Türkiye’deki Ermenistanlılar üzerine yapılmış fazla çalışma yok. Ermenistanlı gazeteci Anna Muradyan’ın geçtiğimiz yıl yaptığı çalışma, İstanbul’daki Ermenistanlıların yaşadığı sorunlara ışık tutuyor.
Ermenistanlılar, Türkiye’deki pek
çok göçmen grubundan sadece biri… Ancak Türkiye’deki Ermeni
sorunu ve iki ülke arasındaki durum, Ermenistanlıları, belki de
en kırılgan göçmen gruplarından biri haline getiriyor.
Rusya her ne kadar Ermenistanlı göçmenler için birinci tercih olsa da, Türkiye ve özellikle İstanbul, Ermenistan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığından bu yana ülkedeki dış göçten payını alıyor. Ermenistan Ulusal İstatistik Servisi’nde detaylı bir veri yok. İki ülke arasında sınır kapalı ve diplomatik ilişki bulunmuyor. Bu durumun da Türkiye’deki Ermenistanlı göçmenleri bir araştırma konusu olarak geri plana ittiğini söyleyebiliriz.
Gazeteci Anna Muradyan’ın, Ermenistanlı göçmenlerin Türkiye’deki yaşamı ve yaşam koşullarına ilişkin yaptığı ‘Ada İçinde Ada’ başlıklı yeni çalışma, bu anlamda önemli bir açığı kapatıyor. YUVA Derneği ve Hrant Dink Vakfı’nın desteğiyle ortaya çıkan araştırma, Çoğunluğu İstanbul-Kumkapı’da yaşayan 40 kişiyle yapılan derinlemesine mülakatlara dayanıyor.
Neden Türkiye?
Ermenistan Ulusal İstatistik Servisi’nin verilerine işçi göçünün yüzde 0,4’ü Türkiye’ye gidiyor. Ermenistanlılar için Türkiye’de yerleşik bir Ermeni toplumunun bulunması en büyük etken olarak gözüküyor. Muradyan, Ermenistanlıların parasal sorunlarını en hızlı çözebilecekleri yer olarak Türkiye’yi gördüklerini, yakın bir ülke olan Türkiye’de özellikle kadınlar için belli bir iş piyasasının da olduğunu söylüyor. Muradyan’ın araştırmasına göre Türkiye genelinden farklı olarak, İstanbul’a göç eden Ermenistanlılar, genelde yapabileceği başka bir şey olmayan kişiler. İmkânı olanlar Avrupa’ya göç etmeyi denerken başka hiçbir tercihi kalmayanlar İstanbul’a göç ediyor.
Ermeniler arasında sınıf çatışması
Gazeteci Anna Muradyan, “Ermenistanlılar İstanbul’a ilk geldiklerinde, İstanbullu Ermeniler evlerinde Ermenice konuşan birisinin olmasından dolayı memnundu. Daha sonra Ermenistan’dan gelenlerin sayısı artınca sorunlar yaşanmaya başladı, iki toplum arasında bir ayrışma ortaya çıktı. Bu ayrışmayı anlamaya çalışırken iki toplumun farklı sınıflara dâhil olduğunu hesaba katmamız gerekiyor” diyor. Ermenistanlıları işe alan İstanbullu Ermeniler, genelde orta veya orta-üst sınıfı, Ermenistanlılar ise alt sınıfı temsil ediyor. Muradyan’a göre Sovyet kültüründe bir sınıf anlayışı bulunmadığından, Ermenistanlılar için Türkiye’deki Ermenilere hizmetçilik etmek aşağılayıcı geliyor.
Kimler geliyor?
İstanbul’da çalışan Ermenistanlı göçmenleri dört başlığa indirgemek mümkün… Diğer göçmenler gibi, dil engeli, insan hakları ihlalleri, barınma, iş bulmak gibi benzer genel sorunlarla karşılaşsalar da her grubun kendine özgü zorlukları da bulunuyor.
