Diyarbakır Barosu, 9 gün boyunca sokağa çıkma yasağının uygulandığı Cizre’yle ilgili inceleme raporunu yayımladı. 21 sivilin hayatını kaybettiğini belirten Baro, Şırnak Valisi hakkında idari soruşturma başlatılasını talep etti. BM Hukuk Dışı, Kısayoldan Keyfi İnfazlar Özel Raportörü ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu bölgeye davet edilecek.
04 Eylül - 12 Eylül 2015 tarihleri arasında Cizre’de uygulanan sokağa çıkma yasağı ve bu süre içerisinde yaşanan olay, ölüm, yaralama ve diğer uygulamalarla ilişkin Diyarbakır Barosu’nun hazırladığı rapor, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyetinde, Cizre’den gelen mağdur ve ölenlerin ailelerinin katılımıyla açıklandı.
Raporda, Cizre'de 15'i ateşli silah olmak üzere toplam 21 sivilin hayatını kaybettiği, 9 kişinin de yaralandığı; 10’u çok hafif, 2’si ağır olmak üzere toplam 25 güvenlik görevlisinin yaralandığı bilgisi verildi.
Raporda, bir dizi ağır hak ihlalinin gerçekleştiği süreçte, adli inceleme ve delil toplama işleminin yapılmadığına, mağdur ve tanıkların dinlenmediğine dikkat çekildi.
Raporda, sokağa çıkma yasağı sırasında hayatını kaybeden sivillerin akrabalarının yanı sıra Cizre Kaymakamı ve Cizre Cumhuriyet Başsavcısının ifadeleri de yer alıyor.
Raporun sonuç bölümünde yer alan bazı ayrıntılar şöyle:
1- Her ne kadar 27 Ağustos 2015 tarihinde Cizre şehir merkezinde bulunan bir askeri birliğe silahlı bir saldırı olmuş ve ardından güvenlik görevlileri tarafından açılan ateş sonucu ikisi kamu görevlisi, ikisi de çocuk olmak üzere dört sivil hayatını kaybetmiş ise de sokağa çıkma yasağının ilan edildiği 04 Eylül 2015 tarihinden önce bir hafta içerisinde Cizre’de bir silahlı olayın yaşandığı bilgisine ulaşılamamıştır.
2- Her ne kadar Cizre’nin dört mahallesinde ana yollara çıkan kimi sokaklarda barikat ve hendek oluşturma ve tam olarak nasıl bir yapının mensubu olduğu anlaşılamayan (PKK/KCK, YPG veya YDG-H) bazı silahlı kişilerin eylemlerine karşı emniyet güçlerinin operasyon yapması yasal düzenlemelerin gereği olsa da, 120.000 Nüfuslu ve bazı mahallelerinde sözü edilen yasadışı durumların olmadığı Cizre ilçesinin tümünde sokağa çıkma yasağı ilanı yoluna gidilmesine ihtiyaç olmadığı, bu uygulamanın Anayasal ve yasal dayanaktan yoksun olduğu düşünülmektedir.
3- Sokağa çıkma yasağının uygulandığı sekiz gün boyunca, özellikle operasyonel faaliyetlerin yürütüldüğü Nur, Cudi, Sur ve Yafes Mahallelerinde elektrik ve su kesintisi yapılmış, bilhassa uygulamanın son günlerinde yaşanan susuzluk toplum sağlığını ciddi şekilde tehdit eder boyutlara ulaşmıştır.
4- Sokağa çıkma yasağı süresi boyunca tüm işyerleri kapalı olduğundan, ilçede her türlü yiyecek ve içecek ile süt ve çocuk maması gibi temel ihtiyaçlardan hiçbirinin temini mümkün olmamış, bir-iki istisna dışında fırınların açık olmasına bile imkan tanınmamış, ilçede ekmek ihtiyacı bile karşılanamamıştır. Sokağa çıkma yasağının uygulandığı süre boyunca tüm eczaneler kapalı kalmış, halkın herhangi bir şekilde bir eczane, hastane veya sağlık merkezine ulaşması mümkün olmamıştır.
6- Her ne kadar barikatların kaldırılması, hendeklerin kapatılması ve suç işleyenlerin yakalanması amacıyla sokağa çıkma yasağı uygulamasına gidildiği ve şehir merkezinde operasyonel faaliyet başlatıldığı belirtilmiş ise de on binlerce insanın yaşadığı mahallelerin sokaklarında, zırhlı askeri ve polis araçları, hatta toplarla donatılmış tanklar, ağır makineli silahlar kullanılarak yürütülecek bir operasyonun sivil insanların hayatını tehlikeye atacağı ve ölümlere neden olacağı öngörülebilir bir durumdur.
Sokağa çıkma yasağı süresi boyunca Cizre Devlet Hastanesindeki birçok sağlık çalışanı ilçeyi terk etmiş, dışarıdan ve özellikle Diyarbakır’dan gönüllü hizmet sunmak üzere ilçeye girmeye çalışanlara izin verilmemiştir. Cizre Devlet Hastanesindeki mevcut sağlık personeli büyük bir özveriyle çalışmış ancak çok sıkı şekilde uygulanan sokağa çıkma yasağı nedeniyle bu süre boyunca hep hastanede kalmış, Cizre’de yaşayan ailelerinden bile haber alamamışlardır.
