20. yüzyıl başlarında Mazlumyan ailesi tarafından Halep’te kurulan meşhur Baron Oteli’nin son vârisi Armen Mazlumyan, geçen hafta hayata veda etti. Mazlumyan’ın aile mirasına bağlılığı, Baron Oteli’nin ayakta kalması için verdiği mücadele ve savaş yıllarında bile terk etmediği Halep’te geçen sıradışı yaşamı, Flavia Amabile ile Marco Tosatti’nin, ‘Halep’in Baronları: Suriye’de Bir Otel, Bir Aile ve Ortadoğu’nun Son Yüzyılı’ başlıklı kitabına konu olmuştu.
Baron Oteli’nin kurucusu Armenak
Mazlumyan’ın torunu Armen Mazlumyan, savaş yıllarında bile terk
etmediği Halep’te hayata veda etti. Atatürk’ten Hafız Esad’a,
Pier Paolo Pasolini’den Agatha Christie’ye, Krikor Zohrab’dan
Arabistanlı Lawrence’a, 20. yüzyıla damga vurmuş birçok isme
ev sahipliği yapmış, çölün ortasındaki bir vaha gibi, Halep’e
ihtişamı getiren, inişli çıkışlı kaderi Ortadoğu’nun yakın
tarihiyle paralellikler taşıyan Baron Oteli, 65 yaşındaki Armen
Mazlumyan’ın vefatıyla, son dayanağını yitirdi. Amabile ile
Tosatti’nin 2009 yılında İtalyanca olarak kaleme aldığı,
Kasım 2015’te Yelda Gürlek’in Türkçe çevirisiyle Aras
Yayıncılık tarafından yayımlanan eşsiz çalışma ‘Halep’in
Baronları’, Mazlumyan ailesinin üç kuşağının büyüleyici
hikâyesine ışık tutuyor. Kitaptan, Armen Mazlumyan’ın sıradışı
yaşam öyküsünü derledik.
Bir centilmen yetişiyor
Ailesiyle birlikte Anadolu’daki katliamlardan kaçarak Malatya'nın Ançırti Köyü'nden Halep’e göç eden ve 1911’de Baron Oteli’ni kuran Armenak Mazlumyan’ın oğlu Koko (Krikor), 21 Temmuz 1947’de İngiliz bir hemşireyle evlendi. Bu evlilikten doğan Armen’i Avrupa kültürüyle, tam bir ‘cemiyet erkeği’ gibi yetiştirdi. Halep dar geldiğinde baba-oğul Lübnan denizinin kıyılarına gidiyordu. Seyahatlerinde, Armen Avrupa mutfağının lezzetlerini tadıp farklı kültürleri keşfederken, babası Koko onlarla hasret gideriyordu.
1949’dan itibaren art arda gelen askerî darbelerle hem Suriye’nin demokrasi hayalleri rafa kalktı, hem de Baron’un üzerinde kara bulutlar toplanmaya başladı. Yabancıların Suriye’deki şirketlerde hisse sahibi olmalarına dair kısıtlamalar getiren düzenlemelerle, otel, Mazlumyan ailesinin elinden çıkıyordu.
Armen 1968’de liseyi bitirdiğinde, Halep gibi Baron Oteli de ihtişamlı yıllarını arkada bırakmıştı. Otelin arkasında bulunan aile evine çıkılan iki göz odalı kata yerleşerek, otelin işleriyle ilgilenmeye başladı. Baron’un eski kalabalık ve şatafatlı dönemleri geride kalmıştı ama, Armen ilk yıllarında, ‘Medea’ filminin çekimleri için şehre gelen ünlü İtalyan yönetmen Pasolini ile ekibini ağırladı. Kısa sürede, Baron Oteli için çalışmaya, otelin yeniden canlanması için elinden geleni yapmaya karar verdi ve ölene dek, bu kararından vazgeçmedi; kapanmaya zorlandığında, bomboş kaldığında bile Baron’u terk etmedi. Yazarlar Amabile ve Tosatti’nin kitapta da belirttikleri gibi, “O Baron olarak doğmuştu ve son Baron olarak yaşayacaktı.”
