Agos'un Arşivi'nden bölümünde bugün, Hrant Dink'in Zekiyan'la yaptığı söyleşi var. İstanbullu Ermeni Katoliklerin dini önderi Rahip Levon Boğos Zekiyan'la, kendisi henüz Kerabaydzar olmadan önce yapılmış bu söyleşide Zekiyan Ermeni toplumunun geçmişinden ve bugününden söz ediyor.
'Taklitten
kaçınmalıyız'
HRANT DİNK
"Ermeniler ve
Modernite" kitabının Türkçe'de yayınlanması, şu günlerde bir kez daha
aramızda bulunan, TÜYAP ve Bezciyan Derneği'nde verdiği konferanslarla kültürel
yaşantımıza hareketlilik getiren Boğos Levon Zekiyan ile görüşmek ve onun
görüşlerini akademik ortamdan halkın ilgisine taşımak için de önemli bir fırsat
yarattı.
Diasporada yasayan Ermeni aydınları arasında kendine özgü
bir konuma sahip olan Rahip Zekiyan, entellektüel birikimini ruhani ve sivil
bakışıyla harmanlayabilen nadir kişiliklerden biri.
Ermeni toplunun fazlasıyla ihtiyaç duyduğu bir olguların başında özeleştiri sorumluluğu geliyor. Zekiyan ise bu sorumluluğu hakkıyla yerine getirmeye çalışan öncülerden
· Ermenilerin Batı'yla tanışmasını
ticaretin 17.yüzyıldaki yaygınlığına bağlayanların yanında, 19. yüzyıldaki
edebi hareketliliğiyle sınırlayan iki ayrı görüş varken siz daha da gerilere
gidiyorsunuz. Ne kadar geriye?
B. L. ZEKİYAN -
Epeyce eskiye, Roma'ya kadar gidebiliriz. M.S. 600'de İtalya'da yerleşme var
örneğin. Bu ilk Batı'ya gidişler Bizans askerleri ve ordudaki din adamları
olarak gerçekleşiyor. İtalya çevresine geliyorlar en çok. Daha sonra bu
tanışıklığın kültürel sonuçlarını da görebiliyoruz. Bir iki örnek vermek
gerekirse:
10. yüzyılda Fransa'da yazılmış Latince-Ermenice sözlük var.
Bu önemli bir gösterge sanırım. Üstelik 9. 10. yüzyılda karşılıklı etkileşim
hayli yoğun. Bugünkü Ermenistan'da 931 yılında yapılan Datev Kilisesi'nde
Avrupa usulü freskolar var. Belli ki Datev'deki episkopos, Batı Avrupa'nın
ressamlarını tanıyor. Muhtemelen de o ressamlar gelip yapmışlar o freskleri.
Demek ki temaslar sandığımızdan da çok yoğundu. Bu böyle 1400'lü yıllara kadar
gelebiliyor.
Ermeni kültür tarihine bakarsak 1400-1600 düşüş çağları,
karanlık dönem. Sonrası ise 17. yüzyıl ki burada zaten ticari serüven başlıyor
ve Batı ile temasın tüm ayrıntıları mevcut.
· Bu ticari
serüvenin Ermenilerin moderniteyle tanışmasını hızlandırdığını söyleyebiliriz o
halde.
B. L. ZEKİYAN - 17. yüzyılda Ermeniler üreten güç değillerdi
ama dünya çapındaki ticarete aracılık yapıyorlardı. Üretmeden satıyorlardı.
Örneğin Çin'den veya Doğudan altın alıp , 7 misli fazla fiyatla Batı'da
satıyorlardı. Venedik önemli bir ticaret
merkeziydi. Ekonomi çöküş noktasında olmasına rağmen Ermeniler çok büyük
ticaret yapıyorlardı. Marsilyalı tüccarlar onlarla rekabet edemiyorlardı çünkü
dünyaya Ermeniler kadar yayılmış iletişim ve güven ağları yoktu. Bu insanlar
pazarın etiğini de çok iyi anlamış durumdaydılar. Kendi etiklerini de beraber
taşımışlardı. Örneğin Amsterdam'da Vanandlı kardeşler bir ticaret el kitabı
yapıyor "Ölçülerin Hazinesi" adıyla. Kitabın tüm felsefesi de şu:
"Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma..."