Öneriler
‘Güvenlik görevlilerin tespiti yapılmalı’
1- Soruşturma makamlarının hızla ölüm ve yaralanmaların meydana geldiği yerlere giderek gerekli inceleme ve delil toplama işlemlerini yapması, soruşturma ve olay yeri inceleme ekiplerine yönelik herhangi bir şiddet eyleminden kesinlikle kaçınılması, bu konuda toplumun ve toplum üzerinde etkileri bulunan kanaat önderleri, sivil toplum örgütleri ve avukatların soruşturma makamlarına yardımcı olması gerektiğini önemle ifade etmek isteriz.
2- Yürütülecek soruşturmanın hızla ve objektif biçimde, özellikle aşırı, keyfi güç ve silah kullanarak ölüm ve yaralanmalara neden olan güvenlik görevlilerinin tespiti bakımından, polis araçları üzerinde bulunan kamera ve telsiz kayıtlarına el konularak gerekli incelemelerin yapılması; olay mahallindeki kovan, kurşun ve diğer bulguların toplanarak hızla balistik incelemelerinin yapılması ve görevlilerin kullandıkları silahlarla karşılaştırmanın yapılması,
3- Aynı şekilde yaralıların hastaneye kaldırılmasında ihmal ve kasıtları bulunan kişi veya görevlilerin tespiti bakımından 112 Acil Servis ve varsa diğer sağlık birimlerinin telsiz ve telefon kayıtlarının incelenmesi,
“Hendekler operasyon olmadan kaldırılmalı”
4- Cizre’nin bazı mahallelerinde kazılı bulunan hendeklerin ve oluşturulmuş taşlı barikatların bir an önce kaldırılması gerektiği, bu soruna silahsız ve askeri operasyona gerek kalmadan bir çözüm bulunmasının öneminin altını özellikle çizmek isteriz. Bu uygulama toplumun günlük yaşamını olumsuz etkilediği gibi, yakın veya uzun vadede yeni askeri operasyon ve güvenlik önlemlerini gündeme getirme gerekçesi oluşturacaktır. Bu durumun yeni çatışmalara yol açılabileceği, 04 Eylül ile 12 Eylül 2015 tarihleri arasında yaşananlardan daha ağır operasyon ve çatışmalara yol açabileceği endişesini taşıdığımızı önemle kamuoyunun ve ilgililerin dikkatine sunmak isteriz.
“Cizre halkına güvence verilmeli”
5- Cizre toplumunda güvenlik görevlilerinin mahallelere girişleriyle birlikte yoğun yakalama ve tutuklamaların olacağı, Cizrelilerin yaşam, özgürlük ve güvenlik hakkını ortadan kaldıracağı, yıllar öncesinde yaşananlara benzer uygulamaların yaşanacağına dair güçlü ve yaygın bir kanaat bulunmaktadır. Yetkililerin, adli ve idari makamların Cizre halkına hukuk dışı bir durumun olmayacağı, kişilerin can ve güvenlik haklarının sağlanacağı ve yakalanacak kişilere ilişkin yapılacak soruşturma ve yargılamaların ölçülü ve adil olacağı konusunda gü- ven vermesi gerektiğini ifade etmek isteriz.
“Şırnak Valisi hakkında idari soruşturma başlatılmalı”
6- Bilindiği gibi, 4442 Sayılı İller İdaresi Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca, ‘’Vali, il sınırları içinde bulunan genel ve özel bütün kolluk kuvvetlerinin ve teşkilatınınamiridir. Dolayısıyla kolluk kuvvetlerinin yaptığı her türlü uygulamadan Şırnak Valisi’nin sorumluluğu bulunmaktadır. İlçede yaşanan olaylar neticesinde yirmi bir (21) sivilin hayatını kaybettiği göz önüne alındığında, Şırnak Valisi hakkında bir an önce cezai ve idari soruşturma başlatılmalı ve bu kamu görevlisinin görevden uzaklaştırılması değerlendirilmelidir.
“Maddi zarar tespiti yapılmalı”
7- Bilindiği gibi, 17.07.2004 tarihinde 5233 sayılı yasa yürürlüğe girmiştir. Bu yasa, idarenin kusursuz sorumluluğu durumlarında, olağanüstü halin ilan edildiği 19.07.1987 tarihinden sonra meydana gelen maddi zararlar ile kanunun yürürlüğü girmesinden sonra meydana gelecek maddi zararların tazmin edilmesini öngörmektedir. Bu nedenle, Cizre ilçesinde yaşayan vatandaşlarımızın ‘’sokağa çıkma yasağı’’ ve devamında raporda ayrıntılı şekilde izah etmeye çalıştığımız olaylar ve zararlar neticesinde oluşan maddi zararlarının karşılanması için idari tespitler yapılmalıdır.
8- Yine, yukarıdaki açıklanan ve yaptığımız incelemelerde tespit ettiğimiz üzere, güvenlik güçlerinin aşırı ve orantısız güç yoluyla müdahalesi sebebiyle, Cizre’de birçok vatandaşın evlerinin duvarları yıkılmış, tahrip olmuş, evler oturulamayacak hale gelmiş, hatta bir kısmı tamamen yanmıştır. Bu sebeple mağdur olan vatandaşlara, iskan sağlanması için acil tedbirlerin alınması gerekmektedir.
9- Diyarbakır Barosu, Birleşmiş Milletler (BM) Hukuk Dışı, Kısayoldan Keyfi İnfazlar Özel Raportörü’nü Cizre’de yaşanan ölüm ve yaralanmaları incelemek üzere davet etmeye karar vermiştir.
10-Diyarbakır Barosu ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nu Cizre’de yaşanan ölüm ve yaralanmalar ile vatandaşların ihlal edilen diğer anayasal hakları konusunda inceleme yapmak üzere Cizreye davet edecektir.
Raporun tamamına ulaşmak için tıklayınız.