Almanya'da bir ajan hikayesi: Alaattin A.

Almanya Dış İstihbarat Teşkilatı tarafından muhbir olarak kullanılan DHKP-C üyesi Alaattin A., muhbirlerin yasadışı olaylara, örgütlere destek olması ve suç işlemesi sorununu Amanya’da tekrar gündeme getirdi.

2002 yılı aslında Alaattin A. için iyi geçmişti. 1973 doğumlu genç adam, hakkında süren davaya rağmen Türkiye’den Almanya’ya gelmeyi başarmıştı. Gerçi Almanya’da yaptığı iki iltica başvurusu reddedilmişti ama durumu kötü de sayılmazdı. Derken bir gün oturduğu cafede karşısına üç adam çıktı. Ve bu adamlar ona oturum konusunda yardımcı olabileceklerini, hatta isterse ailesini de yanına getirmesini sağlayabileceklerini söylediler. Bunun için yapması gereken tek şey, örgütü hakkında biraz bilgi vermekti. Yani kendisinden, üyesi olduğu DHKP-C hakkında muhbirlik yapması isteniyordu.

Alaattin A. teklifi kabul etti. Daha sonra, 2010 yılında hakkında açılan dava sırasında, 2002 yılından itibaren yaptığı muhbirlik için bir taahhütname bile imzaladığı ortaya çıkacaktı. Yaptığı iş karşılığında 3200 Euro aylık maaş ve zaman zaman ödenen 10 bin euroluk ikramiyeler aldığı da saptanacaktı.

Aslında 2002 yılında Türkiye’den Almanya’ya gelen Alaattin A.‘nin olayı yeni değil. Yeni olan, bu davaya yönelik bu hafta ortaya çıkan bazı önemli ayrıntılar. Süddeutsche gazetesi ve Kuzey Almanya Radyo-TV Kurumu NDR’in ortak çalışması ile ulaşılan belgeler, Alaattin A.‘nın, Almanya Dış İstihbarat Teşkilatı BND tarafından Federal Emniyet Dairesi BKA’ya karşı korunduğunu gösteriyor. Yani bir federal daire, bir muhbiri diğer bir federal daireye karşı korumuş. Üstelik bu kişi Türkiye’de adam öldürmekten mahkum edilmiş bir DHKP-C’li.

Bu karışık olayı anlamak için adım adım gidelim:

Alaattin A. 2002 yılında Almanya’ya geldi. Muhtemelen Almanya’ya MİT tarafından yollandı, zira yüzlerce kez görüştüğü üç BND elemanına sık sık "Ankara’daki dostlarından“ bahsediyor, kendisine bir çok konuda yardımcı olduklarını vurguluyor. Hayatını kurması için kendisine yollanan 600 bin euro maddi desteğin de "Ankara’daki dostlar“ tarafından gönderildiği kuvvetle muhtemel, zira Alaattin A.‘nin ailesinin maddi durumu iyi değil. Kara para aklama ve sıkı vergi yasaları nedeniyle, Almanya’ya vatandaşların düğünde takılan altınlarını bile getirmekte zorlandığı düşünülürse, bu yüksek miktarın sorunsuz biçimde Alaattin A.‘ya ulaşmasını sağlayan kolay kanallar olduğu açık.

Güvenilir muhbir

Alaattin A., Almanya’ya gelişinden kısa süre sonra iki kere iltica başvurusunda bulunmuş, ancak iltica için verdiği ifadeler sorumlu daireleri ikna etmemiş, anlattıkları arasında çelişkiler ve boşluklar bulunduğu gerekçesiyle iltica talebi reddedilmişti.  Buna rağmen BND`ye muhbir olarak çalışmaya başladıktan sonra oturum sorunu kısa sürede çözülmüştü.

BND’ye çalıştığı sırada görüştüğü 3 kişiden biri Cihan adlı bir BND elemanı. Süddeutsche ve NDR çalışanlarının yaptığı araştırma sonucunda vardıkları sonuç; Muhtemelen Cihan da hem MİT hem de BND için çalışan bir muhbirdi, en azından Alaattin A.‘nin BND muhbiri olduğunu bilmeden onu takibe alan Federal Emniyet Dairesi BKA’nın kaydettiği telefon görüşmeleri bunun kuvvetle muhtemel olduğunu ortaya koyuyor.

BND için Alaattin A. çok değerli, çalıştığı 2002- 2009 yılları arasında BND’deki dosyasına „B Tipi Muhbir“ yani „çok güvenilir“ notu düşüldü. Öyle güvenilir bulunmuş olmalı ki, Almanya’ya gelmesinden kısa süre sonra Türkiye’de DHKP-C adına bir taksiciyi öldürmekten mahkum edilmesi bile BND’ye çalışmasının önünde engel teşkil etmedi. Aynı zaman diliminde Türkiye’de DHKP-C’ye mal edilen 70’den fazla saldırı olayı kayda geçmesine, çok sayıda kişi ölmesine ve yaralanmış olmasına rağmen işbirliği sona erdirilmedi.

Ayrıca BND, Almanya Dış İstihbarat Teşkilatı olarak, kendi ülkesinin iç istihbarattan sorumlu dairesi olan Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın (BfV) görev bölgesinde bile yabancı bir muhbir görevlendirmekte de sorun görmemiş olmalı. Bu arada BND, yıllarca Alaattin A.’dan aldığı bilgileri, isim vermeden hem BfV hem de BKA ile de paylaştı.

Federal Emniyet Dairesi BKA ise, DHKP-C konusunda BND’nin kendisine ilettiği bilgilerin kaynağının Alaattin A. olduğunu bilmeden onu takibe başladı. Hatta Alaattin A.‘nın BND’deki bağlantı kişisi Cihan ile yaptığı bazı telefon görüşmelerini dinledi, kaydetti.

