Gezi Parkı eylemleri sırasında Hatay’da başına gelen gaz kapsülü nedeniyle ölen Abdullah Cömert'in bugün görülen davası, 19 Şubat 2016’ya ertelendi. Hatay’dan Balıkesir’e gönderilen davaya gelmek için 18 saatlik yolculuk yaptıklarını söyleyen anne Cömert, “Katil yine dışarıda. Sana sesleniyorum, benim oğlum sana ne yaptı? O hakim, o savcı korkuyor, ceza vermiyor. Katile ceza vermiyorlar, bize ceza veriyorlar. Ne adalet var, ne vicdan” diye konuştu.
3 Haziran 2013’te biber gazı kapsülünün başına isabet etmesiyle hayatını kaybeden Cömert'in ölümüyle ilgili davanın yedinci duruşması, Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşma, yaklaşık bir saat sürdü. Duruşmada, Hatice Cömert ve Edip Cömert ile avukatları hazır bulundu. “Olası kasıtla öldürme” suçundan tutuksuz yargılanan ve 25 yıla kadar hapsi istenen polis memuru A.K. ise Mersin Adliyesi'nden, Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yöntemiyle duruşmaya katıldı. Sanığın öncelikle gaz tüfeği atışıyla ölümün gerçekleşeceğini öngörüp öngöremeyeceği sorusuna cevap vermesi talep edilen, 1. Adli Tıp İhtisas Kurumu'nun raporu okundu. Raporda, "Kastın tayini, adli tıbbın çalışma alanına girmez" denirken konunun mahkeme tarafından aydınlatılmasının uygun olduğu vurgulandı.
Sanık avukatının savunması
Sanık avukatı İbrahim Uzun, adli tıp raporunda çelişkiler olduğunu belirterek, olayın müvekkilinin eylemiyle gerçekleştiğine dair şüphe ve kesin kanaat bulunmadığı savundu. Uzun, söz konusu fişeğin, A.K.'nin içinde olduğu Akrep aracından atıldığına dair iddiaların da kesinlik taşımadığını söyledi. Polis memurunun gaz fişeğini ateşlerken hedef gözetmesinin, gözetse de vurmasının mümkün olmadığını savunan Uzun, bu sebeple olası kasıtla cinayet suçundan yargılanamayacağını söyledi.
Akrep içinde neler konuşuldu?
Duruşmaya Mersin'den SEGBİS yöntemiyle katılan sanık polis memuru A.K. de avukatının beyanına katıldığını belirtti. Yeniden söz alan Cömert ailesinin avukatı Hatice Can, adil yargılama için davanın Hatay'da görüşülmesi gerektiği savını tekrarladı. Yüzyüze sorgulama yapılması gerektiğine söyleyen Can, “Akrep içindeki konuşmaların çözümünden, polislerin dışarıdaki kalabalığa öfke ve husumet duydukları açıkça ortaya çıkmıştır. Abdullah Cömert, ara sokaktan evine dönerken vurularak öldürülmüştür” ifadelerini kullandı.
Avukat Tacettin Çolak ise Cömert'in gaz fişeğinden öldüğünün adli tıp raporuyla da ortaya çıktığını ifade etti. Adaletin yerine gelebilmesi için sanık polisin tutuklanması gerektiğini savundu.
Mahkeme heyeti, sanığın tutuklanması talebini, SEGBİS aracılığıyla bütün duruşmalara katılması ve kaçma şüphesi olduğuna dair somut bir delil bulunmaması sebebiyle bir kere daha reddetti. Duruşma, 19 Şubat 2016 tarihine ertelendi.
Anne Cömert: Benim oğlum sana ne yaptı?
Duruşmadan sonra adliye önünde bekleyen gruba desteklerinden dolayı teşekkür eden Hatice Cömert, “Biz adalet istiyoruz ama adalet yok. Ne adalet var, ne vicdan. Biz Antakya'dan, Hatay'dan buraya geldik. Arabayla 18 saat sürdü. Mahkeme ise sadece bir saat sürdü. Mahkeme yine uzadı. Katil yine dışarıda. Allah kahretsin, benim oğlum sana ne yaptı? Sana sesleniyorum, benim oğlum sana ne yaptı? Senin gibi gençti. Allah kahretsin, emri verenlerin Allah belasını versin. Kim benim oğlumu katletti? Benim oğlumu katlettiler. Bu Abdullah'ın duruşması değil, hepimizin duruşması. Kimse ölmesin, başka ana ağlamasın. Ben 2.5 yıldır ağlıyorum. 2.5 yıl geçti, bu sekizinci duruşma. O hakim, o savcı korkuyor, ceza vermiyor. O katil dışarıda. Bizi Hatay'dan Balıkesir'e sürüklüyorlar. Benim oğlum Hatay'da öldü, Balıkesir'de ölmedi. Niye buraya taşındı? Katile ceza vermiyorlar, bize ceza veriyorlar. Katilin tarafındalar. Bizi yalnız bırakmayan güzel insanlar, hepinize çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Avukat Can: Davada sona yaklaştık
Edip Cömert de vali, emniyet müdürü, İçişleri Bakanı ve Başbakan'ın da oğlunun ölümünden sorumlu olduğunu iddia ederek, "Bunlar emri en üst makamdan aldılar ve benim çocuğumu öldürdüler" dedi.
Ailenin avukatı Hatice Can ise “Sanığın hükmen tutuklanmasını umuyoruz. Artık sona yaklaştık. Türkiye, son derece karanlık bir evreden geçerken biz Gezi döneminde katledilenlerin cezasızlığına karşı mücadele ediyor ve adalet arıyoruz. Başından beri bu yargılanmanın Antakya'da yapılması gerektiğini söylüyoruz ama bu davada artık sona yaklaştık" ifadelerini kullandı.