Ermenistan Vaspurakan (Vanlılar) Derneği az sayıda insanın, daha doğrusu sadece Vanlıların katılabileceği bir “1915’de Van’ın Direnişi” anma günü tertiplemiş. Ben de eş kontenjanından davet edilmiş oldum. Bayağı sıkı bir dernek, Bitlisli ya da Karslı bile olsan davetli değilsin, bu bir “Kudretli Vanlı” kutlaması, kısaca onlara, kendi “milletlerine” özgü. Ben de ancak “gelin” olarak kabul edildim.
Ne yalan söyleyeyim, 1915’deki Van Savunmasının hem tarihi hem psikolojik anlamda ne kadar önemli bir direniş olduğunu çok iyi bildiğim halde, Türkiye’de doğmuş, büyümüş olmanın yarattığı bir duyguyla daha çok “vatan millet” nidaları ile süslü bir müsamere seyredeceğimi düşündüm. Hatta bir ara “İster misin anmada ‘Temsili Türkler’ de olsun, halk galeyana gelsin sahte Türk’ü tartaklasın, dövsün hatta kontrolden çıkarak adamı vursun” diye aklımdan geçirdim. Haklıyım, Türk eğitim sistemi bize 1. Dünya Savaşı sırasında 83 “kurtulan” ilin 64’ünün Ermenilerden “kurtulduğunu” öğretmedi mi? Şehrin en cılız, en çelimsiz erkeğini seçip “Temsili Ermeni” yapmadı mı?
Vanlılar olarak Yerevan’ın Bağımsızlık Meydan’ında toplandık, otobüsler ile Agarak köyünde bulunan 1981 yılında yapılan “Ardziv Vaspurakan” (Vaspurakan Kartalı) heykelinin olduğu tepeye doğru yol aldık. Çoluk çocuk otobüsteyken 4 yaşındaki kızımın da yeni bir adı olmuş oldu: “Vanetsu çutik” (Vanlı civciv). Ben mesleki deformasyon gereği etrafı dinliyor, zulüm hikayeleri ne zaman ortaya çıkacak diye bekliyorken arkadaki 70’lik teyzeler Real Madrid maçını tartışmaya başladılar. Öndeki göbekli amca da yağlarını eritmek için sabahları içtiği sarımsak, limon karışımının inceliklerini anlatmaya koyuldu. Bir “gelin” kılığında bindiğim, oysa aslında Agos için “muhbirlik” yaptığım gezinin otobüs ayağı beklentilerimi doğrusu karşılamıyor diye düşündüm. Baktım olacak gibi değil, ortalığı hareketlendireyim dedim. Şöyle ortaya “Vanlılar için neden cimri diyorlar?” diye sorduğum anda yanlış bir şey yaptığımın farkındaydım ama artık çok geçti. En öndeki dondurma yiyen teyze bana ters bir bakış fırlatarak “Yoksa sen Vanlı değil misin?” dedi. Beni otobüsten atarlar mı diye düşünmedim değil, “Yok, kem küm” derken birden sonradan 88 yaşında olduğunu öğrendiğimiz amcanın “E cimriyiz de ondan!” demesiyle gerginliği noktaladık. Varana kadar bir daha ağzımı açmadım.
Bu anma törenleri 35 senedir aynı alanda yapılıyormuş, olup biteni gördükten sonra bu kutlamaya şenlik desek daha doğru olacak. Yaklaşık 3 saat süren şenlik gerçekten çok eğlenceliydi. Genç yaşlı Vanlılar konuşmalar yaptılar, birlikte oldukları için duygulandılar ama artık aralarında Van doğumlu olanlar yoktu. Van doğumlular hayatlarını kaybetmişlerdi, hemen hemen hepsi anıldı. Alandaki en yaşlılar bile Ermenistan doğumluydular. Ermenistan’ın farklı yerlerinden üşenmeden gelmişti insanlar alana.
Önce hep beraber toplanıp büyükçe bir bayrak açtılar. “Yaşasın Van” diye bağırdılar, sonra müzik, halk oyunları, fıkralar. Herkes çok mutlu oldu, Vanlıların çocuklarına yan yana olmak iyi geliyordu.
Birden mikrofonun başına oldukça yaşlı, zor zar yürüyen biri geldi, “Usta Madzo” sesleri ile şenlendi ortalık. “Geçen sene hanım yorulursun gitme dedi, gelmedim, hatta yapmışım, öldü herhalde demişler. Ölmedim gördünüz mü!” diye bir çıkış yapıp fıkralara geçti, Van fıkralarına.