. Bu
anlattıklarınız Moderniteyle tanışmadan ziyade bir şeyleri Moderniteye taşımayı
içeriyor sanki...
B. L. ZEKİYAN - Bendeniz de o hususu vurgulamaya çalışıyorum
zaten. Sadece tek yanlı değil karşılıklı bir etkileşim sözkonusu. Öyleki ciddi
bir sermaye-kültür evliliğinden sözetmek mümkün. Bu tüccarların bir yanı da
kültür emekçileri olabilmeleri. Örneğin sadece matbaa makinasını taşımakla
yetinmiyorlar aynı zamanda bu matbaacılığı işleterek geçimlerini de
sağlıyorlar. Hem ticaret, hem kültür.
· Ermeniler'in Batı ile tanışmasının ana
kilisenin parçalanmasında rolü olduğunu söyleyenler var, katılır mısınız?
B. L. ZEKİYAN - Din konusunda da Ermenilerin Batı ile teması
Roma Kilisesi'yle başlıyor ve geçmişi 11. yüzyıla kadar gidiyor. İlk temaslar
karşılıklı sempati içinde gelişse de nihayet Roma Kilisesi imparatorluğun
kilisesi, hükmetmek özlerinde var. Tabi imparatorluk kilisesinin istekleri ve
dürtüleri artınca, sızlanmalar başlıyor. Ermeniler'in büyük çoğunluğu
14.yüzyıldan sonra tepkiye başlıyor. Ama bu arada kabul eden de var. İşte
Ermeni Katolik Kilisesi'nin temeli de bu benimseyicilerde aranmalı. Karşı
koyanların, benimseyenlerin yanında üçüncü bir zümre de eritmeye çalışanlar
var. Ama onlar da Latinleştirerek bunu yapmaya çalışıyorlar. Örneğin,
Ermenice'yi Latince'ye yaklaştırarak çevirmeye çalışıyorlar. Yeni Ermenice
kelimeler üretiyorlar Latince'ye benzeterek.
· Modernite Ermeni toplumunun tarihsel
gelişimini sizce hangi yönde etkiledi?
B. L. ZEKİYAN - Genellikle olumlu yönde etkiledi. Örneğin,
dünya çapında bir ticarete erişmek, zamanın en ileri gelen fikirleriyle temasa
girmek, matbaayı çok erken kullanmak gibi olumlu örnekler verebilirim.
· Geçmişte olduğu gibi bugün bile Batılılaşma karşısında duranlar "Bu bizi parçalamaya yönelik bir taarruzdur" derler. Ne yapmak gerekiyordu? Ne yapmak gerekiyor?
B. L. ZEKİYAN - Geçmişe yönelik bugün pek fazla bir şey
söylememizin bir manası yok ama belki, daha aklı selim ve sağduyulu yerel
görüşlere de hürmet gerekiyordu. Bugün ise Batı sarhoşluğuna kapılmamak
gerekiyor diyebiliriz. Çünkü bu sarhoşluğun neticesi her zaman vahim oluyor.
Batı modelini benimsemeye evet ama o modelin içinde bulunanların yaşadığımız
modele uyup uymadığına bakmamız gerekiyor aksi durumlarda çelişkiye
düşebiliyoruz.
· Huntington'un
"Medeniyetler Çatışması" tezi pek revaçta şu günlerde.
B.L. ZEKİYAN -
Medeniyetler çatışmaz, çatışamaz. Çıkarlar çatışır. Medeniyetler çalışıyorsa zaten
medeniyet değillerdir. Bence Haçlı seferleri bile Hıristiyanlık için değildi.
Tam tersi, Hristiyanlık zıttıydı.
· Ermenilerin
aktif bir katılımları oldu mu Haçlı Seferlerine?
B. L. ZEKİYAN - Sempatileri oldu belki ama yüzde yüz güvenleri olmadı. Ermeni Kralı üç ayrı imparatordan taç alıyordu dolayısıyla bu adamın siyaseti basitti. Kendisi bu iç imparatorluğa karşı koyacak güçte değildi. Politikası kimseyle düşman olmamak ve aynı zamanda kimsesinin tarafına geçmemekti. O dönemde de öyle yaptı.