DHKP-C görevi devam etti

2009 yılında başka önemli bir bilgi daha ortaya çıktı; Alaattin A., BND için muhbirlik yaptığı dönemde de DHKP-C‘de aktif görev almayı sürdürdü, yeni üye kazanmaktan, Avrupa içinde DHKP-C üyelerini ülkeler arasında geçirmeye, örgüte maddi kaynak bulmaya ve silah ile mühimmat sağlamaya devam etti. Hatta bu konuda o kadar başarılı olur ki örgüt içinde de zirveye kadar yükselmeyi başarır. İşin ilginç tarafı, yasal olmayan ve demokratik denetim mekanizmasının zayıf olduğu böylesi örgütler bir çok konuda şüpheli davranırken, Avrupa’da terör örgütleri listesinde bulunan DHKP-C, Alaattin A.‘nın nasıl olup da bu kadar başarılı olduğunu sorgulamaz. Ayrıca adının açıklanmasını istemeyen bir kaynak, Alaattin A.‘nın, ‘Ankara’daki dostları’ ile varolan yakın ilişkisini de kullanarak uyuşturucu ticareti yaptığını da ileri sürüyor.

25 Şubat 2009’da bir gece Alaattin A., BND’deki bağlantı kişisi Cihan’ı aradı ve son iki ayda aracının sivil polisler tarafından tam dört kez durdurulduğundan dem vurdu. Cihan ise öfkelenip, ‘Bu nasıl olur, nereden biliyorlar’ diye sinirlendi. Yani BKA‘nın Alaattin A.‘nın DHKP-C bağlantısının farkında ve takibinde olduğunu itiraf etmiş oldu.

Alaatin A. uyarıldı

Bu telefon görüşmesinden kısa süre sonra BND için çalışan Cihan bir restoranda Alaattin A. ile buluştu. Bu buluşmada Cihan, Alaattin A.‘ya telefonunun dinlendiğini söyledi yasa dışı yabancı bir örgüte üye olmak, yardım sağlamak vb suçlamalarla hakkında gizli bir soruşturma yürütüldüğünü anlatıp, dikkatli olması yönünde uyardı. Hatta ona bir süreliğine ortalıktan kaybomasını, Hollanda veya Belçika’ya gitmesini tavsiye etti. BND’ye çalışan bir elemanın, BKA’nın hakkında soruşturma yürüttüğünü bildiği bir muhbiri uyarması ve ona ortalıktan kaybolmasını tavsiye etmesi hukuki olarak epey tartışmaya yol açtı. Bir Türk muhbiri kendi polisinden koruması, bir çok güvenlikçi ve istihbaratçı için de sınırın aşılması olarak nitelendiriliyor.

Alaattin A., BND’deki bağlantı kişisi olan Cihan’ın uyarısını dikkate almadı. 2010 yılında da Federal Emniyet Dairesi BKA tarafından gözaltına alındı. Daha sonra tutuklanıp, aynı yıl hakkında dava açıldı. Kısa süre sonra BND için çalıştığını itiraf eden Alaattin A., uzun ceza almaktan çekindiği için mahkemeye BND’ye imzaladığı taaahhütnamedeki bağlayıcılığın ortadan kaldırılması halinde ayrıntılı itirafta bulunacağını beyan etti. Bunun üzerine de dosya bir süre sonra “Gizli” ibaresiyle kapatıldı. 

Alaattin A., 2011 yılında 2 yıl tecilli hapis cezasına çarptırıldı. Bu da küçük bir miktar para cezasına çevrildı ve cezaevini terk etti. Hukukçular, yaptıkları karşılığında bundan çok daha fazla ceza alması gerektiğinde hemfikir.

Alaattin A. hala Almanya’da yaşıyor. Avukatı Markus Bündgens, müvekillinin bu dava sebebiyle özel hayatının zarar gördüğünü, Türkiye’deki ailesinin ifadesinin alındığı, eşinden ayrıldığı ve çocuklarının velayeti konusunda sorunlar yaşadığını ve tüm bu nedenlerden mülakat vermeye yanaşmadığını belirtiyor. “Bir DHKP-C üyesi olup da MİT ve BND’ye çalışmayı kabul eden bir kişinin başına bunların geleceğini hesaba katması gerekmez miydi” sorusuna ise sadece “Geçen yıllar zarfında kendisiyle dost olduk, ona elbette soracağım, ama mülakat vermeyeceğinden emin olabilirsiniz” yanıtını veriyor.

Almanya’da ise 8’i Türkiye kökenli 10 kişinin ölümünden sorumlu tutulan Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü NSU davasında da ortaya çıkan, muhbirlerin kaynak olarak kullanılırken yasadışı olaylara, örgütlere destek olması, suç işlemesi sorunu Alaattin A. davasında da gündeme geldi. Bu nedenle Dış İstihbarat Teşkilatı BND’nin görev alanı olan yurtdışı misyonlarında, son dönemde örneğin Suriye’ye veya Irak’a gönderilen yardımlarda muhbir görevlendirmediği kaydediliyor, muhbirler sayesinde Almanya’dan giderek IŞİD’e katılanlar hakkında önemli bilgilere ulaşılacağı tahmin edilmesine rağmen. Şimdi ise bu alandaki yasal düzenlemelerde değişiklik yapılması planlanıyor. Böylece belki gelecekte Alaattin A.’nınki gibi olaylardan kaçınmak mümkün olacak. 

Kategoriler

Güncel Dünya Dünya



Yazar Hakkında