-Tek başına Türkiye’ye gelen kadınlar: Bu grup, genelde İstanbul’da evlerde çalışan kadınlar… Ailesini ülkesinde bırakan bu kadınlar yakınlarının geçimi için para kazanmaya geliyor. 20’den 70’e geniş bir yaş aralığında olan bu gruptaki kadınlar, orta veya orta-üst sınıf Ermeni ya da Türk ailelerin yanında çalışıyor, büyük çoğunlukla da çalıştığı evde barınıyor.
-Ailesiyle Türkiye’ye gelen kadınlar: Bir diğer grupsa eşi ve varsa çocuğuyla Türkiye’ye gelen kadınlar… 20 ile 35 yaş arasında olan bu kadınlar, ev işlerinin yanında çoğunlukla otel, kafe, mağaza gibi yerlerde çalışıyorlar.
-Erkekler ve çocuklar: İstanbul’daki Ermenistanlı toplumunun ağırlıklı olarak kadınlardan oluştuğu düşünülse de içlerinde pek çok erkek ve çocuk da bulunuyor. Hrant Dink Okulu ya da İstanbul’daki Ermeni okullarına misafir öğrenci olarak giden okul çağındaki çocuklar dışında başta kuyumculuk sektörü olmak üzere çalışan çocuklar da var. Erkeklerse ya fabrikalarda ve kuyumcularda çalışıyor, ya ticaretle ilgileniyor ya da hiçbir işle uğraşmıyor.
-Seks işçileri ve kaçakçılık yapanlar: Amerika Dışişleri Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’deki insan ticareti ve seks işçiliğinde Ermenistan kaynak ülkelerden biri. Bu gruptaki kişiler genelde Trabzon, Rize, Samsun ve diğer sahil kentlerinde yaşarken, özellikle seks işçiliği yapanlar İstanbul’a da göç etmeyi tercih ediyor.
Gazeteci Anna Muradyan, “Saydığımız bu dört gruptaki insanların hepsi farklı eğitim seviyelerine sahip farklı sınıfları temsil eden kişiler. Ancak sadece alt sınıflar İstanbul’a geliyor ve bu açıdan birbirlerine yönelik bazı çekinceleri bulunuyor. Aileler arasında kendilerini diğer Ermenistanlılardan izole ederek yaşama eğilimi var. İstanbul’daki göçmenler, kendi ayrı meslekleri olmasına rağmen bunları icra edemiyor ve genelde kirli işleri yaparak geçimini sağlamaya çalışıyor” diyor.
Dış göç ekonomiyi ayakta tutuyor
Ermenistan’ın bağımsızlığını ilan ettiği 1991 yılından bu yana ülkenin verdiği toplam dış göç sayısı farklı kaynaklara göre yaklaşık 1 milyon 300 bin. İstihdam amaçlı kısa süreli göç, Ermenistan’da yerleşik bir kültüre dönüşmüş, ülke ekonomisinde de para transferlerinin önemli bir yeri var.
Ermenistan hükümetinin 2011-2012 yıllarında yayınladığı göç raporu, ülkeden en büyük çıkışın 1991-95 yılları arasında yaşandığını gösteriyor. Yaklaşık 600 bin kişinin göç ettiği bu dönemden sonra yaşanan para transferleriyle ülke ekonomisi gelişmiş ve dış göç azalmış. Buna rağmen 1995-2001 yılları arasında 250 bin kişi bir daha dönmemek üzere ülkeden ayrılmış. Ermenistan hükümeti dış göçün önüne geçmek için 2012-2016 arasında kapsamlı bir program uygulamaya koydu. Bu çalışma her ne kadar başarılı olsa da dış göç eğilimi son dönemde yine artıyor. En son verilere göre yılda 30 bin kişi bir daha dönmemek üzere Ermenistan’ı terk ediyor.