Surp Haç Tıbrevank Lisesi’nin bahçesinde bir süredir elektrikli araba heyecanı yaşanıyor. Bilim Kulübü’nden öğrencilerin, bozuk bir elektrik motoru, inşaat demirleri ve bazı geri dönüşüm malzemelerini yan yana getirerek yaptığı araba iyi hızlanıyor, yolda da bırakmıyor.
11. sınıftan Serhat, arabayı yaparken duydukları heyecanı şöyle anlatıyor: “Öyle kolay bir şey değil, zaten daha önce görmedik Hay okullarında araba yapıldığını. Biz de baştan inanmadık, demirleri falan görünce korktuk. Sonra yavaş yavaş konuşmaya başladık, araba nasıl olsun, üç tekerlekli mi yoksa dört mü... Hocamız fikirler veriyordu. Bitirdiğimizde, yaptığımız işe biz de şaşırdık.” Fizik öğretmeni Osman Kılıçer ise, diğer Ermeni liselerini de benzer bir proje yapmaya ve dostça rekabete davet ediyor. Çağrı bu yıl karşılık bulmamış, ancak ekip yarışmaya kararlı. Osman Hoca “Diğer okullardaki arkadaşlarımızın ihtiyacı olursa elimizdeki bilgileri paylaşmaya hazırız” diyor.
Her şey, kimya öğretmeni Nayat Arslan ile fizik öğretmenleri Osman Kılıçer ve Serkan Kısıç’ın, Bilim Kulübü’ndeki girişimleriyle başlamış. Üç öğretmen, öğrencilerine geri dönüşümü anlatmak için yola çıktıklarında kafalarında birkaç basit proje varmış. Nayat Hoca “Atıkları ve diğer malzemeleri ikinci defa kullanabilir miyiz, kullanamasak bile çevreye en az zararla ne yapabiliriz, bunlar düşündük. Geri dönüşüm projesi kapsamında birkaç fikir çıktı ortaya. Projede çalışacak öğrencileri de beraber belirledik” diyor.
Arabayı duyan gelmiş
Öğrenciler, arabadan önce, ıskartaya çıkarılmış bilgisayarların fanlarını kullanarak kimya laboratuvarına havalandırma sistemi yapmış. Ardından, yine geri dönüşüm malzemelerinden, yağmur suyunu arıtan bir mekanizma kurmuşlar. Toplanan su, okulun temizliğinde kullanılıyor. Okulun bahçesinde, atık malzemelerden yapılmış kedi ve kuş yuvalarını da görebiliyorsunuz.
Arabanın tasarlanıp işin planlanması, üretim kısmından uzun sürmüş. Tasarımı ve tüm çizimleri öğrenciler yapmış. Motor için alternatifler, çamaşır makinesi ve elektrik süpürgesiymiş. Uygun geri dönüşüm malzemelerini bulmak zaman almış. Tüm bu işler için mesai yapacak kalabalık bir grup gerekiyor. Bilim Kulübü, önceleri, öğrenciler arasında ilk tercih edilen kulüp değilmiş. Bu tür çalışmalardan hoşlanmayan öğrenciler zamanla bırakırken, yerlerine yenileri gelmiş, sonunda sağlam bir ekip oluşmuş. Elektrikli araba projesinin ortaya çıkmasıyla, Bilim Kulübü’ne rağbet artmış.
Serkan Hoca, Bilim Kulübü’nün ilk günlerdeki maceralarını anlatıyor: “Sene başında öğrenci kulüpleri için bir seçme oluyor, orada herkes kendi kulübünü tanıtıyor. Biz ekip olarak Tıbrevank’ta yeniyiz, dolayısıyla böyle bir tanıtım yapma imkânımız olmadı. Mesela Matematik Kulübü daha iddialı, görsel sunumlar vs. ile bizden bir adım öndeydi. Daha sonra bazı öğrencileri seçtik, çünkü yaptığımız işlerde biraz mesai yapmak da gerekiyordu.” Nayat Hoca ekliyor: “Grubumuz araba projesiyle giderek büyüdü, katkı vermek isteyen her öğrenciyi aramıza aldık, ilgiden çok memnun olduk.” 10. sınıftan Viken de “İlk başta başka bir kulüpteydim, sonra araba projesini görünce arkadaşlarıma katıldım. Kaynak işlerine yardım ettim. Çarşıda dükkânımız var, yaz aylarında orada çalışıyorum, kaynak yapmayı da orada öğrenmiştim” diyor.
