Taz Gazetesi Türkiye muhabiri Jürgen Gottschlich’e göre, Almanya meclisinin Soykırım’ı ve kendi rolünü kabul etmesi, Türkiye’nin ‘eski müttefiki’ tarafından bile yalnız bırakıldığı anlamına geliyor
15 yıldır Almanya’nın Taz Gazetesi’nin Türkiye muhabiri olan Jürgen Gottschlich, hem Türkiye siyaseti hem de Ermeni meselesine yakın bir isim. Gottschlich’in Ermeni Soykırımı’nın 100. yıldönümü olan 2015 yılında Almanya’da yayımladığı ‘Beihilfe zum Völkermord: Deutschlands Rolle bei der Vernichtung der Armenier’ (Soykırıma Yardım Etme: Ermenilerin Yok Edilmesinde Almanya’nın Rolü), Ermeni Soykırımı’nın Almanya’da tartışılmasına aracılık eden çalışmalardan biriydi. Gottschlich’le tasarının hem politik olarak hem de soykırımla yüzleşme açısında ne anlama geldiğini konuştuk.
Ermeni Soykırımı, 2005 yılında meclise sunulan ilk tasarıyla Almanya siyasetinin gündemine girmişti. 2005’den önce soykırım Almanya’da konuşuluyor muydu?
Hayır, sadece birkaç entelektüelin ilgi alanına giriyordu. Almanya’da . 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı ve Almanya’nın müttefik olduğunu bilen insan sayısı bile çok fazla değildi. 2. Dünya Savaşı gündemi kaplıyordu. 1. Dünya Savaşı’nda yaşananları normal insanlar duymaz ve bunun üzerine düşünmezdi.
Peki ne değişti? Neden şimdi özellikle siyasi olarak tartışılmaya başlandı?
Çünkü bazı entelektüeller, yaşananları hatırlatma konusunda iyi iş başardı. Öte yandan, Almanya’daki Ermeni toplumu seslerini duyurmaya başladı. Bu da daha fazla insanın konuyu duymasına neden oldu. Ve elbette 2015’teki 100. yıl anmaları etkili oldu elbette. Almanya medyasında bu mesele üzerine yaşanan tartışmalar, önceki senelere göre çok daha fazlaydı. Papa’nın açıklamasını da anmak gerek; bu açıklama muhafazakarlar için büyük önem taşıyor. Erdoğan’ın Papa’yı ‘uyarması ve kınaması’ muhafazakarları kızdıran bir hamle oldu. Yine de Hükümet önceleri bu konunun Meclis’te tartışılmasını istemedi. Partilerse “Erdoğan bundan hoşlanmıyor diye neden sessiz kalalım?” dedi ve tartışma gittikçe alevlendi. Almanya’da tartışma dinamiğini son olarak etkileyen faktör Cumhurbaşkanı Gauck’un 24 Nisan’dan önceki gün yaptığı ve yaşananları soykırım olarak tanımlayan açıklama oldu. Sonrasında hükümet için bu tartışmanın meclise gelmesini engellemek imkansız olmaya başladı. Ve böylece açıklama yapan siyasiler ‘Almanya için bile 1915-1916’da yaşananın soykırım olduğunu söyleme zamanı’ demeye başladı.
Neden ‘Almanya için bile’?
Çünkü Almanya’nın soykırım sürecinde sorumluluğu var.
Yeşiller Partisi’nin sunduğu ilk tasarının görüşülmesi ertelenmişken, neden şimdi oylama yapılıyor?
Geçtiğimiz Şubat ayında Yeşiller Partisi “Ne olursa olsun meclise getireceğiz” dedi ve muhafazakarlar üzerinde baskı kurdu. Fakat Merkel konunun gündeme gelmesini Türkiye’yle imzalanacak Geri Kabul Anlaşması’nı gerekçe göstererek erteledi. “Tam da Türkiye’yle müzakere aşamasındayız, en azından 2 Haziran’da yapalım” dedi hükümet ve bu teklif kabul edildi.
Geri Kabul Anlaşması halen tam olarak yürürlüğe girmiş değil. Soykırım tasarısının geçmesi, siyasi olarak Türkiye ve Almanya ilişkileri açısından ne anlama gelecek sizce?
Tüm partilerden birçok milletvekilinin yaptıkları açıklamalardan gördüğümüz şu ki, Erdoğan’dan bıkmışlar ve ‘artık tasarıyı geçirelim’ diyorlar. Siyasetçiler, bu tasarı onaylandı diye Türkiye’nin geri kabul anlaşmasını iptal edeceğini düşünmüyor; kaldı ki iptal etse bile Türkiye’nin bu durumdan Almanya’ya göre daha kötü etkileneceğine dair bir kanı var. Benim izlenimim şu: tüm siyasiler Erdoğan’dan bıkmış durumda ve soykırım tasarısını Erdoğan’a haddini bildirmek için kullanacak.
Peki bahsettiğimiz bu siyasi hesaplar dışında, tasarı sizce ne anlama geliyor?
Elbette ilk olarak, tasarının başlığında soykırım ifadesinin geçmesi epey önemli. Ayrıca Almanya’nın soykırımla ilgili, gittikçe daha çok tartışılan rolü konusunda önemli bir hamle bu. Almanya Dışişleri Bakanlığı’nda bulunan temel belgeler zaten kamuoyunun ulaşımına açık. Ama bugüne kadar kimse doğru düzgün okumadı. Artık neler yazdığını okumak konusunda daha istekli insanlar. Mesela Yeşiller, herkesin soykırımla ilgili belgeleri okuyabilmesi için arşivdeki bu belgeleri Berlin’de büyük bir sergi yapıp sergileme önerisi getirdi. Yani bu konu artık kamuoyunun gündemine daha da fazla gelecek.
Tasarının geçmesi sonrası Türkiye’nin nasıl bir pozisyon alacağını düşünüyorsunuz?
Bence bu tasarı geçtikten sonra Türkiye için 1915’te olanları inkar etmek zorlaşacak. Çünkü, örneğin Fransa, İngiltere ve Rusya parlamentolarından da geçti soykırım tasarıları. Fakat bu ülkeler ve Osmanlı 1. Dünya Savaşı’nda düşmandı. Almanya ve Türkiye’yse müttefikti. Almanya’nın ‘bu bir soykırımdı ve bizim de bu soykırımda rolümüz vardı’ demesi Türkiye’nin daha da yalnız kalacağı anlamına geliyor. Türkiye artık Ermeni meselesine dair bakış açısının değiştiğini kabul etmek ve eski müttefiki tarafından bile yalnız bırakıldığını görmek zorunda. Dönemin Almanya Büyükelçisi’nin Berlin’e yazdığı mektuplarda açık seçik görünen bir şey var: Osmanlı ordusunda üst düzeyde görevli birçok Alman asker vardı, ve onlar ne yaşandığını kesinlikle biliyordu. Berlin’e gönderilen mektuplarda ‘Ermeni halkının tamamının yok edildiğine’ dair bilgiler vardı. Bu bilgiler mektuplarda yazılı ve inkar etmek çok zor. Belki yarın, belki bir dahaki ay değil ama uzun vadede bu tasarının Türkiye açısından önemli bir etkisi olacak diye düşünüyorum.