Feriköy Merametçiyan Okulu yararına düzenlenen madağ sofrası daha önce örneğine rastlanmamış bir gerginliğe de sahne oldu.
Vaazında ve konuşmalarında Başepiskopos Ateşyan’ın Ortaköy Surp Asdvadzadzin Vakfı’nı hedef aldığını düşünen Vakıf Başkanı İskender Şahingöz, sert bir çıkış yaptı ve Ateşyan’ı protesto ederek salondan ayrıldı. Madağ’ın bu gerginlikle sonlanmasından üzüntü duyduğunu belirten Şahingöz, ertesi gün düzenlenen VADİP toplantısında madağda yaşanan olayı şöyle anlattı: “Öncelikle Feriköy Vakfı’ndan özür dilemek istiyorum. Bu tartışmanın yeri olmadığını söylüyorsunuz, haklı da olabilirsiniz fakat Ortaköy Vakfı’na yapılan saldırılar karşısında artık biz de insanız ve bir yerden sonra bunu hazmedemiyoruz. Bir dini önderimizin kilisedeki vaazında tek bir vakfı suçlayarak, bunlar öğrenci çalıyor demesi kabul edilemezdi. Yüzme havuzu örneği verildiğinde, bahsedilen vakfın isim verilmese de Ortaköy olduğu anlaşılıyor. Daha önceki madağlarda da ‘Veriyorsa babasının malından mı veriyor, cemaatin imkânlarını dağıtıyor’ diyerek bizi hedef almıştı. Doğrudur, vakfımızın tüm varlığı cemaatimizindir. Ancak bu tarz davranışlar bütün şevkimizi kırıyor. Bizi bir şemsiye altında toplaması gereken kişi bizi ayrıştırıyor. Bir değil iki değil, sürekli hedef alınıyoruz. Ayrıca bilmediği bir şey var, biz verebilenden bağış da alıyoruz. Orada Bomonti Mıhitaryan, Pangaltı Mıhitaryan, Esayan ve Karagözyan da var. Ortaköy’ü de kattığınızda 6 okul. Cemaatin önünde tek bir vakfı aşağılama hakkı kimsede olamaz. Biz 2015’te fakirlere yardım, öğrenci bursları, kiliselere ve okullara toplam 2 milyon 450 bin TL bu cemaate katkımız olmuş. Kabul ediyorum, makamın saygınlığı var, madağ sofrası yeri değildi ama birinin dur demesi gerekiyor.”
Sözleri Ortaköy’ü işaret ediyordu
Tartışmaların yaşanmasına sebep olarak gösterilen kilisedeki vaazında, şu sözlere yer verdi: “Bugün Merametçiyan Okulu’nun yararına madağ düzenleniyor. Açık 900 bin TL’nin üzerinde. Bu açık neden var? Neden Şişli gibi en kalabalık semtimizde bulunan Feriköy’ün bugün çok az sayıda öğrencisi var? Çünkü başka zengin bir semtimiz, ‘Ben yemeği de ücretsiz veririm, servisi de ücretsiz veririm, havuzu da ücretsiz veririm, her şeyi bedava veririm yeter ki bana gelin’ diyor. Ve Şişli bölgesinde yaşayan sizler ‘Madem her şey ücretsiz neden Feriköy’e bağış yapmak zorunda olayım’ diyor ve çocuklarınızı başka okullara gönderiyorsunuz. Adaletsiz olan sizlersiniz, bu okul kapılarını kapatırsa günahı sizin boynunuza. Çocuklarınızı semtinizdeki okullara göndermekle mükellefsiniz. 20 – 25 bin nüfuslu bir semtin okulu bugün en az öğrenci mevcuduna sahip okullarımızdan biri. Bunun sebebi hem imkânlarını çekici bir şekilde sunan başka bir kurumumuz, hem de bu semtteki siz cemaat üyelerimizsiniz. İşte bunun önüne geçmeliyiz, cemaat bireylerinin de itaat etmesinin zorunlu olduğu yeni kurallar koymalıyız. Semtinde bir okul varsa başka bir semtteki okula gönderemezsin, demeliyiz.
