Baron Oteli’nin hikâyesinde eksik kalan yönleri, otele bundan sonra ne olacağını ve bu aile mirasını nasıl yaşatmayı planladığını Mazlumyan’ın Los Angeles’ta yaşayan kız kardeşi Mary Mazloumian (Mazlumyan) Momdjian'a sorduk.
Halep’in yüzyılına tanıklık eden, yolu Ermeni Soykırımı ile de kesişen efsanevi Baron Oteli’nin varislerinden, Ocak ayında hayata veda eden Armen Mazlumyan hakkında yayımladığımız yazı üzerine, Mazlumyan’ın Los Angeles’ta yaşayan kız kardeşi Mary Mazloumian (Mazlumyan) Momdjian Agos’la iletişime geçti. Baron Oteli’nin hikâyesinde eksik kalan yönleri, otele bundan sonra ne olacağını ve bu aile mirasını nasıl yaşatmayı planladığını Momdjian’a sorduk.
Suriye’den ne zaman ayrıldınız? Siz ülkeden ayrıldığınızda Baron Oteli ne durumdaydı?
Halep’ten 1986’da ayrıldım. O sırada otel hala iyi durumdaydı, babam Krikor Mazlumyan tarafından yönetiliyordu. Halep’e duyulan ilginin patlama yaptığı, şehrin turist dolduğu bir zamandı. Taşındıktan sonra da her yıl orayı ziyaret ettim. Ta ki 2011 yazına kadar… O tarihten itibaren Halep’te sorunlar başladı.
Armen Mazlumyan hayatının son yıllarını nasıl geçirdi? Halep’te kalmakta neden ısrar etti?
Ağabeyim Armen Mazlumyan yaşamının son dönemlerinde pek iyi değildi. Aslında son birkaç yıldır neredeyse yatağa bağlı halde yaşıyordu. Halep’i ve oteli terk etmek istememesinin nedeni, büyükbabamız, büyükamcamız ve babamızın mirasını sürdürebilme arzusuydu. Aynı zamanda bölgedeki durumun düzeleceğini umuyordu ve oteli ayakta tutmak istiyordu. Çok gururlu bir Suriye Ermeni’siydi, aynı zamanda onurlu bir Halepliydi. Sıkıntılı dönemlerinde şehrini bırakıp gitmek istemedi. Hastalığına başka bir yerde çare arayabilir, tedavi olabilirdi; ancak bunu reddetti ve sonunda da bedelini ödedi.
Baron Oteli’ne şimdi ne olacak?
Baron Oteli’nin geleceği belirsiz; ancak binanın otel fonksiyonu maalesef son buldu. Bu efsanevi otel tam yüz yıl boyunca ayakta kaldı. Büyükbabam ve kardeşi binayı 1909 yılında inşa etmeye başlamıştı. Otel, kapılarını 1911 yılının Kasım ayında ziyaretçilere açtı ve 2011 yılına kadar faaliyetlerine devam etti. Dolayısıyla Baron Oteli’nin uzunca bir misafirperverlik geçmişi var. Ermeni Soykırımı da dahil, çok farklı dönemlerde ve zorlu koşullar altında yaşamına devam etti. Ancak maalesef artık bu serüvenin sonuna geldik. Bugünkü iklim, beni ya da kız kardeşlerimi Halep’e geri dönüp otele sahip çıkmamız ve onu yeniden canlandırmamız konusunda cesaretlendirmiyor.
Son zamanlarda otelin mültecilere sığınak olduğu yönünde haberler vardı. Bu doğru mu? Otelde bugün kimler kalıyor?
Baron Oteli bugün hala ayakta olsa da ağır hasarlı durumda. Otel olarak faaliyetlerine artık devam edemiyor; ancak bugün otelde yaşayan bazı aileler olduğu doğru.
Memleketinizin bugünkü durumuyla ilgili duygularınızı ve geleceğine dair umutlarınızı anlatır mısınız?
Halep kadar güzel bir şehrin böyle korkunç bir şekilde tahrip edilmesi kalbimi kırıyor. Bir Mazlumyan olarak orada doğmuş olmaktan memnunum. Ayrıca, ailemin oranın tarihinde oynadığı rolden gurur duyuyorum. Herkes gibi ben de bir gün bölgeye barış gelmesi ve Halep’in yaralarının sarılması için dua ediyorum. Yine de hiçbir şeyin savaş öncesindeki gibi olamayacağını bilmek üzücü. Çok sayıda insan o toprakları terk etti, bölgede çok fazla yıkım ve kayıp yaşandı. Eskiden Halep farklı etnik grupların, dillerin ve kültürlerin bir arada barındığı, yerlilerin uyum içinde yaşadığı bir yerdi. Maalesef bu kültürel çeşitlilik ve ahengin artık şehrin karakteristik özelliklerinden biri olamayacağına inanıyorum. Ülkedeki yüzyıllardır ayakta kalan abidelerin yerle bir edilmesi son derece trajik. Tüm bunlara rağmen Halep, ben ve kız kardeşlerim için (ağabeyim ve tüm ailem için olduğu gibi) hep özel bir yer olarak kalacak ve anılarımızın koruyucusu olacak.
Kız kardeşlerimle birlikte, Baron Oteli’nin eski konuklarının anılarını paylaşabileceği interaktif bir web sitesi üzerinde çalışıyoruz. Bu projenin sonucunda otelin tarihini yansıtan bir de kitap çıkarmayı planlıyoruz. Baron Oteli’nin tarihi aynı zamanda Halep’in geçmişiyle, buranın tanık olduğu katliamlarla ve şehirde yaşamış Ermeni toplumunun geçmişiyle, yolu Halep’ten Avrupa topluluklarıyla kesişiyor. Bu zengin birikim muhafaza edilmeli.