Hafız Esad’la değişen kader
Suriye’de iktidarı ele geçiren herkesin yolu mutlaka Baron Oteli’ne düşerdi. 9 Ocak 1971’de otele ünlü bir konuk geldi: Hafız Esad. Armen, halasının desteğiyle İngiltere’de aldığı mesleki uzmanlık eğitiminden, tatil için dönmüştü. Otel haciz tehdidiyle uğraşıyordu;, Koko’nun dünyanın dört bir yanından getirttiği mobilyalar satışa çıkarılmak üzereydi. Koko, Armen’in eşliğinde, bu durumu Hafız Esad’a anlattı ve ondan, eşyalarının satılmayacağının garantisiyle birlikte, otelin yönetimini yeniden ele alabilmeleri için yardım sözü aldı. Bu mücadele uzun yıllar sürse de, Esad sonunda sözünü tutmuş oldu. Mazlumyanlar kurdukları köklü dostlukların ve misafirperverliklerinin faydasını, kriz zamanlarında tekrar tekrar gördü.
Armen, 1973’te mesleki eğitimini tamamlayıp, yedieminlerin insafına kalan otele döndü. Oxford İngilizcesiyle konuşan, son derece donanımlı biri olarak yetişmişti. Ancak, ailesinin kurduğu otelde çalışabilmesi için yedieminden izin alması gerekiyordu. Yedieminin ona, haftada bir gün, aşçı izinli olduğunda onun yerine çalışabileceğini söylemesiyle, Baron Oteli’ndeki kariyeri başladı. Otelin yönetiminde söz sahibi değildi; babasının bile yetkileri kısıtlıydı. Halep’teki birinci sınıf otellerden iş teklifleri alsa da, Baron’da kalmayı tercih etti ve bir süre sonra otelin yöneticisi oldu.
70’li yılların sonlarında köktendincilerin saldırılarından kıl payı kurtulan Armen, güvenlik nedeniyle Şam’a taşınmaya karar verdi. Ancak bu ayrılık uzun sürmedi; bir Noel sabahı evine döndü ve bir daha ne ailesinden, ne de otelinden ayrıldı.
80’li yılların başında yedieminlerin, müfettişlerin istilasından zor da olsa kurtulan, mülkiyetinin sadece Koko ve Armen’e ait olduğuna karar verilen otel, ülkenin kaderini paylaştı. Askerî darbeler, değişen yönetimler, keyfî uygulamalarla boğuştu ve belki de en sonunda yenik düştü.
2014’ün Kasım ayında Daily Mail gazetesinden John Hutchinson, o sırada 63 yaşında olan Armen Mazlumyan’ı ziyaret etti. Haberle birlikte paylaşılan fotoğraflar hem Armen’in, hem de Baron Oteli’nin son halini tüm çıplaklığıyla gösteriyordu. İç savaş sırasında kapanmaya zorlanmış olan otel iki ateş arasında kalmıştı. Hükümete ait birlikler ile isyancılar arasındaki çatışmalarla otel arasında sadece metreler vardı. Bina hâlâ dimdik ayakta olsa da duvarların sıvası dökülmüş, yurtdışından getirilen eşyalar eskimiş, otelin eski ihtişamlı halinden eser kalmamıştı. Tıpkı ömrünü adadığı bu bina gibi, Armen Mazlumyan da yaşlanmıştı.
Soykırım mağdurlarının sığınağı
‘Halep’in Baronları’ kitabı, Mazlumyan ailesi ve Baron Oteli’nin ihtişam ve mücadeleyle geçen öyküsüyle birlikte, Ortadoğu’nun kaderinin nasıl çizildiğine de ışık tutuyor. Armenak Mazlumyan döneminden beri tutulan ‘Altın Defter’e çok sayıda ünlü isim, kraliyet ailesi üyeleri, sanatçılar, dönemin önde gelen siyasetçileri imza atmış, anılarını yazmış. Bulunduğu coğrafyada o zamana kadar eşi benzeri görülmemiş bu otel, savaş yıllarında karargâh olarak kullanılmış, sayısız resmigeçide sahne, iktidar sahiplerinin yaptığı balkon konuşmalarının tek adresi olmuş, zamanla terör saldırılarına hedef olmuş. Son yıllarda Suriye iç savaşının cepheleri arasında sıkışıp kalan otel, Krikor Zohrab’ın da, soykırımdan kaçan insanların da sığınağı olmuştu Baron. Soykırıma dair belgeler burada toplanmıştı. ‘Halep’in Baronları’ iyi bir araştırma örneği ve alternatif bir tarih anlatısı olmasının yanı sıra, elden düşürülmeyecek, bir solukta okunacak bir kitap.