Diyarbakırlı sinemacı Lisa Çalan 5 Haziran’da HDP mitingindeki patlamada iki bacağını kaybetti. Şimdi tedavi için Almanya’ya gitmeye hazırlanıyor, yanına 120 kadın sinemacının desteğini de alarak…
“Haziran’da umutlar çok fazlaydı. Biz de arkadaşlarla beraber mitinge gittik. Kalabalığa karıştık, halaylar çektik. Ablamı gördüm, onunla oturdum, kuzenimin kızının düğününe gitmek için erken ayrılmak zorundaydım. Ablam ‘Beraber gidelim’ dedi. Ben ‘Hayır’ dedim, ‘üstümü değiştirip öyle gitmek istiyorum.’ Arkadaşım Rojhat ‘Şu yoldan git’ dedi, ‘çok kalabalık diğer taraf.’ Kalabalıktan gitmeye karar verdim ve biraz ilerledikten sonra çay ocağının yanına geldim. Duvardan geçerim dedim, ama daha düşüncemi tamamlayamadan korkunç bir patlama oldu.”
Tarih 5 Haziran 1015, yer Diyarbakır İstasyon Meydanı, saat 18.00 suları. HDP, 7 Haziran öncesi en heyecanlı mitingini yapıyor. Yüzbinlerce insan toplanmış ve tam da Lisa Çalan o duvardan geçmeyi düşünürken, yanında durduğu çay tezgâhı patlıyor. Beş kişi ölüyor, yaralanan yüzlerce kişiden biri de Lisa Çalan oluyor. Şu anda iki bacağı yok. Lisa Çalan, 11 çocuklu bir ailenin sekizinci çocuğu, 28’inde genç bir kadın sinemacı. Aram Tigran Konservatuarı’nda sinema okumuş. Diyarbakır’daki Ortadoğu Sinema Akademisi’nde çalışıyor. ‘Dağların Dili’, ‘Gizli’, ‘Defter’, ‘Nusaybin’in Rengi’, ‘Sokağın Sesi’ isimli kısa filmleri var. Ayrıca Sedat Barış’la birlikte 13 bölümlük ‘REF’ isimli bir dizi çekti.
Telefondaki sesi çok güçlü ve umutlu. Her şeyi hatırlıyor ve sakince, sesi bile titremeden anlatıyor: “Patladı, iki saniye sonra gözlerimi açtım, kulağımda çok kötü bir çınlama vardı. Üzerimde insanlar, ölmüşlerdi. Onları kaldırdım. Oturdum, herkes bağırıp çağırıyor, herhalde bacaklarım kırıldı dedim. Bacağımı çekmeye çalıştım ama bacağım yoktu, sonra sol bacağımı çekmek istedim ama o da yoktu. Parçalanmıştı ve çok kan kaybediyordum.” Kolları ve saçları da yanmıştı. “O an, bilincimi kaybetmemeliyim, yoksa ölürüm burada, diye düşündüm. Çok ciddi bir ağrı başladı, kan kaybediyordum, arkadaşlar kemerlerini çıkarıp bağladılar.”
Koridorlar can pazarı
Herkesin televizyonda izlediği sahneyi mutlaka hatırlarsınız, Selahattin Demirtaş’ın dehşet içindeki bakışlarını, insanların koşuşturmalarını ve yaralılar için açılan koridorları. “Koridorlar açıldı, ben de bağırıyordum bomba patladı, yolu açın diye. O arada platformun üzerinde Şerko sürekli anons yapıyor. İçimden öleceğim ama bir tanıdık ses var diyorum. Kimse yalnız ölmek istemez çünkü. Bir ambulansa bindirdiler, sekiz başka hastayla birlikte. Ambulans gitmiyordu, ben sürekli bağırıyordum, canım çok acıyordu. Bunlar yetmezmiş gibi, polis halka saldırdı, yolu da kesti.”
‘Yürümeyi severdim’
Çalan hastanede hemen ameliyata alınıyor ve “Gözlerimi açtığımda yoğun bakımdaydım” diye anlatıyor. 40 günlük tedaviden sonra taburcu olmuş, şimdi Diyarbakır’da, evinde. “Ben dans etmeyi, koşmayı, yürümeyi çok seven biriydim. O anda iki bacağım da olmadan yaşayabilirim diye düşündüm. Kürtler böyledir hep, inatçı” diyerek gülüyor telefonun öbür ucunda. Tekerlekli sandalyeyle evde kendi kendine yetebiliyormuş ama dışarıya çıkınca birine ihtiyacı oluyormuş. Durumun vahametini şöyle vurguluyor: “Ben bunu savaş ortamında yaşamadım. Şenlik havasındaki mitingde iki bacağını kaybediyorsun, bambaşka bir travma.”
Kadınların desteği
Çalan’a her yerden mektuplar gelirken, kadın sinemacıların örgütlediği ‘Birbirimizin Eli Ayağı Olalım’ kampanyası da önemli bir dayanışma ağı olarak ortaya çıkıyor. Filmmor’dan Melek Özman, “En son 13. Filmmor Festivali Diyarbakır’daydı geçen Nisan’da, orda birlikteydik” diyor. “Tedavi ve protezler için bir dayanışma kampanyasına ihtiyaç olacaktı. Kısa zamanda 120 kadın sinemacı bir araya geldik, Ortadoğu Sinema Akademisi ile birlikte bir dayanışma-bağış kampanyası başlattık. 25-26 Temmuz’da Diyarbakır’a gittik. Lisa hastaneden çıkmıştı, evinde ziyaret edebildik” diye anlatıyor Özman. O 120 kadın sinemacı bir yandan bağış kampanyasını devam ettiriyor, bir yandan da Hollywood’dan Avrupa’ya kadar öncelikle kadın sinemacılara mektup yazarak dayanışmaya çağırıyor.
Çalan’ın tedavisi Almanya’da olacak. Çünkü artık bu ülkeye güveni kalmamış. “Ben iki bacağımı alan bir ülkeden hiçbir şey istemem. Ameliyatım ve protezlerim Almanya’da olacak. Zorluğum, bacaklarımın dizüstünden kopması. Türkiye’de bu ameliyat olabiliyor ama rehabilitasyon yok. Almanya’daki yürüme okulunda rehabilitasyon en az bir yıl sürecek.” Tedavi masrafı yaklaşık 125 bin avro. O yüzden dayanışma çok önemli.
Senaryosunu yazıyor
Lisa Çalan bir taraftan da tazminat davası açmış durumda. Oradan da bir umut çıkıyor: “Bilmiyorum tazminat alacağım ve film yapacağım. Patlamaya dair bir senaryo yazıyorum şimdi, iyileştikten sonra bu çalışmalara devam edeceğim.” Lisa, Almanya yolculuğunu, Aralık sonu, Ocak başı gibi yapmayı planlanıyor. Herkesin ortak hayali ise ellerini, bacaklarını kaybeden diğer arkadaşlarla birlikte Boğaz’da yürümek.”