· Sizce Ermeniler
Batı'yı seçip Osmanlı'ya sırt mı döndüler ya da Hıristiyanları görüp
Müslümanları mı terk ettiler?
B. L. ZEKİYAN - Osmanlı'yı reddetmek söz konusu değil ama
hataları şu oldu: bazı Ermeniler Batı'da her şeyin noksansız olduğuna
inandılar. Bir çok şeyin yalan üzerine kurulduğunu görmediler. Ve tabi ki bir
miktar da Batı'nın Hıristiyan olduğunu görüp etkilendiler. "Bunlar
bizden" dediler. Ama diyebilirim ki Ermenilerin çoğunluğunun eleştirel ve
şüpheci bir yaklaşımı olmuştur Batı'ya. Batı'dan gelen ilhamları ve örnekleri
kritik bir gözle süzüp sentezlemişlerdir. Büyük bölüm kanmamıştır zaten.
Mıhitaristler örneğin Batı'yı olduğu gibi almamışlardır. Toplumun küçük bir
zümresine aittir Batı'ya kanmışlık.
· Küçük zümreden
kastınız...?
B. L. ZEKİYAN - İzninizle ayrıntılara girmeyelim bu
seferlik. Çünkü ben geçmişimi incelerken ne ethik değer arıyorum ne sorumlu,
sadece özeleştirel bir yaklaşımın bize yeterince yardımcı olacağını belirtmeye
çalışıyorum. Böyle bakınca da Batı'nın modelini olduğu biçimiyle bizim
toplumumuza adapte etmeye çalışan küçük bir zümrenin bu süzgeci kullanmadığı
için hem kültürel hem sosyal, hem de siyasal açıdan Ermeni toplumunun
geleceğine büyük zarar verdiğini görebiliyoruz.
· Tarihsel
saptamalara ve bugüne bakarak Ermeniler sizce modern mi?
B. L. ZEKİYAN - Bir
külliyeye sığdırarak karar veremeyiz. Bugün bile örneğin Ermenistan'ın başkent
var, taşra var. Bu ikisi birbirinden çok farklı. Aile düzenleri, gençlerin
ilişkileri hepsi çok farklı.
· Yaşanan süreçte
Ermeniler Tarih ve gelecek ilişkisini nasıl düzenlemeli?
B. L. ZEKİYAN - Bence ileriye bakmalı fakat geçmişe bakamdan
da yapamayız. Geçmişle derin bir irtibat lazım.
Tüm uluslar kendi benliklerini araştırmalı , öğrenmeli ve bugünüyle
sentez yapmalı. Başkasının modelinin sarhoşu olmamak lazım. O modelin kendisine
ne kadar uyacağını kontrol etmek , zihni kullanmak gerekiyor. Her şey fotokopi
yapılmamalı.
· Diaspora geleneğimizde "Kapalılıktan sıyrılınca eriyeceğiz" korkusu var.
B. L. ZEKİYAN - Aşılması gereken bir travma bu. Ermeni
kültürünün en büyük özelliği çok boyutlu bir kültür olmasıdır, asıl içine
kapalılık zarar verir. Benliğimize sahip olmak derken ona esir olmak da var.
Milliyetçiliğe, ırkçılığa kadar götürülebilir muhafazakarlık. Başkasını
fotokopi yapmazken kendi kendinin de fotokopisi olmamak lazım.
· Ermeniler bu
kez başaracaklar mı?
B. L. ZEKİYAN - Bugüne kadar başarmış, bundan sonra da
başarır. Ben geleceğe umutlu bakıyorum.
"Benliğimize sahip olmak derken ona esir olmak da var. Milliyetçiliğe, ırkçılığa kadar götürülebilir muhafazakarlık. Başkasını fotokopi yapmazken kendi kendinin de fotokopisi olmamak lazım."
*Bu söyleşi 9 Kasım 2001 tarihinde Agos Gazetesi'nde
yayınlanmıştır.