Özlem Dalkıran: O çamurlu ayaklarımızla kirlettiğimiz yerleri temizlemek isterken “Siz Tahir Bey için gelmişsiniz, asla olmaz, bana bırakın” diye elimizden fırçayı zorla alan genç kadının gözlerindeki yaş, benim yazacaklarımdan daha iyi anlatmaz mı Tahir'i?
Bana Tahir'i anlat dediler. Ne yazayım, ne anlatayım? Tahir'i Tahir yapan tüm özellikler onlarca yazıda kelimelere döküldü. Aklının hızına yetişemeyen dilinin aceleciliği, mahçupluğu, nezaketi, kararlılığı hep anlatıldı. Kimseden bir şey isteyememesi, kendinden bir şey istendiğindeyse canını dişine takarak oldurması; barışa, adalete, insana ve insanlığa olan adanmışlığı ve mücadeleciliği sözcüklerin en güzelleriyle tariflendi. Ona dokunmuş, birlikte çalışmış, dostluk etmiş herkesin yazdığından fazla ne yazabilirim!
Yas evinden sonra bindiğimiz takside cenazeye katılmış sürücünün dediği gibi “Tahir Bey için üç gün yas ilan edilmeliydi. O öyle büyük bir insandı” desem, onun kıymetini anlatabilmiş sayılır mıyım? Ya da bizi Tahir'le vedalaşmaya kabristana götüren şoförün yol boyu ip gibi akan gözyaşları, Tahir'in Amed halkı için ne anlama geldiğini söylemeye yeter mi? Hele o çamurlu ayaklarımızla kirlettiğimiz yerleri temizlemek isterken “Siz Tahir Bey için gelmişsiniz, asla olmaz, bana bırakın” diye elimizden fırçayı zorla alan genç kadının gözlerindeki yaş, benim yazacaklarımdan daha iyi anlatmaz mı Tahir'i?
Ben bir arkadaşımı kaybettim. Akıl danışacağım, sırtımı dayayacağım bir hukuk insanını, gözü kapalı güveneceğim bir barış ve hak savunucusunu yitirdim. Canım çok yanıyor.
Kürt halkının, zulme uğrayanların, en yakınlarındakilerin kaybının büyüklüğünü düşündüğümde başımı öne eğiyor ve susuyorum.