Son dönemde yaptığı çalışmalarla adından söz ettiren Hafıza Kolektifi, AK Partililer tarafından hedef gösteriliyor. Özellikle kısa bir süre önce yaptıkları ‘Twitter’daki ‘AK Trol’ haritasıyla gündeme gelen kolektif, listede adı geçen bazı isimler tarafından davalık olma yolunda. Listede adı bulunan Türkiye gazetesi yazarlarından Ceren Kenar, harita ve kolektif için şu açıklamayı yapmıştı: “Bu listeye ismi konulan ve saçma sapan bir iftiraya maruz kalan herkesi dava açmaya çağırıyorum. Ben açacağım.” Biz de bu vesileyle Hafıza Kolektifi sözcüleriyle AK Trol haritası ve kolektife dair konuştuk.
Hafıza Kolektifi kimlerden oluşuyor? Neyi amaçlıyor?
Hafıza Kolektifi, dijital medyada içerik üretiminin, suya yazılan yazı gibi kaybolup gitmesini dert edinenlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıktı. Her gün zaman geçirdiğimiz sosyal medyada yaşananların ışık hızında gözümüzün önünden geçip gitmesinin yarattığı unutulma tehlikesine karşı, hem teknik yeteneklerimizi, hem de yaratıcılığımızı ortaya koyma çabamızla bu kolektifi oluşturduk. Anonimliği seçmemizin nedenlerinden biri, bu amaçlarımızı beraberce müşterek emeğimizle gerçekleştirmemiz. Metinleri ortak yazmak, teknikleri beraber geliştirmek ve elde ettiğimiz verileri temizlemek için kullandığımız araçların da ortak çalışmaya olanak vermesi nedeniyle, kimin emeğinin nerede bitip başladığını söylemek zor. Tabii ki diğer yandan sosyal medyanın ve hedef aldığımız iktidarın makbul kontraktivistlerinin stratejileri nedeniyle, analizlerimizi özgürce ortaya çıkarabilmemiz için bu anonimliği koruyabilmemiz gerekiyor. Asli amacımız ve umudumuz, toplumsal hafıza ile uğraşan gruplara, araştırmacılara ve gazetecilere araştırmalarını daha iyi gerçekleştirebilmeleri için teknik araçlar ve erişilebilir temiz veriler sunabilmek.
‘AK Troller’in bağlantılarını ortaya çıkardığınız gerekçesiyle, haritada adı geçen bazı isimlerin size dava açacağı yönünde haberler var. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Dava konusunu bizzat sosyal medyadan takip ettik ve pek ciddiye almadık açıkçası. Teknik olarak şikâyet ve sonrasında dava sürecine gidilmesi, olası gözükmüyor. Araştırmalarımızı, hukukun içerisinde ve meşru bir zeminde yapmaya özen gösteriyoruz. Ortada ne hukuki, ne de hakkaniyetli bir davaya konu olabilecek bir suç unsuru var. Danıştığımız avukatlar da benzer şekilde fikir beyan ettiler. Kaldı ki, dava etmekle tehdit eden kişilerle ilgili dava konusu olabilecek herhangi bir yorumda ya da iddiada bulunmadık. Dijital aktivizme yabancı olmayan bizler için bilginin ‘bastırılması’ amacıyla savcılığa yapılan suç duyurularına alışkınız. Bu tarz girişimlerin tek amacı -ve de nihai sonucu- internetteki içeriğin kaldırılması oluyor. Bu ya doğrudan internet sağlayıcılar tarafından erişimi engellemek ya da içeriği üretenlerin kendi iradeleriyle içeriği silmeleriyle gerçekleşiyor. Dolayısıyla bu tehditlerin doğrudan bizi değil, daha çok yazımızı sosyal medyada inceleyenler, kullananlar ve farklı dillere çevirerek yayılmasını sağlayanları hedef aldığını, bilgiye erişme ve bilgiyi kullanma hakkı olan bu kullanıcıları caydırmak ve sindirmek için yapıldığını düşünüyoruz.
Haritadaki bağlantılara neye göre, nasıl bir çalışma ve yöntem sonucu ulaşıldı?
Çalışmamızı özetlersek, bilinen bir ak trol olan ‘esatreis’ hesabından ve onun bağlantılarından başlayarak, diğer Ak Trollere ulaşıp ulaşamayacağımızı görmek istedik. Amacımız kimseyi fişlemek olmadığından, sadece matematiksel algoritmalar kullanarak Ak Trollere ulaşmaya çalıştık. Temelde kullandığımız iki yöntem vardı: biri Twitter API’yi (Application Programming Interface, Uygulama geliştirici Ara Birimi) kullanarak ‘esatreis’ rumuzunun takip ettiklerini ve takip ettiklerinin takip ettiklerini kaydetmekti. Ardından ağ (network) analizi kullanarak bu hesaplar arasındaki ilişkilerin ne kadar güçlü olduğunu ve çeşitli gruplaşmalar olup olmadığını incelemek oldu. Bu, temelde şu anlama geliyor: Noktaları ağ haritasına bizzat biz yerleştirmedik. Bu hesaplar, birbirleriyle ilişkilerine bağlı olarak mıknatısvari birbirini iterek veya çekerek, otomatik olarak, ağda yerini buldu. Daha detaylı açıklama yazıdaki metodoloji kısmından da görülebilir.
Sonuç olarak AKP’li bürokratlar, politikacılar ve gazetecilerin bir grupta, diğer vatandaşların ve mahlasla yazanların da ikinci grupta toplandığını gördük. İktidar doğrultusunda politik tweetler atan mahlaslı hesapların ise daha çok ikinci gruptan çıktığını gördük. Ulaştığımız ilginç sonuçlardan bir tanesi, analiz içerisinde hiçbir ayrıcalığı bulunmayan ‘Varank’ hesabının, bütün bu ilişkiler ağının merkezinde çıkmasıydı. Bunun da nedeni, iki grupla da olan karşılıklı sıkı bağlantıları.