Ermeni Soykırımının ilk günlerinde Alman Papaz Lepsius’un Osmanlı’nın Ermenilere yönelik tehcir siyasetini durdurmak için Enver Paşa’yla yaptığı görüşmeyi anlatan ‘Homo Politicus’ filmi Avrupa Konseyi’nde parlamenterlere gösterildi.
1915 Ermeni soykırımının başlangıç günlerinde Enver Paşa ile Alman Papaz Johannes Lepsius arasında gerçekleşen tarihi görüşmeyi konu edinen, Hacı Orman’ın kısa filmi ‘Homo Politicus’, dün Avrupa Konseyi’nde parlamenterlere gösterildi.
Avrupa Konseyi’nin 2016 yılının ilk oturumunda gösterilen filmden önce Avrupa Birleşik Sol Grubu’ndan HDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü bir konuşma yaparak filmin “Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin bazı gündemleriyle filmin ele aldığı konunun örtüştüğünü” söyledi.
Soykırım ve Almanya
Gösterimden sonra filmin yönetmeni Hacı Orman ve yapımcısı Songül Özbakır, Avrupalı parlamenterlerin ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Soruların, özellikle Almanya’nın tehcir sürecindeki sorumluluğu üstüne yoğunlaştı. Ağustos 1915’te yapılan görüşmeden sonra Lepsius’un Alman hükümetiyle yaşadığı anlaşmazlıklar ve genel olarak Avrupa’nın sessizliği de öne çıktı.
Milliyetçilik ve hümanizm
Filmin yönetmeni Hacı Orman, filmi görüşmenin orijinal haline bağlı kalarak çektiklerini, Lepsius – Enver Paşa tartışmasının “tehcir” kararını veren irade hakkında fikir verdiğini ifade etti. Biri Doğulu öbürü Batılı, biri asker öbürü teolog, biri militarist öbürü hümanist iki güç sahibi adamın gerilim yüklü diyalogları üzerinden iktidar hırsının tahrip edici doğasına odaklandıklarını söyleyen Orman, Homo Politicus filminin milliyetçilik karşısında hümanizmanın, politik ihtiras karşısında ahlakın nasıl naif ve çaresiz kaldığını ortaya koyduğunu dile getirdi.
Arşivlerden filme
Yapımcı Songül Özbakır filmin geçen sene çekildiğini ve şu ana kadar Türkiye, Ermenistan, ABD, Kanada, Bulgaristan, Almanya, İsviçre gibi ülkelerde gösterildiğini söyledi. Filmde Lepsius rolünde Alman oyuncu Peter Van Strombeck, Enver Paşa rolünde ise Türkiye kökenli Alman oyuncu Mehmet Yılmaz oynuyor. Film, başta Alman yazar Franz Werfel olmak üzere, dönemin Alman ve Amerikalı tanıklarının arşivlerdeki yazılı anlatımları, Enver Paşa’nın mektupları ve Talat Paşa’nın anılarını temel alıyor.