Bomonti Mıhitaryan Okulu’nun Ayaş Belediyesi’yle yaşadığı mülkiyet sorunu halen çözüme kavuşmuş değil. Vakıf, okul mülkünün tapusunun iadesi için hukuki mücadelesini sürdürüyor. Son olarak vakıf başkanı Rita Nurnur, AK Parti Milletvekili Markar Esayan’la birlikte konunun çözümü için Ankara’da Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun danışmanını ziyaret etmişti. Toplantıdan çıkan sonuç ise, mülk iadesinin Şubat ortasına dek gerçekleşmesi yönündeydi ancak AK Partili Ayaş Belediye Başkanı’nın partiden ihraç edilmesiyle birlikte mülk iadesi de sekteye uğradı. Vakıf başkanı Rita Nurnur’la son durumu konuştuk.
Bomonti Mıhitaryan Okulu binasının mülkiyet sorunundaki son durumu kısaca özetleyebilir misiniz?
Aralık ayının ilk haftasında Ankara’da Başbakan’ın danışmanının misafiri olduk ve orada okulun mülkiyet davasıyla ilgili bir toplantı yaptık. Kendisi de Bomonti Mıhitaryanlı olan AK Parti milletvekillerinden Markar Esayan da o toplantıda bize eşlik etti. Danışman, toplantıda bize Ayaş Belediye Başkanı’nı ikna etmeye çalışacaklarını belirtti. Toplantıda konuya gösterilen olumlu bakış açısı, ilgi ve alaka hem beni hem avukatlarımızı şaşırttı. Danışmanın yanında üç kişi daha vardı, onlar da sürekli not alıyorlardı, sanıyorum hukukçuydular. Toplantı aslında bir sohbet havasında geçiyordu, ben de bu samimiyetten ilham alarak bir öneride bulundum ve danışmana davamızın temyizde olduğunu hatırlatarak, oradan lehimize bir karar çıkarıp çıkaramayacaklarını sordum. Davutoğlu’nun danışmanı da hükümetin konuyu bir an önce halletmek istediğini, temyizden gelecek kararın süreci uzatacağını söyledi. Ama temyizden olumlu bir karar çıkması, elimizi ciddi anlamda güçlendirecekti. Sorunu bir an önce çözmek istediklerini söyleyince, İstanbul’a da büyük umutlarla döndük.
Markar Bey bunun üzerine bir espri yaparak, bunun yılbaşı hediyesi olacağını söyledi. Ben de ‘Keşke Noel’e yetişse’ diye espriyi devam ettirdim. Bunun üzerine sayın danışman, bana Noel’in çok erken bir tarih olduğunu ama Ocak sonuna, en geç Şubat’ın 15’ine kadar bu işin biteceğini müjdeledi. Fakat daha sonra Ayaş Belediye Başkanı’nın partiden ihraç edildiğini öğrendik.
Belediye başkanının partiden ihracı, mülkiyet sorunundaki durumun çözümünü sekteye uğratmış olabilir mi?
Kesinlikle bu durum bizi olumsuz etkiledi. Zaten ihraç edildiği haberini gördükten kısa süre sonra Vakıflar Genel Müdürü Sayın Adnan Ertem’le görüştüm, kendisi de bana bu durumu ‘bizim işimizi uzatacak bir sebep’ olarak değerlendirdi. Tabii partiden ihraç edilmesi belediye başkanlığından alınmasına da neden olur mu, bilemiyoruz. Şu an için beklemedeyiz. Aralık ayı başındaki toplantıda bana söylenen vaatlere bakacak olursak, belediye başkanının ihracı olmasaydı şu an okulun tapusu vakfımıza geçecekti. Çünkü Davutoğlu’nun danışmanının hiçbir mecburiyeti yoktu bu açıklamaları bana yapmaya, dolayısıyla samimi konuşmak gerekirse ben sözlerine inanıyorum.
