gibi değil. ‘Bu reklamı yapan şerefsiz ne vaxd Ermenilernen Türkler qardas oldu. Men bildiyim Türk’ün dosdu Azerbaycandır ama bu reklamda Azerbaycan’ın adı yoxdu’ örnek olarak verebileceğim bir cümle.

Derken Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı AKPli İbrahim Karaosmanoğlu, en baş müttefik olarak her yerde teşkilatlanmalarına göz yumulmuş Gülen cemaati mensuplarına yönelik nefreti ifade etmek için o bildik pi sayısından, Ermeni’den medet umdu: “Devletin kadrolarında gerek belediyede, sağlıkta, emniyette devletin kadrolarında bulunmaları bizim için de yüz karasıdır. Bunlardan öğretmen olmaz, hiçbir şey olmaz. Bizim için Fransız İngiliz, hatta doğudaki Ermeni bunlardan daha değerlidir.”  Hatta sözcüğüne dikkat; kendisi bir başına yüzyıllık tarihin ifadesidir.

Tam geleneksel nefret sıralamasında bir basamak gerilediğimizi düşünecektim ki, titreyip kendime gelmemi sağlayacak o büyük sır da iki ayrı haber eşliğinde ifşa edildi. Buna göre, “Kars'ta Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, gözaltına alınan 2 binbaşı ve firarda olan bir Cumhuriyet savcısının evinde İnciller bulundu. Örgütün ‘bölge imamı’ olarak aranan Cumhuriyet Savcısı Burak Yılmaz'ın evinde bulunan İncil'de, ayracın en son ‘Korintos'ta sert direniş’ bölümüne bırakıldığı tespit edildi.”

Asıl aydınlanmayıysa Osmanlı Ocakları’nın ‘Fetullah Gülen öz be öz Ermeni'dir’ açıklamasıyla yaşadık. Böylece bütün taşlar yerine oturdu. Tabii ya, kambersiz düğün mü olurdu. Seyreyledim dünyayı: “Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Hayrullah Beyazıt, Fetullah Gülen Ermeni’dir. Kardeşinin adı Mesih'tir, değilse görevimden istifa edeceğim’ dedi. Almanya’nın ‘Ermeni Soykırımı’ kararında Gülen’in parmağı olduğu açıkça gözükmektedir. Erzurum doğumlu olan ve kardeşinin isminin ‘Mesih’, annesinin isminin ‘Rabin’ olması üzerine yaptığımız araştırma sonucu Gülen öz be öz Ermeni çıktı. MHP’li Yusuf Halaçoğlu; ‘Fetullah Gülen Ermeni kökenlidir ve bizzat büyük dedeleri Erzurum’da Türklere yapılan soykırımda aktif görev almıştır. Yalansa araştırın…’ demişti.”

Araştırmalar mutlaka sürüyordur. Bu meyanda benim gibi etnik kimlikten bir başına kıvanç ya da nefret üretemeyenler için elde kalan tek cümle ‘Ne mutlu bir şey olmayana!’ olabilir. Ne mutlu sadece kendi olana, kendi kalana. Bir de akıl sağlığını koruyana. En büyük tehlike bu artık zira.