Fıkralar bitince Van folklor gösterisi başladı, ben Devlet Konservatuarı dans grubudur diye düşünmüştüm, yine atlamışım, burada herkes Vanlı! Vanlı gençler yan yana gelmişler, hepsi üniversiteli genelde etnografi mezunu bu gençler, Van’ın dans oyunları, Van’ın eski kıyafetleri diye araştırma yaparken kendilerini bu dans grubunun içinde bulmuşlar. “Vark Hayoc” (Ermeni Varlığı) dans grubunun kurucularından Narine Shamayan aynı zamanda Ermenistan Bilimler Akademisi’nde araştırma görevlisi, “Unutursak, bir daha hatırlayamayız” diyor. Grubun üyeleri aynı zamanda Van aksanını yaşatmak için de uğraştıklarını anlatıyorlar.
Usta Madzo
Mnacakan Sianosyan ya da Madzo Babiği (dede) tüm görevlerini bitirdikten sonra konuşmaya razı edebiliyorum. 1934’de Ararat bölgesindeki Vanaşen köyünde doğmuş. Babası Van’ın Kharakonis köyündenmiş, “Babam 1915 direnişine katılmış, size hikaye geliyordur bunlar, biz televizyon yerine babamın anlattıklarını dinleyerek büyüdük” diyor. Madzo dedeye aslında usta diyorlar çünkü o okullu bir marangoz, aynı zamanda elektrikçi, not aldığımı görünce tesisatçı da yaz diyor. Yazıyorum. Benim eşim de, gelinim de Vanlı diyor, pek bir gururlu. “Şart mı Usta Madzo” diyorum, “Ya torunun Yerevanlı severse?” “Van Kyalagoşu* yiyemez o zaman”, diyor. “O ne?” diyorum, Sen ne biçim Vanlısın diyor, artık saklayamıyorum açık açık itiraf ediyorum. Sinirleniyor Usta “E senin adam jajik** yiyemiyor mu?” diye soruyor. “Marketten alıyoruz biz?” desem gerçekten ayıp olacak, “Yok, öğrendim yapıyorum…”diyorum. Aferin diyor Usta Madzo.
Şenliğin en güzel tarafı satranç müsabakası! Masalar kuruluyor yan yana herkes satranç oynayacak. Anneler küçük oğullarına meyve yediriyorlar, büyükler kaş göz işaretleri ile çocuklara yenilecekleri konusunda anlaşıyorlar. Açılışı Hovannes Gabuzyan yapıyor. 1995 doğumlu 2010, 2011, 2012, 2015 Avrupa, 2012 Dünya Satranç Şampiyonu Gabuzyan’a 5 yaşında satrancı dedesi öğretmiş. Gabuzyan ailesinin Vanlı olduğunu söylemeye gerek yok tabii.
29 Mayıs’ta böyle güzel bir pazar öğleni yaşıyor Vanlılar. Temsili Türkler, silahlar, tüfekler, nefret olmadan... Vanlı olmanın gururu, Van’ı unutmamanın ümidiyle yaşayacakları konusunda sessiz bir söz veriyorlar hem kendilerine hem tüm katılanlara...
*Van Kyalagoşu: Lavaş,mercimek ve tarhana ile yapılan sulu yemek.
**Jajik: Arpacık soğan ile toprağa gömülen, belirli bir süre sonra çıkartılıp yenen peynir.
VAN DİRENİŞİ
1915 yılında 7 Nisan-3 Mayıs arasında sadece eli silah tutan Ermeni erkeklerin değil bizzat tüm Van halkının direnmesi ile Van’da soykırım gerçekleştirilemedi. Böylece yaklaşık 200 bin Ermenin kurtulması ile sonuçlanan Van Savunması’na başka benzer bir direniş yaşanmadı. Bugün hala Van savunması sebebi ile Ermenilerin tehcirine başlandığı ve Türk ve Kürt halkının saldırılarına uğradıkları anlatılsa bile, tarih Van’ın yok etme planlarının hayata geçmesinden sonra sivil savunma mantığı ile direndiğini çok açıkça ortaya koymakta. Van valisi Cevdet Bey, Van’da Ermenilere karşı, top ve tüfekli 12 bin kişilik bir ordu çıkarır. Van 7 Nisan 1915 tarihindeki bu saldırıya direnişle cevap verir. Mayıs ayında Van bölgesi yönetimi oluşturulur. Van direnişi öncülerinden Aram Manukyan Vaspurakan Eyaleti valisi seçilir. Hayat normale döner. Fakat Rus ordusu, Temmuz’da aniden geri çekilir. Ermeniler Rus ordusunu takip etmeye mecbur olur. Ermenistan’da her 29 Mayıs’ta toplanıp dedelerinin, babalarının direnişini kutlayanlar bu hikayeler ile büyümüşler.