Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda öldürülmeden önce çekilip sosyal medyada paylaşılan fotoğrafını yayımladıkları gerekçesiyle haklarında "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan dava açılan 18 gazetecinin yargılanmasına başlandı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmaya, 7,5 yıla kadar hapisleri istenen tutuksuz sanıklardan Özgür Gündem Gazetesi Sorumlu Yazıişleri Müdürü Reyhan Çapan, Şok Gazetesi Sorumlu Yazıişleri Müdürü Kaan Özbek, Cumhuriyet Gazetesi'nden Abbas Yalçın, Millet Gazetesi eski Sorumlu Yazıişleri Müdürü Sedat Gülmez ve yetkilisi Cuma Ulus, Birgün Gazetesi Sorumlu Yazıişleri Müdürü Berkant Gültekin ve İmtiyaz Sahibi İbrahim Aydın katıldı.
Cumhuriyet Gazetesi'nde Sorumlu Yazıişleri Müdürü olduğunu belirten Abbas Yalçın savunmasında, söz konusu fotoğrafı 1 Nisan 2015 tarihli gazetelerinde "Karanlığa Girdiğimiz Gün" başlığıyla ilk sayfadan yer verdiklerini söyledi. Yalçın, iddianamede suçun nasıl oluştuğuna objektif olarak yer verilmediğini, flamayı göstermeyen gazetelerin de burada yargılanmakta olduğunu ifade etti. Yalçın, "Fotoğrafı tüm çıplaklığıyla sunduk. Editöryel tercihimiz olayı tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktır. Bu terör örgütünün propagandasını yapmak değil, terör örgütünün şiddetini yansıtmak, eylemin korkunçluğunu yansıtmak açısından habercilik anlamında önem arz etmektedir" dedi.
“Ortada suç yok”
BirGün Gazetesi İmtiyaz Sahibi sanık İbrahim Aydın ise "Savcının bir görselden hareketle terör örgütü propagandası yapma suçlamasında bulunması oldukça saçmadır" dedi. Terör faaliyetlerine ilişkin değişik görüntülerin, farklı gazetelerde, değişik şekilde yayınlandığını vurgulayan Aydın, şunları söyledi: "Bundan dolayı hiçbir gazete terör örgütü propagandası yapma suçlamasıyla karşılaşmamaktadır. Bu olayda kasıt söz konusudur. Biz ve burada yargılanan diğer gazete mensupları örgüt propagandası yapacak, devleti acz içinde düşürecek kişiler değildir. Burada yargılanmamız anlamsızdır. Ortada suç yoktur."
Millet Gazetesi'nin eski Sorumlu Müdürü olduğunu söyleyen Sedat Gülmez ise gazetelere kayyum tayin edilerek iş akdinin feshedildiğini, kayyum yönetimi tarafından kurum avukatlarının savunmalarını üstlenmesi istenmediğinden, avukat bulunca savunma yapmak için süre istedi. Diğer sanıklar ise terör örgütü propagandası yapmadıklarını belirterek beraatlerini talep ettiler.
Can Dündar'ın avukatı Bülent Utku, müvekkilinin Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nden ödül almak için yurtdışına gittiğini ve bir sonraki celsede bulunacağını belirtti. Avukat Utku, iddianamede şikayetçi sıfatıyla yer alan kişilerin suçu ihbar eden kişiler olduğuna dikkat çekerek "Bu kişiler cezaevindedir. Uzun süreli ceza alan kişilerdir. Medeni Kanun'a göre vasileri olması gerekir. Bunları şikayet etme hakları yoktur. Bu nedenle şikayetçi sıfatlarından çıkarılmalarını talep ediyoruz" dedi.
Mahkeme heyeti, Can Dündar ve ifadesi alınmayan diğer sanıkların bir sonraki celse hazır edilerek savunmalarının alınmasına karar verdi. Heyet, dosyadaki suçun niteliğini dikkate alarak suçtan zarar görme ihtimalleri bulunmadığından şikayetçi sıfatlarının kaldırılmasına ve dinlenmelerinden vazgeçilmesine hükmetti. Duruşma, 14 Ocak'a ertelendi.
7,5 yıla kadar hapis talebi
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nca hazırlanan iddianamede, 29 Mart 2015'te Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın DHKP/C'li teröristler tarafından odasında rehin alındığı, akabinde hunharca şehit edildiği, rehin alma sürecinde teröristler tarafından başına silah dayandığı, ağzı bantlı, arkasında terör örgütüne ait flamaların bulunduğu fotoğrafların sosyal paylaşım sitelerinde propaganda amaçlı paylaşıldığı belirtiliyor. İddianamede, bu fotoğrafların söz konusu gazetelerin 1 Nisan 2015 tarihli nüshalarında yayımlandığı, bu nedenle gazete sorumlu müdür ve bağlı olduğu yetkililer hakkında re'sen soruşturma başlatıldığı anlatılıyor. Sanıkların şehit savcının, teröristin ve terör örgütüne ait flamaların bulunduğu fotoğrafları herhangi bir mozaikleme ve karartma yapmadan olduğu gibi tüm çıplaklığıyla yayımladıkları kaydedilen iddianamede, devletin acziyet içerisinde olduğu, terör örgütünün güçlü olduğu mesajını vermek için öldürülen teröristlerin çekmiş olduğu söz konusu fotoğrafları sosyal paylaşım sitelerinde yayımlayarak DHKP/C terör örgütünün basın yoluyla propagandasını yapmış oldukları ileri sürülüyor. İddianamede, 4'ü değişik cezaevlerinde hükümlü olan Emrah Özdemir, İsmet Özdemir, Ahmet Arslanoğlu ve Gökhan Özdemir ile Abdülkadir Uslu "davacı-ihbar edenler" sıfatıyla yer alıyor. Gazeteci Can Dündar'ın da aralarında bulunduğu 18 sanığın, “Terör örgütü propagandası yapmak" suçundan 1,5 yıldan 7,5 yıla kadar hapisleri talep ediliyor.