Onlarca örgüt bir araya gelerek İstanbul, Ankara ve İzmir’de eş zamanlı olarak yaptıkları açıklamayla sokağa çıkma yasaklarının yaklaşık 500 bin çocuğun en temel yaşam ve sağlık haklarını ihlal ettiğini belirtti ve çatışmaların bitirilmesini istedi.
Özellikle çocuk ve insan hakları derneklerinin başını çektiği çok sayıdaki sendika, meslek örgütü, akademisyen, sanatçı, milletvekili, gazeteci, kadın ve LGBTİ, öğrenci, platform gibi sivil inisiyatifler bir araya gelerek eş zamanlı olarak İstanbul Ankara ve İzmir’de ortak açıklama yaptı. Örgütler, açıklamalarından 7 Haziran’dan bugüne devam eden çatışma ortamının acilen son bulmasını talebini dile getirdi. Açıklamada sokağa çıkma yasaklarının bölgede yaşayan yaklaşık 1 milyon 300 bin kişinin ve bunların içinde yaklaşık 500 bin çocuğun en temel yaşam ve sağlık haklarını ihlal ettiği vurgulandı.
1 milyon 300 kişi etkileniyor
Ortak açıklamada devletin politikaları eleştirilerek 16 Ağustos’tan günümüze yedi il, 19 ilçede en az 58 gündür süresiz devam eden sokağa çıkma bir an önce kaldırılması istendi hükümet yetkililerine ve halkın fiziksel ve ruhsal sağlığını korumak adına yetki alan Sağlık Bakanlığı’na acilen yapılması gerekenler hatırlatıldı. Örgütler, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, devletin tarafı olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere, insan hakları yükümlülüklerini yerine getirerek yaşam alanlarındaki şiddet ve baskıdan vazgeçmesini, çocukların fiziksel ve ruhsal bütünlüğünün koruması için her türlü tedbirin alınmasını, tüm tarafların çocukların yüksek yararını gözetecek tutumlar geliştirmesini, barış, özgürlük ve demokrasi temelinde müzakere sürecinin yeniden başlatılmasını, bu süreçte yaşanan ihlalleri gerçekleştirenlerin hiçbirinin cezasız kalmamasını, bu sürede meydana gelen toplumsal, ekonomik, psikolojik tahribatın hak temelli onarılmasını ve bu şekilde toplumsal adaletin inşa edilmesini talep ettiklerini vurguladı.
58 çocuk öldü
Ortak açıklamada mevcut tablonun vahameti de bir kez daha dile getirildi. Açıklamada, “Suruç katliamından itibaren bugüne kadar yaşanan çatışmalarda ve sokağa çıkma yasaklarında; hastaneye gidemeyen, annesinin karnında henüz doğma fırsatı bulamayan ve kolluk kuvvetlerinin doğrudan hedefi olan en az 58 çocuk yaşamını kaybetti ve ölen çocukların sayısı her geçen gün artıyor” denildi.
Cenazelerle birlikte yaşıyorlar
Örgütler, gömülemeyen cenazelere de değinerek, “Yaşamını kaybeden çocuklar insan onuruna uygun şekilde defnedilme haklarından da yoksun kalıyor. Eylül ayında 10 yaşındaki Cemile Cağırga’nın günlerce derin dondurucuda bekletilmesinin ardından 8 Ocak’ta öldürülen 17 yaşındaki Rozerin Çukur da evinde defnedilmeyi bekliyor” ifadesini kullandı ve çocukların daha ağır bir travma yaşadığına dikkat çekti: “Çocuklar ebeveynlerinin, kardeşlerinin, arkadaşlarının öldürülmelerine tanıklık ediyor, hatta onların cenazeleri ile aynı ortamda yaşamak zorunda kalıyor.”
Çocukların sağlık hakkının da ihlal edildiğine değinilen açıklamada, “Sokağa çıkma yasağı, yaralı ya da hasta çocukların sağlık hizmetlerine ulaşmasını da engelliyor. Çocuklar hastanelere gidemediği gibi sağlık emekçileri de, hayatları pahasına çaba harcamakta ama çocuklara ulaşamıyor” vurgusu yapıldı.
Temiz suya bile erişemiyorlar
Çocukların temel ihtiyaçlarının karşılanmakta giderek zorlandığı dile getirilen açıklamada, çocukların temiz suya ve yiyeceğe bile ulaşmakta sıkıntılar çekildiği belirtilen açıklamada şunlar kaydedildi: “Çocuklar yiyecek ve temiz suya ulaşım gibi en temel ihtiyaçlarını karşılamakta giderek daha fazla zorlanıyor. Bunun yanı sıra savaş ve kış şartları çocukların hastalıklara daha açık hale gelmesine neden oluyor. Bunların hiçbiri başlarına gelmese de, çocukların evleri, sokakları, okulları yani güvenlik alanları havan topları, füzeler, mermiler ve bombalarla yıkılıyor. Sadece sokağa çıkma yasaklarının yaşandığı mahallelerde değil yakın mahalle ve ilçelerde yaşayan tüm çocuklar top, mermi, bomba vb. seslerine maruz kalıyor. Çocuklarda travma sonrası stres belirtileri olarak gözlenen dehşet, korku, çaresizlik duygularının, uyku bozukluklarının giderek arttığı, geleceğe dair beklentilerinin giderek azaldığına dair bilgiler geliyor.”