İlk kaza müdürden
Müdür Armen Saruhanyan’ın odasında öğretmenlerle yaptığımız kısa sohbetten sonra, birlikte, araba projesinin ete kemiğe büründüğü fizik laboratuvarına iniyoruz. Saruhanyan, projeye büyük destek veriyor. Elektrikli arabayı sürmekten büyük keyif alan Saruhanyan, aynı zamanda arabayla ilk kazayı yapan kişi olmuş; okulun bahçesinde yaptığı sürüşte hız limitini aşınca virajı alamamış. Arabada büyük hasar olmasa da, tedbir için, herkes vitesi bir tık düşürmüş.
Fizik laboratuvarına indiğimiz sırada araba şarj oluyor, başında da okulun yatılı öğrencileri... Öğrencilerin bir kısmı kokpite oturmak için sırada, diğerler ise pencereden, olan biteni izliyor. Herkesin gözü arabada. Aralarında en şanslısı, Bilim Kulübü’nde de yer alan, 9. sınıftan Rima… “Pilotluk için minyon biri gerekiyordu, bu sayede direksiyona geçtim” diyen Rima, Facebook’a koyulan video ve fotoğraflarla popüler olmuş. Projenin bütün aşamaları, kulübün fotoğrafçısı Aline’nin çalışmalarıyla, panoda sergilenmiş. 10. sınıftan Marsel, “Ermeni liseleriyle yarışacağımız için çok heyecanlıydık ama onlar araba yapmadılar. Diğer okullardaki arkadaşlarımıza anlatıyoruz. Zaten sosyal medyada paylaştık arabamızı, gördüler, çok beğendiler” diyor.
Model Amerika’dan
Arabanın modeli için yurtdışından fikir yardımı almışlar. Öğrencilerin dilinden düşürmediği Osman Hoca, süreci şöyle özetliyor: “Amerika’da ‘X Prize’ diye bir yarışma var, bütün okullardan öğrencilere açık, internetten onun kitapçığını indirdik. Ne var ne yok, her şey hakkında fikir veriyor; direksiyon nasıl olmalı, amortisörlerde nelere dikkat edilmeli, hepsinin örneği var. Öğrencilerimiz bu modelleri araştırdı ve ellerindeki malzemeye uygun bir model tasarladı. Bu çok büyük bir yarışma, dünyanın her yerinden öğrenciler katılıyor ve çok büyük bütçeli projeler yarışıyor. Ödül beş milyon dolar. Biz de bir adım attık; İstanbul’daki diğer Ermeni liseleriyle yarışarak başlamak istiyoruz.” Genç pilot Rima da gülerek ekliyor: “Arabamız hem hızlı gitsin, hem de güvenli olsun istedik. ‘Devrim’ arabaları gibi…”
Tıbrevank yarış ekibi:“Diğer liseler de araba yapıp yarışmak isterse, seneye bu arabanın daha hızlısını yaparız.”
“Arabayı yaptınız, eksikleri gördünüz, neler eklemek istersiniz?” diye soruyorum. Rima “Daha güzel bir pilot kabini isterim, şöyle camekân gibi”, Serhat’sa “Biraz yalpalama var, onu düzeltmek lazım” diyor. Hep bir ağızdan, “Diğer liseler de araba yapıp yarışmak isterse, seneye bu arabanın daha hızlısını yaparız” diye ekliyorlar. Önümüzdeki yıl için bir de uçak projesi varmış; o nasıl olur, bekleyip göreceğiz.