Zaten konunun derinine inildiğinde görülüyor ki, Ayaş Belediyesi bu binayı belli bir bedel ödeyerek satın almıyor. Bununla ilgili açtığımız davayı da bu sebeple kazanmıştık. Mahkeme, vasiyetnameyi geçersiz saydı, çünkü biz bu binayı 1958’de satın aldıktan iki ay sonra geride kalan mal varlığı için vasiyetname düzenleniyor. Mal varlığını Ayaş Belediyesi’ne bağışlayan Emine Ayaşlı’nın vasiyetnamesinde bu mülk yer almıyor. Mahkemenin gerekçeli kararı, mülkün bize iadesi yönündeydi. Daha sonra karşı taraf temyize gitti ve Yargıtay iade kararını bozarak aleyhimize karar verdi.
Ayaş Belediyesi CHP’deyken vakıf bina için belli bir kira ödüyordu. Belediye AK Parti’ye geçtikten sonra bu kira ödenmeye devam ediyor mu?
Evet, mahkemeyi kazanmamıza rağmen belediyeye halen bir kira bedeli ödüyoruz. Binanın dörtte biri, Şişli Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde Mustafa Sarıgül tarafından satın alınmıştı, ancak kendisine vakıf olarak bir kira ödemiyoruz. Biz okulun mülkiyet sorunu hakkında kendisiyle sürekli istişare halindeydik. Hatta bir görüşmemizde kendisine okulumuzu ziyaret etmediği için sitemde bulunmuştum, onun üzerine ‘Orası benim göz bebeğim’ diyerek ziyaret edeceğini söyledi. Kısa bir süre sonra geldiğinde bir açıklama yapmasını bekliyorduk ancak hiçbir şey söylemedi. Bunun üzerine kendisine ‘Başkanım biz sizden bir açıklama duymayı bekliyorduk’ dedim, o da bana dönerek, ‘Merak etmeyin, ben bu mülkü size iade edeceğim’ dedi. Bunun üzerinden yıllar geçti fakat hiçbir gelişme yaşanmadı. Daha sonra öğrendiğimize göre, Şişli Meslek Yüksek Okulu’nun kuruluşu sırasında bir mal varlığı gösterilmesi gerekiyor ve bu mal varlıkları arasında Bomonti Mıhitaryan Okulu da bulunuyor. Ancak tüm bunlara rağmen bizim için önemli olan, mülkün dörtte üçü, yani Ayaş Belediyesi’nde olan bölümü.
Ayaş Belediyesi’yle anlaşma sağlandığı takdirde mülkün dörtte biri için Şişli Belediyesi’yle bir anlaşmazlık yaşanır mı?
Mustafa Sarıgül, binanın dörtte birini Şişli Belediyesi’nde başkanlık görevini yürüttüğü sırada belediyenin şirketlerinden biri adına satın almıştı, dolayısıyla mülkün o kısmı Sarıgül’e değil, belediyeye ait. Dolayısıyla şu anki muhatabımız belediye başkanı Hayri İnönü. Fakat kendisiyle şu ana dek herhangi bir şekilde iletişime geçmiş değiliz, o yüzden bir şey söyleyemem. Bizim ilk amacımız mülkün dörtte üçlük bölümünü vakfın üstüne almak.
Hukuk mücadelenizi sonuna kadar sürdürecek misiniz?
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, Vakıflar Genel Müdürlüğü tüm bu dava süreci boyunca bizim tarafımızda durdu. Ben bu işin burada çözülmesini istiyorum. Eğer haksızlığa uğruyorsam, hakkımı ararım. Bunu da hukuk çerçevesinde yapıyoruz. Şu an hükümetten bir çözüm bekliyoruz ve hak ettiğimizi istiyoruz. Dediğim gibi ben bu işi burada çözmek istiyorum ancak eğer şartlar o noktaya gelmezse, hakkımızı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde de arayacağız.