Dink cinayetine ilişkin 25 kamu görevlisi hakkındaki iddianamenin, “sonradan toplanacak delillerin haklarında dava açılan şüphelilerin durumunu değiştirebileceği” gerekçesiyle iade edildiği iddia edildi.
Dink cinayetinde kamu görevlileriyle ilgili olarak hazırlanan iddianamenin, başsavcılık tarafından iadesine ilişkin belirsizlik sürüyor.
Soruşturma savcısı Gökalp Kökçü, 25 kamu görevlisiyle ilgili olarak iddianame hazırlayarak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndermişti. Başsavcılık iddianameyi iade etmişti.
Anadolu Ajansı’nın haberine göre iddianamenin “sonradan toplanacak delillerin haklarında dava açılan şüphelilerin durumunu değiştirebileceği” gerekçesiyle iade edildiği iddia edildi.
‘Suç örgütü kurma’
Başsavcılık tarafından gönderilen yazıda, soruşturmanın, eylemin, suç örgütü kurularak işlendiğine dair birtakım delil ve emarelere ulaşılması üzerine, dönemin emniyet istihbarat daire başkanı ile Trabzon ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlileri hakkında, “suç örgütü kurma, kasten öldürme, ihmali surette ölüme neden olma, resmi belgede sahtecilik ve görevi kötüye kullanma” suçlarından yürütüldüğü vurgulandı.
Daha önce hakkında kamu davası açılan sanık Ogün Samast ile suç ortaklarının, olay günü ve öncesinde istihbarat görevlilerince takip edildiği aktarılan yazıda, bu haliyle olayın işlenmesinde iştiraki olduğundan bahisle bazı kamu görevlileri hakkında iddianame tanzim edildiği kaydedildi.
Olayın geçtiği yerde bulunan iş yeri kamera kayıtlarında, sanık Ogün Samast’a yardımcı-gözlemci ve takipçi olduğu düşünülen bir kısım şüphelilerle ilgili yapılan çalışmalara göre, bu kişilerin Trabzon ve İstanbul il Jandarma personelleri olduğunun tespit edildiği belirtilen yazıda, örgütsel yapı içinde hareket ettikleri yönünde ciddi delil ve emare bulunan bu kişilerle ilgili evrakın soruşturma dosyasından ayrıldığı aktarıldı. Yazıda, diğer 25 kamu görevlisi şüpheliyle ilgili evrakın ise iddianameye bağlandığı anlatıldı.
“Suç örgütü yapılanması” kapsamında yürütülen soruşturmanın, delillerin tamamının toplanması, örgüt kapsamı içindeki tüm şüphelilerin tespit edilmesi, leh ve aleyhlerindeki tüm deliller toplandıktan sonra muktezaya bağlanması gerektiği aktarılan yazıda, sonradan toplanacak delillerin şu an hakkında dava açılan şüphelilerin durumunu değiştirebileceği vurgulandı. Yazıda, mevcut duruma göre haklarında, “ihmal suretiyle ölüme neden olma” suçundan hapis cezası istenen bazı şüphelilerle ilgili yeterli delil olmadığı halde, suçla irtibat ve illiyet bağı kurulmasının hakkaniyete uygun düşmeyeceği değerlendirmesi de yapıldı.
‘İstişare edilmedi’
Kamuoyunu ilgilendiren bu soruşturma sırasında, önemli soruşturma ilemlerinin başsavcılık makamıyla istişare edilmeden, bir kısım şüphelilerle ilgili yakalama-gözaltı kararı alındığına işaret edilen yazıda, şu ifadeler yer aldı:
“Yakalama-gözaltı kararının emniyete gönderildikten sonra basına yansıtıldığı, başsavcılığın ve üst makamların konuyu basından öğrendiği, en son 20 Ekim’de iddianamenin tarafınızdan tamamlanarak, başsavcılığın bilgisi olmaksızın ve henüz iddianamenin, ‘görüldü’ işlemi yapılmaksızın basın aracılığıyla kamuoyuna duyurulduğu, iddianamenin içeriği ile ilgili haberlerin yapıldığı, soruşturmanın önceki aşamalarında da soruşturma içeriğiyle ilgili manipülatif haberler yapıldığı, sadece başsavcılığın bildiği bazı hassas bilgilerin basın mensuplarınca kamuoyuna yansıtıldığı, bu haliyle soruşturmanın tarafsız ve gizliliğe riayet edilir şekilde yürütülmediği kanaatine varılmakla iddianame, eksik soruşturma nedeniyle iade edilmiştir.”