Hiç kimsenin ‘maddi olarak güçlüyüm istediğimi yaparım’ demeye hakkı yok, çünkü cemaatin zenginliği cemaatindir. Yönettiği kurum, cemaatin kurumudur. Sizler de cemaat olarak kurumlarımızın nasıl olsa parası var deyip, hastanemize, okullarımıza, kilisemize desteğinizi çekemezsiniz. Çok yanlış olur, bunu yaparsak kendi ellerimizle kurumlarımızın sonunu getirmiş oluruz.”
Sevgi sofrasında devam etti
Ateşyan, sevgi sofrasında yaptığı konuşmada ise, “Her seferinde aynı şeyleri tekrarlamak beni hem usandırıyor, hem de fazlasıyla üzüyor” dedikten sonra sözlerine şöyle devam etti: “Neden cemaatin bir kurumunun bütçe açığını kapatmak için mücadele veriyoruz. Cemaatin mülkleri yetmiyor mu? Bu sevgi sofrasında Feriköy’ün açığının bir kısmı kapandı, kalan kısmı için ise yöneticiler mücadele verecek. Neden? En önemli sebebi öğrenci azlığı. En az 500 – 600 öğrencisi olması gerekirken 170 öğrencisi var Feriköy’ün. Bazı veliler başka okulları tercih ediyor, onun dışında bazı kurumlarımız da bu okulun öğrencilerini çalıyor. Bana göre bir semtte öğrenci varsa, o semtten öğrenci alınmaması gerekir.”
‘Şişli’de iki okul var’
‘Şişli’nin iki okulu var; biri Karagözyan diğeri de Merametçiyan’dır’ diyen Ateşyan, sözlerine şöyle devam etti: “Tüm okullarımız cemaat yararına çalışıyor, hepsinin takdir edilmesi gerekiyor. Fakat gelinen bu nokta yanlıştır. Bir Eğitim Komisyonu kuruldu, farklı konularda çalışmalar yapılıyor, fakat buna benzer hassas konular tartışılmıyor. Onları yakın zamanda Patrikhane’ye çağıracağım ve bu konuları konuşacağız.”
Ateşyan eski bir tartışmayı da gündeme getirerek şu yorumda bulundu: “Zamanında kiliseler ben daha çok veririm diyerek birbirlerinin okuyucusunu çalardı. Ben de hangi kilise okuyucusu kendi kilisesini bırakıp, başka kiliseye bu şekilde giderse rütbesini alırım dedim ve bu tartışma artık bitti.”
Bu sözler üzerine, İskender Şahingöz ayağa kalkarak itirazda bulundu.
Salonu terk etti
Şahingöz, Ateşyan’ı alkışlayarak “Bravo ne kadar adaletlisiniz, o zaman bizim okuyucumuz olan Levon’un Bakırköy’e gitmesine neden izin verdiniz?” diyerek protesto etti. Bakırköy’de yetişmiş ve belli bir süre orada görev yapmış bir Yerajişd (baş okuyucu) olan Levon Karadağ, uzun yıllar Ortaköy Kilisesi’nde görev yaptı. Daha sonra restorasyon nedeniyle Ortaköy Surp Asdvadzadzin Kilisesi kapandığı dönemde de Karadağ, görevine devam etti. Birkaç yıl süren restorasyonun ardından kilisenin açılışına yakın bir dönemde Levon Karadağ’ın, Bakırköy’e geri döneceği belli oldu. Şahingöz’ün tepkisinden, bu olayın üzerinden neredeyse beş yıl geçmesine rağmen öfkesinin dinmediği anlaşılıyor. Başepiskopos ise “İskender Bey o sizin tıbiriniz değildi, fakat sırf sizin hatırınız için iki yıl cezalandırdım. Ayrıca kimin rütbesini alacağıma ve vereceğime ben karar veririm. Benim yetki alanımdadır” diyerek cevap verdi. Gergin bir atmosfer yaşanmasının ardından sevgi sofrası bu tartışmanın gölgesinde son budu.